02 June 2023, Friday
Tercüme Editörü
Wikiyours makaleleri İngilizce makalelerin Türkçe'ye çevrilmiş halleridir. İngilizce bilen herkes makale sahibi olabilir ve yaptığı çeviri miktarınca para kazanır.
Çeviri Yapmak İçin Makale Seçiniz
Makale yazmak için
bir kategori seçin
Düzeltme Öner

Victor Hugo

İçindekiler
  1. Victor Hugo kimdir?
  2. Victor Hugo'nun hayatı
  3. Victor Hugo'nun kitapları
  4. Victor Hugo'nun politik hayatı ve sürgünü
  5. Victor Hugo'nun dini görüşleri
  6. Victor Hugo ve müzik
  7. Victor Hugo'nun son yılları ve ölümü
  8. Victor Hugo'nun çizimleri
  9. Victor Hugo heykelleri ve anısı
  10. Dini cömertliği
  11. Victor Hugo'nun eserleri
  12. Victor Hugo Resimleri

Victor Hugo kimdir?

Victor Hugo

Victor Marie Hugo, (26 Şubat 1802 - 22 Mayıs 1885), Romantik akımın Fransız şairi, romancı ve oyun yazarıdır. Fransa'nın en büyük ve en tanınmış yazarlarından biri olarak kabul edilir. Fransa dışında, en çok Les Misérables (sefiller-1862) ve Notre-Dame de Paris (Notre-Dame'in Kamburu-1831) romanlarıyla tanınır. Fransa'da Hugo öncelikle, Les Contemplations (Düşünceler) ve La Légende des siècles (Yüzyılların efsanesi) gibi şiir koleksiyonlarıyla bilinir. 4000'den fazla çizim üretti ve aynı zamanda ölüm cezasının kaldırılması gibi sosyal sorunlar için kampanyalar yürüttü.

Gençken kararlı bir kral yanlısı olmasına rağmen, Hugo'nun görüşleri yıllar geçtikçe değişti ve tutkulu bir cumhuriyet destekçisi oldu; Yaptığı eserler de, zamanının politik ve sosyal sorunlarına ve de sanatsal akımlarına değinir. Cenazesi Paris'teki Panthéon'a gömüldü. Mirası, pek çok açıdan onurlandırıldı, portresi Fransız parasına yerleştirildi.

Victor Hugo'nun hayatı

Victor Hugonun hayatı

Hugo, Joseph Léopold Sigisbert Hugo (1774-1828) ve Sophie Trébuchet (1772-1821) çiftinin üçüncü oğluydu; Abel Joseph Hugo (1798-1855) ve Eugène Hugo (1800-1837) isimlerinde erkek kardeşleri vardı. 1802 yılında Franche-Comté'nin doğu bölgesindeki Besançon'da doğdu. Léopold Hugo, Napolyon'u bir kahraman olarak gören, özgür düşünen bir cumhuriyetçiydi; Buna karşın 1812 yılında Napolyon'a karşı komplo kurduğu için idam edilen General Victor Lahorie ile yakın bir ilişki içinde olduğu düşünülen Katolik bir Kralcıydı. 

Hugo'nun çocukluğu, ülkede siyasi kargaşanın olduğu bir dönemde geçti. Doğumundan iki yıl sonra Napolyon, Fransız İmparatoru ilan edildi ve Bourbon Monarşisi de Hugo 13 yaşından önce yenileştirildi. Hugo'nun ailesinin muhalif siyasi ve dini görüşleri, Fransa'da üstünlüğü sağlamak için savaşan güçleri yansıtıyordu: Hugo'nun babası, İspanya'da başarısızlık gösterene kadar, Napolyon'un ordusunda yüksek rütbeli bir subaydı. 

Hugo'nun babası subay olduğu için aile sık sık  taşınmak zorunda kaldı ve Hugo bu seyahatler sırasında çok şey öğrendi. Çocukluğunda ailesiyle Napoli'ye  giderken Hugo, Alpler'deki geçitleri ve karlı tepeleri, muhteşem Akdeniz mavisini ve şenliklerin yapıldığı Roma'yı gördü. O dönemde yalnızca beş yaşında olmasına rağmen altı ay süren bu yolculuğu her zaman aklında tuttu. Napoli'de birkaç ay kaldıktan sonra tekrar Paris'e döndüler.

Hugo'nun annesi Sophie evliliğinin başında, kocasının tayini çıktığı için İtalya'ya (Leopold'un Napoli yakınlarındaki bir il valisi olarak görev yaptığı yer) ve İspanya'ya (üç İspanya vilayetinde görev almıştı) kadar ona eşlik etti. Askeri hayatın getirdiği sürekli hareketliliğe ve kocasının Katolik inancının zayıflığına karşı çıkan Sophie, 1808'de Léopold'dan bir süreliğine ayrıldı ve çocuklarıyla birlikte Paris'e yerleşti. Bundan sonra Hugo'nun eğitimine ve yetiştirilmesine odaklandı. Bunun sonucunda, Hugo'nun şiir ve kurgu konusundaki ilk çalışmaları, annesinin inancının ve krala bağlılığının yansımasıydı. Daha sonra, Fransa'nın 1848 Devrimine kadar uzanan olayları sırasında, Katolik Kraliyet eğitimine karşı isyan etmiş ve bunun yerine Cumhuriyetçiliği ve özgür düşünceyi desteklemiştir.

Victor Hugonun doğduğu kent Besancon

Victor, gençliğinde aşık oldu ve annesinin isteklerine karşı gelip çocukluk arkadaşı Adèle Foucher'le gizlice nişanlandı (1803-1868). Annesiyle olan yakın ilişkisi nedeniyle Hugo, Adèle ile evlenmek için annesinin ölümüne (1821) kadar bekledi ve 1822'de evlendi.

Adèle ve Victor Hugo'nun ilk çocuğu Léopold 1823'te doğdu, ancak doğduktan kısa süre sonra öldü. Ertesi yıl 28 Ağustos 1824'te, çiftin ikinci çocuğu olan Léopoldine doğdu; Ardından 4 Kasım 1826'da Charles, 28 Ekim 1828'de François-Victor ve 24 Ağustos 1830'da Adèle dünyaya geldi.

Hugo'nun en büyük ve en sevdiği kızı Léopoldine,  Charles Vacquerie ile evlenmesinden kısa süre sonra 19 yaşında 1843'te öldü. 4 Eylül 1843'te, Villequier'de Sen nehrinde geminin alabora olup, ağır eteği tarafından dibe çekilmesi nedeniyle boğuldu. Genç kocası da onu kurtarmaya çalışırken öldü. Kızının ölümü Hugo'yu oldukça harap etti; Hugo, o zamanlar metresiyle birlikte Fransa'nın güneyinde yolculuk ediyordu ve kızının ölümünü bir kafede okuduğu bir gazeteden öğrendi.

Daha sonra da kızının yaşamı ve ölümü hakkında birçok şiir yazdı. Bir biyografi yazarına göre Hugo  bu acıyı asla unutamadı. En meşhur şiiri  Demain, dè l'l'aube, kızının mezarına yaptığı ziyareti anlatıyor.

3. Napolyon'un 1851 yılı sonundaki askeri darbesi nedeniyle Hugo'nun sürgün edilmesine karar verildi. Fransa'yı terk etmesinden kısa bir süre önce 1851'de Brüksel'de yaşadı. Önce Kanal Adalarına, sonra Jersey'e (1852-1855), en son da 1855'te Guernsey'in daha küçük bir adası olan Guernsey'e yerleşti. 3. Napolyon, 1859'da genel af ilan ettiğinde ülkesine dönme fırsatı yakaladı, ancak o sürgünde kalmayı tercih etti. Kaybedilen Fransa-Prusya Savaşı'nın sonucu olarak 3. Napolyon iktidardan çekilmek zorunda kaldı ve o da ülkesine geri döndü. Hayatının geri kalanını yaşamak için Fransa'ya dönmeden önce 1872-1873 arası Guernsey'de kaldı.

Victor Hugo'nun kitapları

Victor Hugonun kitapları

Hugo, ilk romanını (Han d'Islande, 1823) evliliğinden bir yıl sonra yayımladı ve  üç yıl sonra da ikinci romanı (Bug-Jargal, 1826) basıldı. 1829 ve 1840 yılları arasında zamanın en iyi lirik şairlerinden biri olarak ününü pekiştirecek olan beş tane daha şiir kitabı yayınladı: (Les Orientales-1829; Les Château du automne-1831; Les Chances du crépuscule-1835; Les Voix intérieures-1837 ve Les Rayons et les Ombres-1840). 

Kuşağının birçok genç yazarı gibi, Hugo'da 19. yüzyılın başlarında Romantik akımın ünlü temsilcisi ve Fransa'nın seçkin edebi alanının ünlü kişilerinden olan François-René de Chateaubriand'dan etkilendi. Gençliğinde Hugo Chateaubriand gibi olmayacaksa bir hiç olmaya kararlıydı ve yaşamı da birçok açıdan örnek aldığı kişiyle paralel gitti. Chateaubriand gibi Hugo'da Romantizm'in eksikliklerini giderdi, politikaya katıldı (ancak çoğunlukla Cumhuriyetçiliği benimsedi) ve politik tutumu nedeniyle sürgüne zorlandı.

Hugo, tutkusunu ve belagat yeteneğini ilk dönem eserlerine yansıttı ve bu sayede genç yaşta üne kavuştu. İlk şiir derlemesi (Odes et poésies diverses), 1822 yılında Hugo'nun  20 yaşında olduğu dönemde yayınlandı ve ona XVIII. Louis'den bir kraliyet maaşı bağlanmasını sağladı. Şiirlerin spontone coşkusu ve akıcılığı büyük övgü aldı. Dört yıl sonra yayınladığı şiir kitabı (Odes et Ballades) Hugo'nun mükemmel bir şair ve kelime kullanma ustası olduğunu açık bir şekilde ortaya koydu.

Victor Hugo'nun  olgun denilebilecek ilk eseri 1829'da ortaya çıktı. Bu eser de Hugo'nun sonraki çalışmalarında da bahsedeceği toplumsal vicdanı keskin biçimde inceliyordu. Le Dernier jour d'un condamné (Bir idam mahkumunun günlüğü) adındakı roman Albert Camus, Charles Dickens ve Fyodor Dostoyevsky gibi daha sonraki yazarlar üzerinde büyük bir etki bıraktı. Fransa'da idam edilen gerçek bir katil hakkındaki kısa öykü olan Claude Gueux, 1834'te basıldı ve daha sonra Hugo tarafından toplumsal adaletsizliğe karşı, baş yapıtı olan "Sefiller" romanının öncüsü olarak görüldü.

Hugonun kitaplarından Notre Dame'nın kamburu

Hugo, Cromwell (1827) ve Hernani (1830) oyunlarıyla romantik edebi hareketin figür başı oldu.

Hugo'nun Notre-Dame de Paris romanı (Notre-Dame'in Kamburu) 1831'de yayımlandı ve hızla Avrupa çapında diğer dillere çevrildi. Romanın etkilerinden biri, Paris'i utandırarak, romanını okumuş binlerce turistin görmek için geldiği, uzun süredir ihmal edilen Notre Dame Katedrali'nin restore edilmesi oldu. Kitap, bundan sonra Rönesans öncesi binaların da tadilatı konusunda etkili oldu.

Hugo 1830'ların başlarında toplumsal sefalet ve adaletsizlik konusunda önemli bir roman planlamaya başladı ancak Sefiller'in tamamlanması 17 yıl sürdü ve nihayet 1862'de yayımlandı. Hugo romanın kalitesinin farkındaydı. Yayın hakkını da bu yüzden en yüksek teklif sahibine verdi. Belçikalı yayınevi Lacroix ve Verboeckhoven, o zamanki alışılmadık bir pazarlama kampanyası gerçekleştirdi. Bu eser hakkında basın bültenleri yayımdan tam altı ay önce piyasaya sürüldü. Ayrıca başlangıçta romanın ilk bölümünü ("Fantine") büyük şehirlerde yayımladı. Kitaplar birkaç saat içinde tükendi ve Fransız toplumu üzerinde büyük etki oluşturdu.

Victor Hugonun Deniz işçileri romanı

Roman için yapılan eleştiriler genellikle düşmancaydı; Taine samimiyetsiz bulmuştu, Barbey d'Aurevilly bayağı olduğundan şikayetçiydi Gustave Flaubert'e göre kitapta ne gerçek vardı ne de azamet, Goncourt kardeşler yapay olduğunu söyledi. Baudelaire - gazetelerde olumlu eleştirilerine rağmen - bunu "tatsız ve beceriksiz" olarak niteledi. Yine de Sefiller, vurguladığı konuların  Fransa Ulusal Meclisi'nin gündemine girmesini kanıtlayacak kadar popüler oldu. Günümüzde bu roman Hugo'nun en kalıcı popüler eseridir. Dünya çapında bilinen bir romandır ve sinema, televizyon ve sahne şovları için uyarlanmıştır.

Tarihteki en kısa yazışmalar 1862'de Hugo ve yayıncısı Hurst ve Blackett arasında geçtiği söyleniyor. Hugo, Sefiller yayımlandığında tatildeydi. Kitabın aldığı tepkiyi merak ederek yayıncısına sadece "?" yazdı ve bir telgraf gönderdi. Yayıncı da başarısını göstermek için tek bir cevap verdi "!" .

Hugo, 1866'da yayımlanan bir sonraki romanı Les Travailleurs de la Mer'de (Deniz işçileri) sosyal ve siyasi konulardan uzaklaştı. Kitap, belki de Sefiller'in önceki başarısından dolayı ilgiyle alındı. Hugo 15 yıl geçirdiği sürgün yeri olan Guarnsey'in Kanal Adaları'na ithafen bu eserde, sevgili babasının onayını kazanmaya çalışan, kasıtlı olarak para hazinesiyle kaçmayı düşünen kaptanı tarafından yağmalanmış olan bir adamı anlatıyor.  İnsanın deniz ile mücadelesini ve denizin derininde bulunan kalamarın Paris'te alışılmadık bir şekilde moda oluşunu anlatıyor. 

Guernsey'de kalamar kelimesini anlatmak için kullanılan sözcük (tabii ki ahtapot için de kullanılan), bu kitapta da kullanıldığından dolayı Fransızca'da kullanılmaya başlandı. Hugo, 1869'da yayımlanan ve aristokrasinin eleştirel bir portresini çizdiği bir sonraki romanı L'Homme Qui Rit'de (Gülen adam) tekrar politik ve sosyal konulara döndü. Roman önceki eserleri kadar başarılı olamadı ve Hugo  gerçekçi ve natüralist romanlarının ünü kendininkileri aşan Gustave Flaubert ve Emile Zola ile arasındaki farkın açılmaya başlaması konusunda kendisini eleştirmeye başladı.

1874'te yayımlanan Quatre-vingt-treize (Doksan üç) adlı son romanı, Hugo'nun önceden uzak durduğu bir konuyu ele aldı: Fransız Devrimi sırasında meydana gelen terör dönemi. Hugo'nun popülaritesinin, romanının yayımlandığı tarihte düşüş göstermesine rağmen, şimdilerde birçok kişi, Hugo'nun daha iyi bilinen eserleri kadar değerli olduğunu düşünüyor.

Victor Hugo'nun politik hayatı ve sürgünü

Victor Hugonun politik hayatı ve Louis Philippe

Üç başarısız girişiminden sonra, Hugo nihayet 1841'de Fransız Akademisi'ne seçildi ve Fransız sanat ve edebiyat dünyasındaki konumunu güçlendirdi. Bir grup Fransız akademisyen, özellikle Étienne de Jouy, "romantik devrim" le savaşıyordu. Victor Hugo'nun akademiye seçilmesini geciktirmeyi başarmışlardı. Bundan sonra Hugo, giderek Fransız siyasetine girmeye başladı.

1845 yılında Kral Louis-Philippe tarafından asilzadeliğe yükseltildi ve ölüm cezası ve sosyal adaletsizliğe karşı çıktı ve Polonya'nın bağımsızlığını ve basın özgürlüğünü savunacağı Soylular Meclisi'ne girdi. 1848'de Hugo, tutucu olarak Parlamento'ya seçildi. 1849'da sefaletin ve yoksulluğun sona ermesi yönünde çağrıda bulunan konuşmasında muhafazakarlarla görüştü. Diğer konuşmalarında, tüm çocuklar için evrensel oy hakkı ve ücretsiz eğitim çağrısında bulundu. Hugo'nun ölüm cezasını kaldırma konusundaki savunuculuğu dünyaca ünlüdür.

Louis Napoleon (3.Napolyon), parlamento karşıtı bir anayasa hazırlayarak 1851'de askeri darbe yaptı. Hugo onu vatana ihanetle suçladı. Hugo önce Brüksel'e yerleşti, ardından Queen Victoria'yı eleştiren bir gazeteyi savunduğu için Jerney'e sınır dışı edildi. Sonra da 1855 Ekim'den 1870'e kadar yaşayacağı Guernsey'in başkenti Saint Peter Port'a ailesiyle beraber taşındı.

Sürgünde iken, Hugo 3.Napolyon'a karşı, Napoléon le Petit ve Histoire d'un crime isimli ünlü hicivlerini yayımladı. Hicivler Fransa'da yasaklandı, ancak yine de orada güçlü bir etkisi oldu. Guernsey'de sürgünde olduğu vakitlerde arasında Sefiller'in de bulunduğu  en iyi romanlarını yayımladı ve üç şiir kitabını (Les Châtements-1853; Les Contemplations-1856 ve La Légende des siècles-1859) besteledi.

Hugonun politik hayatı ve sürgünü

Yaşıtlarının çoğunun olduğu gibi Victor Hugo, Afrikalılara karşı sömürgeci görüşlerini savundu. 18 Mayıs 1879'da yapılan bir konuşmada, Akdeniz'in "nihai uygarlık ve [...] aşırı barbarlık arasında doğal bir bölünme oluşturduğunu" söyledi ve ekledi:  Tanrı Afrika'yı Avrupa'ya sunuyor. Afrika'nın yerlilerini uygarlaştırmak için orayı alın." Cezayir'in Fransa fethi sırasında Fransız ordusunun yaptığı zulümleri adı gibi biliyordu ama onları kamuoyu önünde hiçbir zaman kınamamıştı.  Fransız birlikleri Cezayir topraklarını aldıktan 12 yıl  sonra , modern bir okuyucu, en azından bu satırların anlamıyla, 1842'de yayınlanan Le Rhin'in 17. bölümünün sonucundan şaşkınlık duyabilir.

Fransa'nın Cezayir'deki tek eksikliği  biraz barbarlıktır. Türkler [...] kafaları bizden daha iyi nasıl kesebileceklerini biliyorlardı. Onları vahşileştiren şeylerin ilk nedeni akıl değil güçtür: Fransa'da olmayan, İngiltere'de ve Rusya'da olan.

Sürgün edilmeden önce köleliği asla küçümsememiş olması da unutulmamalıdır. Hugo'nun ayrıntılı günlüğünün  27 Nisan 1848 tarihli sayısında köleliğin kaldırılmasına ilişkin bir ize rastlanmamıştır.

Öte yandan Victor Hugo, ölüm cezasının kaldırılması için ömür boyu süren bir mücadelede, bir romancı, diarist ve Parlamento üyesi olarak savaştı. 1829'da yayınlanan "Bir İdam Mahkumunun Son Günü" adlı eserinde idam edilmeyi bekleyen bir adamın çektiklerini analiz etmektedir. 1830-1885 yılları arasında tuttuğu Things Sehen (Choses vues) adlı günlüğünde Barbarca olarak gördüğü idam cezası hakkındaki kesin kınamasını iletmiştir. 1848 Devrimi'nden yedi ay sonra, 15 Eylül 1848'de Meclis'te bir konuşma yaptı ve bu konuşmasında "Tahtı devirdiniz. [...] Şimdi darağacını devirin" demiştir. Cenevre, Portekiz ve Kolombiya anayasalarından ölüm cezasının kaldırılmasına katkıda bulunmuştur. Ayrıca Benito Juarez'e, I. Maximiliam'ı bağışlaması için ikna etmeye çalışsa da başarılı olamadı. Ayrıca arşivinden çıkan bir mektupta ABD'ye gelecekteki itibarının zedelenmemesi için John Brown'ın hayatının bağışlanması gerektiğini yazdıysa da, mektup Brown infaz edildikten sonra yerine ulaşabildi.

Hugonun politik hayatı ve III Napolyon

3. Napolyon 1859 yılında tüm siyasi sürgünler için genel af ilan etmesine rağmen, Hugo bunun hükumete karşı eleştirilerinde daha yumuşak olmasına sebebiyet vereceğini düşünerek dönmeyi reddetti. Ancak 3. Napolyon  iktidardan ayrılıp Üçüncü Cumhuriyet ilan edildikten sonra Hugo nihayet  1870'de vatanına geri döndü ve hemen sonra Millet Meclisi ve Senato'ya seçildi.

Prusya ordusu tarafından yapılan 1870'deki kuşatma sırasında Paris'teydi, halka yemeleri için Paris hayvanat bahçesindeki hayvanlar veriliyordu. Kuşatma devam ettikçe yiyecekler de azalıyordu. Hugo günlüğünde bilmediği şeyleri yemek zorunda kaldığını yazıyordu.

Sanatçıların hakları ve telif hakkı konusunda duyduğu endişeden dolayı, Uluslararası Edebiyat ve Sanat Derneğini kurdu. Bu dernek Edebi ve sanatsal eserlerin korunmasına dair Bern Konvansiyonu'nun da önünü açtı. Yine de Pauvert tarafından yayımlanan arşivlerinde "Her sanatta iki yaratıcı vardır; karışık duyguların sahibi insanlar ve bu duyguları tercüme eden sanatçılar, ve böylece insanlar sanatçıların kendi duygularına bakış açılarını takdir ederler. Yaratıcılardan biri öldüğünde verilen imtiyazlar diğerine geri dönmeli, yani halka" şeklinde görüşünü açıklıyordu.

Victor Hugo'nun dini görüşleri

Victor Hugonun dini görüşleri Delphine de Girardin

Hugo'nun dini görüşleri, yaşamı boyunca kökten değişti. Gençliğinde ve annesinin etkisinde, kenisini Katolik olarak tanımlandı ve Kilise hiyerarşisine ve otoritesine saygı duyduğunu belirtti. Sonradan dinin uygulamalarını uygulamayan bir Katolik oldu ve zaman gittikçe Katolik karşıtı ve din karşıtı görüşlerini ifade etti. Sürgün esnasında (Madame Delphine de Girardin tarafından yönetilen birçok toplantıya katıldığı sırada) spiritüalizme uğradı ve sonraki yıllarda Voltaire tarafından savunduğu düşünceye benzeyen  rasyonalist bir deizm haline geldi. Bir sayım görevlisi Hugo'ya, " 1872'de bir katolik olsaydın" diye sordu ve o cevapladı "Hayır, özgür düşünceli olurdum" cevabını verdi.

1872'den sonra Hugo, Katolik Kilisesi'ne olan antipatisini asla kaybetmedi. Kilisenin, monarşinin baskı altındaki işçi sınıfının durumundan farksız olduğunu düşündü. Belki de çalışmalarının Kilise'de yasaklanmış kitaplar listesindeki çokluğuna da kızmıştı. Hugo, Katolik basında Les Misérables'a 740 saldırı düzenledi. Hugo'nun oğulları Charles ve François-Victor öldüğünde, bir haç veya rahip olmadan gömülmeleri konusunda ısrar etti. Vasiyetnamesinde, kendi ölüm ve cenaze töreninde de aynı şartı koştu.

Hugo'nun rasyonalizmi Torquemada (1869, dini fanatizm hakkında), Papa (1878, anti-clerical), Dinler ve Din (1880, kiliselerin yararlılığını inkar eder) ve ölümünden sonra Şeytan'ın Sonu olarak yayınlanan şiirlerde bulunabilir ve Tanrı (sırasıyla 1886 ve 1891, burada Hristiyanlıkta bir kızıl akbabaya ve rasyonalizmde de bir melek olarak) tasvir edilir. Vincent van Gogh, Jules Michelet tarafından Hugo'ya "Dinler ortadan kaybolur, fakat Tanrı kalır" sözünü atfeder.

Victor Hugo ve müzik

Victor Hugo ve müzik

Her ne kadar Hugo'nun pek çok yeteneği karşısında müziğe istisnai bir  yeteneği olmasa da, 19. ve 20. yüzyıl bestecilerine yaptığı eserler sayesinde müzik dünyasında büyük bir etkisi oldu. Hugo'nun kendisi özellikle Gluck ve Weber'in müziklerinden hoşlanırdı. Les Misérables'da, avcıların korosunu Weber'in Euryanthe'sinde, "belki de beste yapılan en güzel müzik parçası" olarak adlandırıyor. Ayrıca Beethoven'ı büyük beğeniyle karşılardı ve o zamanlarda çok alışılmadık derecede hayran kalmıştı; aynı zamanda Palestrina ve Monteverdi gibi bestecilerin yüzyıllardan kalma eserlerine değer verirdi.

Victor Hugo ve müzik Lucretia Borgia

19. yüzyılın iki ünlü müzisyeni "Hector Berlioz ve Franz Liszt",  Hugo'nun arkadaşıydı. Franz Liszt, Hugo'nun evinde Beethoven çaldı ve Hugo, Liszt'ın piyano dersleri sayesinde piyanoda en sevdiği şarkıyı nasıl tek bir parmağıyla çalacağını öğrendi. Hugo, besteci Louise Bertin ile birlikte çalışarak, Notre Dame'ın Kamburu'ndanki karakteri temel alan 1836 operası La Esmeralda'yı yazdı. Çeşitli nedenlerle beşinci opera performansından hemen sonra durgunluk olsa  ve günümüzde pek bilinmiyor olsa da, hem piyano / şarkı konseri versiyonunda hem de tam orkestra versiyonunda Liszt'ın Uluslararası Festivali uluslararası Victor Hugo et Égaux 2007'yle  modern bir canlanma yaşamıştır ve Temmuz 2008'de Le Festival de Radio Fransa et Montpellier Languedoc-Roussillon'da sunuldu.

Binlerce müzik kompozisyonunda Hugo'nun 19. yüzyıldan günümüze kadar olan eserlerinden esinlenilmiştir. Özellikle, romantik drama lehine klasik tiyatro kurallarını reddettiği Hugo oyunları, onları operalara uyarlayan birçok bestecinin ilgisini çekti. Yüzü aşkın opera Hugo'nun eserlerine dayanıyor.Bunlar arasında Donizetti'nin Lucrezia Borgia (1833), Verdi'nin Rigoletto (1851) ve Ernani (1844) ve Ponchielli'nin La Gioconda (1876) var.

Hugo'nun romanları ve oyunları, müzisyenler için büyük bir ilham kaynağı oldu; onları sadece opera ve bale değil, Notre-Dame de Paris gibi müzikal tiyatro ve Londra West End'in en uzun süren müzikal filmi olan popüler Les Misérables'ı yaratmaya teşvik etti. Buna ek olarak, Hugo'nun güzel şiirleri müzisyenlerin ilgisini çekti. Berlioz, Bizet, Fauré, Franck, Lalo, Liszt, Massenet, Saint-Saëns, Rachmaninoff ve Wagner gibi besteciler tarafından onun şiirlerine dayanan çok sayıda melodi oluşturdular.

Bugün, Hugo'nun çalışmaları, müzisyenleri yeni kompozisyonlar yaratmaya teşvik etmeye devam ediyor. Örneğin, Hugo'nun ölüm cezasına karşı romanı, Bir İdam Mahkumunun  Son Günü, David Alagna'nın Frédérico Alagna'nın yazdığı bir operaya uyarlanmış ve 2007'de kardeşleri tenor Roberto Alagna tarafından kullanılmıştır. Guernsey'de her iki Victor Hugo Uluslararası Müzik Festivali, çok çeşitli müzisyenlerin ve özel olarak Guillaume Connesson, Richard Dubugnon, Olivier Kaspar ve Thierry Escaich gibi bestecilerin Hugo'nun şiirlerine dayanarak hazırladığı şarkıların galasını içeriyor.

Dikkat çekici bir şekilde,  müzik eserleri için ilham kaynağı olan Hugo'nun sadece edebi eserleri değil, aynı zamanda onun siyasi yazıları da müzisyenlerin dikkatini çekmiştir ve müziğe uyarlanmıştır. Örneğin, 2009'da İtalyan besteci Matteo Sommacal "Bagliori d'autore" Festivali tarafından görevlendirildi ve Victor Hugo'nun son siyasi söylemi olan Chiara Piola Caselli tarafından hazırlanan metinle birlikte bir parça yazdı. "18 Temmuz 1851 tarihli" Fransa Parlamentosu Düzenlemesi "(18 Temmuz 1851), 19 Kasım 2009'da Institut français Oditoryumu'nda, Piccola Accademia degli Specchi'nin Kutsal Gördüğü Fransız Büyükelçisi Centre Saint-Louis'de Besteci Matthias Kadar yer alıyor.

Victor Hugo'nun son yılları ve ölümü

Victor Hugonun son yılları ve ölümü

Hugo 1870'de Paris'e döndüğünde,  halk onu ulusal bir kahraman olarak selamladı. Popülerliğine rağmen, Hugo, 1872'de Millet Meclisi'ne giremedi. Kısa bir süre içerisinde hafif bir felç yaşadı; kızı Adèle, akıl hastahanesine kapatıldı (Adèle'nin biyografisi Adele H.'nin Hikayesi filmine ilham kaynağı oldu) ve iki oğlu öldü. Eşi Adèle de 1868'de öldü.

Kendi ölümünden 2 yıl önce, sadık metresi Juliette Drouet 1883'te öldü. Kişisel kayıplarına rağmen Hugo, yinede siyasetle ilgilenmişti. 30 Ocak 1876'da, yeni kurulan Senato'ya seçildi. Siyasi kariyerinin son aşaması bir başarısızlık olarak değerlendirildi. Hugo, partisiyle uyumsuzdu  ve Senato'dan  bir süre sonra ayrıldı.

Hugo, 27 Haziran 1878'de hafif bir felç geçirdi. 80 yaşına girdiğinde yaşayan bir yazar için en büyük doğum günü  kutlaması yapıldı. Kutlamalar ayın 25'inde Hugo'ya egemenlik için geleneksel hediye olan bir Server vazosu verilmesiyle başladı. 27 Haziran'da, Fransız tarihinin en büyük geçit törenlerinden biri yapıldı.

Gösteriler, yazarın yaşadığı yer olan Avenue d'Eylau'dan, Champs-Élysées'e kadar  ve Paris'in merkezine kadar uzanır. Geçit törenindeki yürüyüşçüler evinin penceresinde oturan Hugo'nun onuruna altı saat yürüdü. Olayın her santimi ve detayı Hugo içindi; Resmi rehberler bile, Sefiller'deki Fantine'nin şarkısına bir gönderme olarak peygamber çiçeği taktılar. 28 Haziran'da Paris şehri Avenue d'Eylau'nun adını Avenue Victor-Hugo olarak değiştirildi. Yazarın adresine gönderilen mektuplar o tarihten itibaren "Bay Victor Hugo'ya, onun Paris'teki caddesine" şeklinde adres olarak belirtiliyordu.

Ölmeden iki gün önce arkasında bu son sözleri içeren bir not bıraktı: "Sevmek, harekete geçmektir" .Viktor Hugo 22 Mayıs 1885'te 83 yaşındayken zatürreden öldüğünde ülkeyi yoğun bir yas kapladı. Sadece edebiyatta yükselen bir figür olarak saygı görmekle kalmadı, aynı zamanda  Fransa'da Üçüncü Cumhuriyet'i ve demokrasiyi şekillendiren bir devlet adamıydı. Zafer Takı'da gömüleceği Panthéon'a kadar götürüldüğü Paris'teki cenaze törenine iki milyondan fazla insan katıldı. Panthéon'da  Alexandre Dumas ve Émile Zola gibi değerli yazarlarla mezarı aynı yerdedir. Fransa'daki birçok  kasaba ve kente onun adı verilmiştir.

Hugo, son sözleri olarak yayımlanması için beş cümle bıraktı: 

"Fakirlere 50.000 frank bırakıyorum. Mezarlığa onlara mahsus cenaze aracı ile nakledilmek istiyorum. Hiçbir kilisenin benim için ayin yapmasını istemiyorum. Bütün ruhlardan benim için dua etmelerini rica ediyorum. Tanrı'ya inanıyorum." 

Victor Hugo'nun çizimleri

Victor Hugonun çizimleri ve van Gohg

Hugo 4.000'den fazla çizim üretti. Başlangıçta sıradan bir hobi olarak  çizim yapıyordu. Çizim, Hugo'nun sürgün öncesi kendisini siyasete adamak için yazmayı bırakma kararını vermesiyle daha da önem kazandı. Çizimleri, 1848-1851 döneminde eşi olmayan yaratıcı çıkış noktası oldu.

Hugo sadece kağıt üzerinde ve küçük çapta çizimler yaptı. Genellikle koyu kahverengi veya siyah kalem mürekkebi ile çizimlerini yapar, bazen beyaz ve nadiren renkli dokunuşlar yapardı. Günümüze ulaşan çizimleri, başarılı ve "modern" tarz ve önde gelen uygulamalarında Sürrealizm ve Soyut anlatımcılığın deneysel teknikleri şaşırtıcı bir şekilde yayımlandı.

Çocuklarının şablonlarını, mürekkep lekelerini, su birikintilerini, kurdele izlerini kullanarak, katlayarak (pliage), Rorschach lekeleri, ya da kazıyarak (grattage) çizimlerini yaptı. Çoğu zaman kömür, kibrit çöpü veya kalem kullanıyordu. Fırça yerine parmaklarını kullanma da tereddüt etmiyordu. Bazen istediği efektleri elde etmek için kahve ya da is ile uygulama yapıyordu. Hugo'nun sıklıkla sol eliyle veya sayfaya bakmadan ya da Sigmund Freud tarafından popülerleştirilen bir kavram olan bilinçaltına girmek için ruh çağırma seansları esnasında çizdiği söylenir.

Hugo, edebi eserlerini gölgede bırakacağından korkarak sanat eserlerini halkın gözünden uzak tuttu. Yine de  çoğunlukla orjinal el yapımı telefon kartları biçimindeki  çizimlerini ailesiyle ve arkadaşlarıyla paylaşmaktan zevk aldı. Bunların çoğu siyasi sürgün sırasında ziyaretçilere hediye olarak verildi. Çalışmalarından bazıları, van Gogh ve Delacroix gibi çağdaş sanatçılara gösterildi ve onlar tarafından takdir edildi; Hugo, bir yazar yerine bir ressam olmaya karar verseydi, yüzyılın sanatçılarını geride bırakmış olacaktı.

Victor Hugo heykelleri ve anısı

Victor Hugo heykelleri ve anısı

Guernsey halkı, adalarında Hugo'nun kalışını anmak için Candie Gardens'da (Saint Peter Port) heykeltıraş Jean Boucher tarafından yapılmış heykelini dikti. Paris şehri, onun konutlarını "Hauteville House, Guernsey ve 6, Place des Vosges"  Paris'in müzeleri gibi  korudu. 1871'de Lüksemburg'da Vianden'de kaldığı ev de bir hatıra müzesi haline getirildi.

Hugo, Tây Ninh'deki Psikposluk'un ön salonunda, Cao Đài'nin Vietnam dininde bir aziz olarak kutsanmıştır.

Paris'in 16. bölgesinde bulunan Avenue Victor-Hugo, Hugo'nun adını taşır ve Place de l'Étoile'yi Place Victor-Hugo'nun vasıtasıyla Bouis de Boulogne civarına bağlar. Bu meydan, onun şerefine de isimlendirilen bir Paris metro durağı ile bilinir. Béziers kasabasında, Victor Hugo adında bir ana cadde, bir okul, hastane ve  birkaç kafe var. Victor Hugo adında Fransa'da da sokaklar ve caddeler var. Lycée Victor Hugo adlı okul doğduğu kasabada, Fransa'da Besançon'da kuruldu. Quebec'teki Shawinigan'da bulunan  Victor-Hugo Caddesi, onu onurlandırmak için seçildi.

İtalya'nın Avellino kentinde, Victor Hugo 1808'de babası Leopold Sigisbert Hugo ile bir araya geldiğinde, kısa bir süre  Il Palazzo Culturale olarak bilinen şehirde yaşadı. Hugo daha sonra buradaki kısa süreli kalışını yazdı: "C'était Un palais de marbre ..." ( Mermerden bir saraydır ).

İtalya-Roma'da, Museo Carlo Bilotti'nin karşısında bir Victor Hugo heykeli vardır.

Victor Hugo ile Kansas'ın Hugoton şehrinin adları aynıdır.

Küba'nın Havana kentinde kendisine ait bir park vardır. Hugo'nun bir büstü Pekin'deki Eski Yaz Sarayının girişinde bulunmaktadır.

Victor Hugo'yu anmak için bir mozaik,  Thomas Jefferson Binası'nın Kongre Kütüphanesindeki tavanı üzerinde bulunuyor.

London ve Kuzeybatı Demir yolu, Victor Hugo'dan sonra Galler Prensi Sınıfı 4-6-0 No 1134'ü ilan etti. İngiliz Demir yolları, Victor Hugo'dan sonra 92 92 Electric Unit 92000 adını taşıyan anıtı ölümsüzleştirdi.

Dini cömertliği

İnsanlığa olan katkılarından, erdemlerinden ve Tanrı'ya olan inancından dolayı, 1926'da Vietnam'da kurulan yeni bir din olan Cao Đài'de bir aziz olarak saygı görür. Dini kayıtlara göre, yabancı misyonu yönetmek üzere Tanrı tarafından görevlendirilir. Tanrının İlahi hiyerarşisinin bir parçasıdır. İnsanoğlunu, büyük Azizler Sun-Yat-sen ve Troğan Trình Nguyễn Bỉnh Khiêm ile birlikte, insanlığı "Aşk ve Adalete" götürmeyi vaat eden, Tanrı ile dini bir anlaşma imzalamak için temsil eder.

Victor Hugo'nun eserleri

Victor Hugo'nun eserleri

Hugo hayatta iken yayınlanan eserleri

Cromwell preface only  (1819)

Odes et poésies diverses  (1822)

Odes (1823)

Han d'Islande (1823)

Nouvelles Odes (1824)

Bug-Jargal (1826)

Odes et Ballades (1826)

Cromwell (1827)

Les Orientales (1829)

Le Dernier jour d'un condamné  (1829)

Hugo eserlerinden Bug Jargal

Hernani (1830)

Notre-Dame de Paris (1831)

Marion Delorme (1831)

Les Feuilles d'automne (1831)

Le roi s'amuse (1832)

Lucrezia Borgia (1833)

Marie Tudor (1833)

Littérature et philosophie mêlées (1834),

Claude Gueux (1834)

Angelo, Tyrant of Padua (1835)

Les Chants du crépuscule (1835)

La Esmeralda(1836)

Hugo hayatta iken yayınlanan eserlerinden Notre Dame

Les Voix intérieures (1837)

Ruy Blas (1838)

Les Rayons et les Ombres (1840)

Le Rhin (1842)

Les Burgraves (1843)

Napoléon le Petit (1852)

Les Châmetents (1853)

Les Contemplations (1856)

Les TRYNE (1856)

La Légende des siècles (1859)

Victor Hugonun şiir kitapları

Les Misérables (1862)

William Shakespeare (1864)

Les Chansons des rues et des bois (1865)

Les Travailleurs de la Mer (1866)

La voix de Guernsey (1867)

L'Homme qui rit (1869)

L'Année terrible  (1872)

Quatreving t-treize (1874)

Mes Fils (1874)

Actes et paroles – Avant l'exil  (1875)

Actes et paroles – Pendant l'exil (1875)

Actes et paroles – Depuis l'exil (1876)

La Légende des Siècles 2e série (1877)

Marie Tudoun kostümü

L'Art d'être grand-père (1877)

Histoire d'un crime 1re partie (1877)

Histoire d'un crime 2e partie (1878)

Le Pape (1878)

La Pitié suprême (1879)

Religions et religion  (1880)

L'Âne (1880)

Les Quatres vents de l'esprit (1881)

Torquemada (1882)

La Légende des siècles Tome III (1883)

L'Archipel de la Manche (1883)

Poems of Victor Hugo

Hugo'nun ölümünden sonra yayınlanan eserleri

Théâtre en liberté (1886)

La Fin de Satan (1886)

Victor Hugo eserlerinden Toute la Lyre

Choses vues (1887)

Toute la lyre (1888)

Amy Robsart (1889)

Les Jumeaux (1889)

Actes et Paroles – Depuis l'exil, 1876–1885 (1889)

Alpes et Pyrénées (1890)

Dieu (1891)

France et Belgique (1892)

Victor Hugonun ölümünden sonraki eserleri

Toute la lyre - dernière série (1893)

Les fromages (1895)

Correspondences – Tome I (1896)

Correspondences – Tome II  (1898)

Les années funestes (1898)

Choses vues - nouvelle série (1900)

Post-scriptum de ma vie (1901)

Dernière Gerbe (1902)

Mille francs de récompense (1934)

Océan. Tas de pierres (1942)

L'Intervention (1951)

Conversations with Eternity (1998)

Victor Hugo Resimleri