03 June 2023, Saturday
Tercüme Editörü
Wikiyours makaleleri İngilizce makalelerin Türkçe'ye çevrilmiş halleridir. İngilizce bilen herkes makale sahibi olabilir ve yaptığı çeviri miktarınca para kazanır.
Çeviri Yapmak İçin Makale Seçiniz
Makale yazmak için
bir kategori seçin
Düzeltme Öner

Tüccar

İçindekiler
  1. Tüccar ne demek?
  2. Tüccar türleri
  3. Tüccarlığın tarihçesi
  4. Sanatta tüccarlık
  5. Mimaride tüccarlık

Tüccar ne demek?

Tüccar (tacir), kâr elde etmek için başkaları tarafından üretilen malların ticaretini yapan iş adamıdır. Tüccarın statüsü, farklı tarih dönemleri boyunca ve farklı toplumlar arasında çeşitlilik göstermektedir. Tüccarlar sık sık sanat eserlerine konu olmuşlardır.

Tüccar türleri

İki tip tüccar vardır:

* Toptan satış yapan tüccar veya toptancı

Toptancı, üretim ve perakendeci tüccar arasındaki zincirde çalışır. Tipik olarak, büyük miktarlarda mallarla ilgilidir. Bazı toptancı tüccarlar, malların kendisini taşımak yerine, yalnızca mal hareketini organize etmektedirler.

* Perakende satış yapan tüccar veya perakendeci

Perakendeciler, son kullanıcılara veya tüketicilere (işletmeler dahil) genellikle küçük miktarlarda mal satarlar. Dükkan sahibi bir kimse, perakendecidir.

Tüccarlığın tarihçesi

Tüccar sınıfı, birçok modern-öncesi toplumu karakterize etti. Tüccarlar, antik dönemin şehirlerinde ve kasabalarında pazarlar ortaya çıktığından beri biliniyordu. Açık hava, kamuya açık pazarlar, eski Babil ve Asur'da bilinmekteydi. Bu pazarlar tipik olarak kasabanın merkezinde bir yer işgal ederlerdi. Metal işçileri ve deri işçileri gibi hünerli ustaların dükkanları, pazarın etrafında, açık pazar yerine çıkan sokaklarda yer alırdı. Bu zanaatkârlar doğrudan kendi dükkanlarında mal satmış olabilirler, ancak aynı zamanda malları, pazarın kurulduğu günlerde satmak üzere hazırlamış da olabilirler. Antik dönemde Yunan pazarları agora'da (açık alan pazar yerinde) kurulurdu. Antik Roma'da ise pazarlar, forum denen yerlerde kurulurdu. Antik çağda alışveriş; doğrudan satışı, tüccarları ya da seyyar satıcıları kapsıyordu.

Fenikeliler, gemilerini Akdeniz'in her yanına soktular ve MÖ 9. yüzyılda önemli bir ticaret gücü haline geldiler. Fenikeliler ahşap, tekstil, cam ihraç ve ithal ettiler; şarap, yağ, kurutulmuş meyve ve fıstık gibi ürünler ürettiler. Ticaret becerileri, günümüz Girit'inden Tangiers (Fas'ın kuzeyinde bir liman kenti) ve Sardunya'ya uzanan Akdeniz sahilleri boyunca bir koloni ağının varlığını gerektiriyordu. Fenikeliler somut mal ticaretinde bulunmakla kalmayıp, aynı zamanda kültürel değerlerin taşınmasında da etkili oldular. Fenikelilerin geniş ticaret ağları, önemli ölçüde defter tutmayı ve yazışmayı gerektiriyordu. MÖ 1500 dolaylarında, Fenikeliler, eski Mısır'da ve Mezopotamya'da kullanılan resimli yazıya göre öğrenmesi daha kolay olan fonetik bir alfabe geliştirdiler. Fenikeli tüccarlar ve tacirler, alfabelerini bölgeye yaymaktan büyük ölçüde sorumluydular. Byblos (günümüz Lübnan'ı) ve Kuzey Afrika'da Kartaca gibi Akdeniz'deki eski Fenike kentleri ve kolonilerine ait arkeolojik alanlarda Fenike yazıtları bulunmuştur.

Tüccar sınıfının toplumsal statüsü, kültürler arasında değişiyordu. Çok zengin tüccar anlamındaki Merchant Prince (Prens Tüccar) veya Nabob (Hint Prensi) sıfatlarından birine sahip tüccarlardan oluşan yüksek statülü bir tüccar sınıfı mevcuttu. Bunun yanı sıra düşük statüdeki tüccar sınıfları da bulunmaktaydı. Örneğin, Çin kültüründe, işçilikten veya tarımdaki ve zanaatteki gibi diğerlerinin emeğinden ziyade "sadece" ticaretten kâr etmenin verdiği hoşnutsuzluktan ötürü düşük statüye sahip bir tüccar sınıfı vardı.

Greko-Romen dünyada tüccarlar, zengin toprak sahiplerinin ihtiyaçlarına hizmet ettiler. Genellikle yoksul olan yerel köylüler, açık alanlardaki pazar yerlerinde mal ve eşya satarlarken, tüccarlar için büyük üreticileri doğrudan kendi çiftlik kapılarında ziyaret etmek çok daha cazipti. Çok zengin arazi sahipleri, ihracat yaparlardı ve kendi dağıtımlarını yönetirlerdi. Antik dönemdeki ihracat pazarlarının yapısı, eski kaynaklarda ve arkeolojik vaka analizlerinde iyi şekilde belgelenmiştir. Pazarlar ayrıca sosyal yaşamın önemli merkezleri idiler. Greko-Romen toplumunda, büyük bir servet elde etmiş olabilmelerine rağmen, tüccarların yüksek bir toplumsal statüleri yoktu. Ancak istisnalar da vardı. Örneğin, geç antik dönemde Suriye ve Filistin'de tüccarlar yüksek bir toplumsal statüye sahiptiler.

Orta Çağ'da İngiltere ve Avrupa'da, pazar kentleri çevreyi belirliyordu. Blintiff, erken Orta Çağ pazar kentleri ağlarını araştırmış ve 12. yüzyılla birlikte tüccarlar küçük bölgelerdeki farklı günlük pazarlardan mal ve ürün fazlalıklarını topladıkları ve daha büyük merkezi pazar kentlerinde yeniden sattıkları için, pazar kentlerinin ve tüccarların satış turlarının sayısının yükselişe geçtiğini ileri sürmüştür. Seyyar satıcılar veya gezici tüccarlar dağıtım sistemindeki boşlukları doldurmuşlardır.

On üçüncü yüzyılda Avrupa'da işletmeler, yerleşik tüccarları ve dağıtıcıları idame ettirmeye yetecek hale geldi. Tüccarlar finans, organizasyon ve nakliye konularında uzmanlaşırken, dağıtıcılar deniz aşırı ülkelerde ikamet ettirildiler ve bir müdürlük adına faaliyet gösterdiler. Bu düzenlemeler ilk olarak İtalya'dan Levant'a uzanan yolda göründü. Ancak on üçüncü yüzyılın sonlarına doğru tüccar kolonileri; Paris, Londra, Bruges, Sevilla, Barselona ve Montpellier'de bulunabiliyorlardı. Zamanla bu ortaklıklar daha yaygın hale geldi ve büyük ticaret şirketlerinin gelişmesine yol açtı. Bu gelişmeler aynı zamanda çift kayıt defteri tutma ve ticaret muhasebesinin yanı sıra kredi hattına erişim, denizcilik sigortası ve ticari kurye hizmetlerini içeren uluslararası bankacılık gibi yenilikleri de tetikledi. Bu gelişmeler bazen ticari devrim olarak bilinir.

Luca Clerici, on altıncı yüzyıldaki Vicenza'nın gıda pazarıyla ilgili ayrıntılı bir çalışma yaptı. Pazarlar dışında faaliyet gösteren birçok farklı tüccar türü bulunduğunu keşfetti. Örneğin, süt ürünleri ticaretinde, peynir ve tereyağı, iki esnaf loncası üyesi (dükkan sahibi olan peynirciler) ve sözde "bayiler" (çok çeşitli yiyecek maddeleri satan seyyar satıcılar) ile herhangi bir loncaya kayıtlı olmayan diğer satıcılar tarafından satılıyordu. Peynir dükkanları belediye binasında yer alıyordu ve bu dükkanların kazançları çok iyiydi. Bayiler ve doğrudan satıcılar, satıcı sayısını artırdı. Böylece rekabet arttı ve bu, tüketicilerin yararına oldu. Çevredeki kırsal kesimden ürün getiren doğrudan satıcılar, mallarını, peynircilerinkinden daha düşük fiyatlarla merkezi pazar yerinde satıyorlardı.

1300'lü yıllardan 1800'lü yıllara kadar, uluslararası ticaret fırsatlarını kullanmak için, 1407'de ayrıcalık verilen Londra Ticaret Müteşebbisleri Şirketi gibi çok sayıda Avrupalı ​​ayrıcalıklı şirket ve ticaret şirketi kuruldu. On üçüncü ve on beşinci yüzyıl arasındaki Avrupa ticaretine ilişkin yapılan ayrıntılı bir çalışma, Avrupa keşif çağının, büyük bir değişim faktörü olarak hareket ettiğini göstermektedir. 1600'de mallar nispeten kısa mesafelerde dolaşmaktaydı: Tahıl 5-10 mil; sığır 40-70 mil; yün ve yünlü kumaş 20-40 mil. Bununla birlikte, Asya'nın açılması ve Yeni Dünyanın keşfinden sonraki yıllarda mallar çok uzak mesafelerden ithal edildi: Hindistan'dan pamuklu kumaş, Çin'den porselen, ipek ve çay, Hindistan ve Güneydoğu Asya'dan baharat ve Yeni Dünya'dan tütün, şeker, rom ve  kahve.

Batı'daki tüccarlara yönelik Orta Çağ tutumları, tüccarların faaliyetlerini tefecilik günahıyla yakından ilişkilendiren Hristiyan Kilisesi'nin faaliyetleri nedeniyle yapılan eleştirilerden güçlü şekilde etkilenmiştir.

On sekizinci yüzyılda, ithalatçı ve ihracatçı olarak faaliyet gösteren Amerikalı tüccarlar, toptancı veya perakendeci rollerinde uzmanlaşmaya başladılar. Bu tüccarlar, genellikle, ticaretle uğraşan genel tüccarlar olarak, çok çeşitli ürünler satıyorlardı ve belirli bir türdeki ürünler konusunda uzmanlaşmama eğilimi gösteriyorlardı. Bu tüccarlar, büyük kentlerde yoğunlaşmışlardı. Perakende işlemleri için genellikle yüksek düzeyde kredi finansmanı sağlarlardı.

Sanatta tüccarlık

Tüccarlar çoğu kez sanat alanına girmiş ve sanata konu olmuşlardır.

Mimaride tüccarlık

Birçok bina, adını tüccarların evi veya iş yeri olarak eski kullanımından almıştır.