03 June 2023, Saturday
Tercüme Editörü
Wikiyours makaleleri İngilizce makalelerin Türkçe'ye çevrilmiş halleridir. İngilizce bilen herkes makale sahibi olabilir ve yaptığı çeviri miktarınca para kazanır.
Çeviri Yapmak İçin Makale Seçiniz
Makale yazmak için
bir kategori seçin
Düzeltme Öner

Rusya Çarlığı

İçindekiler
  1. Rusya Çarlığı nedir?
  2. Rus adının kökeni
  3. Rus Çarlığı
  4. IV. Ivan'ın egemenliği
  5. IV.Ivan'ın dış politikası
  6. Opriçnina
  7. Çarlık dönemi zorlukları
  8. Romanovlar
  9. 1649 yasaları
  10. Ukrayna Topraklarının Kazanılması
  11. Raskol (Bölünme)
  12. Sibirya'nın Fethi
  13. Büyük Petro'nun hükümdarlığı ve Rus İmparatorluğu'nun kuruluşu
  14. Rusya Çarlık devlet bayrakları

Rusya Çarlığı nedir?

Rusya Çarlığı, aynı zaman da Moskova Çarlığı olarak da bilinir. 1547'de IV. Ivan'ın, Rusya'yı merkezi bir devlet olarak birleştirdikten sonra, Çar ünvanını almasıyla başlayan ve Büyük Petro tarafından 1721'de Rusya İmparatorluğu kuruluncaya kadar varlığını sürdüren devlettir. 

1551-1700 yılları arasında Rusya, yılda 35.000 km2 (Hollanda'nın yüz ölçümü kadar) kadar büyümüştür. Bu dönem içerisinde ülke yönetiminde önemli bir değişiklik olmuş Rurik Hanedanı yerine Romanov Hanedanı iktidara gelmiştir. Bu değişiklik sırasında büyük isyanlar ve ayaklanmalar yaşanmıştır. Yine bu dönem de Lehistan-Litvanya Birliği ile askeri mücadeleler içerisine girilmiş ve yaptıkları askeri seferler ile Ruslar Sibirya'yı ele geçirmişlerdir. Büyük Petro 42 yıl süren iktidarı döneminde (tahta 1682'de çıkmıştır) Rusya'yı Avrupa'nın büyük devletleri arasına sokmuştur. Hakimiyeti sırasında İsveç ve Polonya'da büyük askeri zaferler kazanmış, gerçekleştirdiği büyük devrimler ile 1721 yılında Rusya Çarlığını, Rus İmparatorluğuna dönüştürmüştür.

Rus adının kökeni

Rus adının kökeni ile ilgili Moskova Knezliği dönemine tarihlenen en eski belgelerde Moskova civarında hüküm süren bu devletten bahsederken ''Rus'' veya ''Rusların Ülkesi'' terimleri kullanılmakta idi. Lakin 15. yy'da bu kelimelerin kullanımı yavaş yavaş terk edilmiş, artık Rus halkının yaşadığı toprakları belirtmek için ''Rusya'' kelimesi kullanılmaya başlanmıştı. 1480'li yıllarda Rus devlet katipleri olan Ivan Cherny ve Mikhail Medovartsev, Rusya için ''Росиа'' adının kullanılmaya başlandığını belirtirler. Ayrıca Medovartsev bu kelimenin ''Rus Lordluğunun Asası (sembolü)  (Росийскаго господства)'' olduğunu belirtir. Sonraki yüzyıl boyunca Rus halkının yaşadığı toprakların belirtilmesi için hem eski adı olan ''Rus'' hem de yeni adı olan ''Rusya'' kelimeleri kullanılmıştır. Bu kullanım Yaroslavl kentinde bulunan Spaso-Yakovlevsky Manastırının Katedralinin batı kapısı üzerinde yer alan ''Vladimir Theotokos'' (Bakire Vladimir) ikonunun üzerinde görülebilir. Ayrıca bu kullanıma örnek olarak keşiş Yunanlı Maximus'un (Maximus the Greek) çalışmaları ve Dosifei Toporkov (?–1543/44) tarafından 1516–1522 yıllarında yazılan Rus Kronograf kitabı ile diğer kaynaklar gösterilebilir.

1547'de IV. Ivan, "Bütün Rusların Çarı ve Büyük Dükü" unvanını aldı. 16 Ocak'ta taç giydi. Bu olay Moskova Büyük Dükalığı'nın, Rus Çarlığı'na (veya ''Büyük Rusya Çarlığı'') dönüşümü olarak kabul edilir. Bu dönem ki taç giyme töreni belgelerine ve  bölgelere göre, Konstantinopolis Patriği II. Jeremias tarafından yazılan resmi belgeler, Avrupa'da ise devletin adının uzunca bir süre boyunca ''Moscovia'' (İngilizce: Muscovy) olarak anılmasına devam edildi. Bu kelime daha çok nüfusun büyük çoğunluğunun Katolik olduğu bölgelerde kullanılmakta idi. Fakat bu kelime Rusya'da hiçbir zaman kullanılmadı.''Rusya'' ve ''Moskova'' (Moskovit) Avrupa'da hazırlanan haritalarda ve diğer belgelerde isimlerinin ayrı ayrı kullanımına ise 16. yy'ın sonu ve 17.yy boyunca devam edildi. Bu nedenle bu ülke ''Rusya veya Moskova'' (Latince: Russia seu Moscovia) veya ''Rusya, bilinen adı ile Moskova'' (Latince: Russia vulgo Moscovia) olarak iki farklı isimle anılmaya başlandı. 16 yy'da İngiltere'de ise hem Rusya hem de Moskova isimleri bilinmekte idi. Önemli birer İngiliz olan Giles Fletcher (Rusların Ortak Zenginlikleri kitabı 1591) ve Samuel Collins (Rusya'nın Bugünkü Durumu - 1668) Rusya'yı ziyaret ettiler ve eserlerinde Rusya ile ilgili bilinen popüler terimleri kullandılar. Diğer sayısız yazarın da, örneğin Jonh Milton (yazdığı Moskova'nın kısa tarihi ve Rusya boyunca doğuya uzanan diğer az bilinen devletler), yayımlanan eserleri genellikle şu sözler ile başlamakta idi: ''Moskova İmparatorluğu veya diğer adıyla Rusya...'' 

Rus Çarlığı döneminde ''Rusya'' kelimesi resmi belgelerde kullanılan ''Rus'' ismi ile değiştirilmeye başlandı. Lakin ''Rus'' veya ''Rusların Ülkesi'' kelimeleri ise hala yaygın bir şekilde ve eş anlamlı sözcükler olarak kullanılmakta idi. Bu nedenle daha çok ''Büyük Rusya'' (Rusça: Великая Россия) formunda kullanılmaya başlandı. Bu kullanım ise daha sonra 17. yy'da ortaya çıkan Büyük Rusya Çarlığı'nı (Rusça: Великороссийское царствие) nitelemek için kullanılmaya başlandı.

Alexander Zimin ve Anna Horoskevich gibi önde gelen tarihçilere göre, ''Moscovia'' kelimesinin sürekli kullanımının birkaç nedeni vardı. Bunların ilki Rusların yaşadığı ve Lehistan hakimiyeti altında bulunan batı bölgeleri ile Moskova'nın hakimiyeti altında bulunan bölgeleri birbirinde ayırmaktı. Ayrıca Lehistan-Litvanya Birliği ile sürekli bir çekişme halinde olan Ruslar kendi hakimiyetleri altındaki toprakları geleneksel olarak bu isimle adlandırıyorlardı. Cizvitler'in yanı sıra Büyük Petro'nun hakimiyetine kadar Batı Avrupa'da Rusya ile ilgili pek bir şey bilinmemesinden dolayı ''Moskova'' ismi kullanılmaktaydı. Ancak Kuzey Avrupa'daki Kutsal Roma İmparatorluğu sarayında ülke kendi adı olan ''Rusya'' veya ''Rossi'' ismi ile bilinmekteydi. Rusya'da bulunan Kutsal Roma İmparatorluğu Büyükelçisi Sigismund von Herberstein, resmi işlerde hem ''Rusya'' hem de ''Moskova'' adını kullanmaktaydı. Ayrıca  ''Büyük bir kesim Rusya'nın isminin ''Roxolania'' kelimesinin değiştirilmiş biçimi olduğunu düşünmektedir. Moskovitler (Rusların Alman dilindeki karşılığı) ise bu iddiayı yalanlayarak ülkenin asıl isminin ''Russia'' (Rosseia) olduğunu söylemektedirler. Latince ve Rusça isimler arasındaki farklılıklara dikkat çeken bir diğer isim ise 17. yy başlarında Rusya'da bulunan ve yazmış olduğu L'Empire de Russie'yi (Rusya İmparatorluğu) Kral IV. Henry' e sunarak Ruslar hakkında ayrıntılı bilgiler veren Fransız Yüzbaşı  Jacques Margeret dir. Margeret kitabında ''Yabancılar büyük bir hata yapıyorlar. Onlara Rus demek yerine Moskovit diyerek. Oysa ki bu insanlara hangi milletten oldukları sorulduğunda ''Russac'' (Rus anlamında) cevabını vermektedirler. Hangi şehirden olduklarını sorduğunuz zaman ise Moskova, Vologda, Ryazan ve diğer Rus şehirlerini söylemektedirler. Latince bir terim olan ''Moskovia'' kelimesine en yakın olan Rusça sözcük ''Moskova Çarlığı''  (Московское царство) dır. Bazı durumlarda bu isim (Moskova) Rusya kelimesi ile beraber aynı cümle içerisinde kullanılmaktadır. Örnek olarak ise Rusya'da 17. yy'da gerçekleşen olayların anlatıldığı ''Büyük ve Şanlı Rusya Moskova Devleti'' gösterilebilir (Rusça: О великом и славном Российском Московском государстве).

Rus Çarlığı

16. yüzyılda Rusya'da hükümdar denilince akla güçlü ve otokratik birer figür olan Çar'lar gelmekte idi. Bu ünvanı kullanarak Moskova'da bulunan hükümdarlar, kendilerinin Bizans İmparatoru veya Moğol Hanı ile aynı seviyede olduklarını göstermeye çalışırlardı. III. Ivan'ın, Bizans İmparatoru XI. Konstantin Paleologos'un yeğeni Sophia Palaiologina ile evlenmesinden sonra Moskova Sarayı'nda Bizans adetleri kabul edilmeye başlandı. Bizanslılar tarafından kullanılan terimler, ritüeller, ünvanlar ve hatta Rusya arması olarak kullanılan çift başlı kartal bile kendilerine Rusya'da yer buldular.

Bizanslılar tarafından kullanılan  ''autokrator'' kelimesi herhangi bir denetimden bağımsız hükümdarlar için kullanılırken, IV. Ivan'ın hükümdarlığı döneminde autokrator ise sınırsız güce sahip yönetici anlamında kullanılmaya başlanmıştır. IV.  Ivan taç giydikten sonra Çar ünvanını kullanmaya başlar, ancak Rus Ortadosk Kilisesi ise onu İmparator ilan eder. Pskov'lu Philotheus, Bizans İmparatorluğunun başkenti olan Konstantinopolis'in Osmanlılar tarafından 1453 yılında fethedilmesinin ardından, Rus Çarlarının, Ortadoksların tek meşru yöneticileri olduklarını ilan eder. Çünkü Moskova Hristiyanlığın erken dönemlerinden beri önemli inanç merkezleri olan Roma ve Konstantinopolis'in varisidir. Bu nedenle Moskova Üçüncü Roma'dır. Bu kavram sonraki yüzyıllar boyunca Rusların kendileri için kullandıkları önemli bir imge haline geldi.

IV. Ivan'ın egemenliği

Çarlar'ın sahip olduğu otokratik yetkiler ve bu yetkileri kullanmaları IV. Ivan (Korkunç Ivan olarak da bilinir) döneminde zirve noktasına ulaşmıştır. Ivan, elinde olağan üstü yetkilere sahip akli dengesi yerinde olmayan birisinin nasıl davranabileceği konusunda bütün Çarlar içerisinde iyi bir örnektir. Görünüşte zeki ve enerjik olmasına rağmen aslında Ivan paranoya ve ağır depresyondan oldukça muzdaripti. Bu nedenle oldukça büyük acılar çekiyordu. Hükümdarlığı döneminde aşırı şiddet içeren hareketler sergilemiştir.

IV. Ivan, 1533'te daha üç yaşındayken Moskova Büyük Prensi ( Grand Prince) ilan edildi. Shuysky ve Belsky boylarına bağlı Boyarlar (soylular) 1547'de Ivan tahta tamamen egemen oluncaya kadar iktidar için birbirleri ile yarıştılar. Moskova'da düzenlenen Ivan'ın Çar olarak taç giymesi töreni Bizans İmparatorlarının uyguladıkları törenin aynısı idi. Bir grup Boylar'ın kesin desteğini alan Ivan, ilk iş olarak bir dizi faydalı reform gerçekleştirerek hükümranlığa başladı. 1550'lerde yeni bir kanun tasarısı ilan etti, orduyu yeniledi ve yerel yönetimi yeniden organize etti. Bu reformların gerçek amacı hiç şüphesiz sürekli savaşlar ve isyanlar ile uğraşan devleti güçlendirmekti. Yine bu dönemde ilan edilen ve kendilerini Seçici Konsül olarak adlandıran danışmanlar tarafında hazırlanan önemli belgeler şunlardır:

IV.Ivan'ın dış politikası

Moskova (Büyük Dükalığı ya da Knezliği) Avrupalılar için 1549 da Baron Sigismund von Herberstein kendi anılarını anlattığı ''Moskovite'deki İşler İle İlgili Notlar'' (Rerum Moscoviticarum Commentarii) isimli eserine kadar tam bir gizem içerisinde kaldı. Bu eserde pek az ziyaret edilmiş bir ülke ile ilgili pek zayıf bilgiler verilmiştir. 1630'larda Rus Çarlığı, Adam Olearius tarafından ziyaret edildi. Olearius kendi gözlemlerini anlattığı eseri (canlı bir anlatımı olan ve pek çok bilgi veren) kısa zaman içerisinde Avrupa'nın  bütün önemli dillerine çevrilerek her tarafa yayıldı.

İngiliz ve Hollandalı tüccarlar sayesinde Rusya ile ilgili çok daha fazla bilgi öğrenildi. Bunlardan biri olan Richard Chancellor, 1553'te Beyaz Deniz'e açıldı ve daha sonra kara yolunu kullanarak Moskova'ya gitti. İngiltere'ye döndükten sonra 1555 yılında  Sebastian Cabot, Hugh Willoughby ve diğer birkaç Londralı tüccar ile Muscovy Ticaret Şirket'ini kurdu. Korkunç Ivan, bu tüccarları I. Elizabeth ile mektuplaşmak için kullandı.

1530'lu ve 1540'lı yıllarda yaşanan iç karışıklıklara rağmen Rusya askeri seferlerini sürdürmeye ve genişlemeye devam etti. 1533-84 yılları arasında toprakları 2,8 milyon km2'den 5,4 milyon km2'ye ulaştı. Ivan, 1552'de Orta Volga bölgesinde bulunan Kazan Hanlığını mağlup ederek topraklarını ilhak etti. Daha sonra ise Volga Nehrinin Hazar denizi ile buluştuğu noktada yer alan Astrahan Hanlığı'nı mağlup ederek topraklarını ilhak etti. Bu zaferler ile Ivan Rusya'yı, bugün hala görülebilecek bir şekilde olan, çok uluslu ve çok kültürlü bir devlet haline getirdi. Yine bu fetihler ile Çar, şimdi tüm Volga Nehri'ni kontrol edebiliyordu. Ayrıca Orta Asya bölgesinde fetihler gerçekleştirebilmek için çok önemli bir noktayı da ele geçirmiş oluyorlardı.

Kuzeybatı'ya, Baltık Denizi'ne doğru, genişlemek ise çok daha zor oldu. 1558'de Ivan Livonia'yı istila etti. Bu nedenle Ivan kendisini Lehistan-Litvanya Birliği, Danimarka ve İsveç ile 25 yıl boyunca devam edecek olan bir savaş içerisinde buldu. Kazandıkları bazı başarılara rağmen Ivan'ın ordusu bölgeden geri püskürtüldü ve bu nedenle Rusların Baltık Denizi kıyısında önemli bir liman ele geçirme girişimlerinde başarısız oldu. 

Rusya Livonya devletini ele geçirmek için uğraşırken Kırım Hanı I. Devlet Giray Moskova'ya yönelik acımasız bir saldırı başlattı. Beraberinde bulunan 120.000 süvari ile Molodi Savaşı'nda durduruluncaya kadar Moskova topraklarını yağmalamıştır. Ayrıca on yıllar boyunca ülkenin güney sınırları her yıl Nogay Orda Devleti ve Kırım Hanlığı tarafından yağmalanmıştır. Bölgede yaşayan insanlar köle olarak kullanılmak için esir alınmıştır. On binlerce asker, Büyük Abatis Kuşağı boyunca sınır bölgelerini korumaları için konuşlandırılmıştı. Bu askerler sosyal ve ekonomik gelişim yavaşlayan Rusya için oldukça büyük bir yüktü. Bu savaşlar tam anlamıyla Rusya'yı kurutmuştu.

Opriçnina

1550'lerin sonlarında İvan, danışmanlarına, hükümete ve boyarlara karşı büyük düşmanlık geliştirdi. Tarihçiler bu düşmanlığa politika farklılıklarının, kişisel düşmanlıkların veya Ivan'ın zihinsel dengesizliklerinden hangisinin neden olduğunu bilememektedirler. 1565'te Rusya'yı iki kısma ayırdı: Kişisel bölgeler (Opriçnina: doğrudan Çar'ın kendisine bağlı topraklar ve gizli polis teşkilatı) ve kamusal bölgeler (veya zemshchina). Ivan kişisel bölgeleri (Opriçnina) için Rusya'nın en önemli ve en stratejik noktalarını seçti. Bu bölgelerde, Ivan'a bağlı ajanlar boyarlara, tüccarlara ve hatta sıradan insanlara daha saldırılar düzenlediler. Yaptıkları işlemler ile insanların topraklarına ve mülklerine el koydular. Böylece Rusya'da Novgorod Katliamı (1570) ile sonuçlanacak ve on yıllar boyunca (20 yıl kadar) devam edecek olan terör dönemi başladı. 

Uygulanan Opriçnina politikaları sonucunda Ivan, önde gelen boyar ailelerinin sahip oldukları ekonomik ve siyasi gücü kırdı. Böylece Rusya'yı inşa eden ve yönetim alanında başarılı olan kişileri yok etti. Ticaret zayıfladı ve köylüler yüksek vergiler ile şiddet tehdidiyle karşı karşıya kaldılar. Böyle olunca da köylüler Rusya'yı terk etmeye başladılar. Köylülerin ülkeyi terk etmelerini engellemek ve tarım arazilerine bağlamak için Rusya yasal serflik uygulamasına bir adım daha yaklaştı. 1572 yılında İvan nihayet Opriçnina uygulamalarını terk etti.

Popüler bir teoriye göre, Opriçnina uygulamaları Ivan tarafından, devam eden savaşlar için kaynakların etkili bir şekilde kullanılması ve ülke içerisindeki muhalefetin durdurulması için başlatıldı. Nedenleri her ne olursa olsun, Ivan'ın uyguladığı iç ve dış politikalar Rusya üzerinde yıkıcı birer etki oluşturdu. Ortaya çıkan bu olumsuz etkiler sonucunda Rusya'da büyük bir toplumsal mücadele ve iç savaşın yaşandığı Sıkıntılı Zamanlar dönemi (Smutnoye vremya, 1598-1613) başladı.

Çarlık dönemi zorlukları

IV. Ivan'ın ardından Rusya tahtına zihinsel açıdan yetersiz olan oğlu Feodor getirildi. Yönetimdeki gerçek güç, Feodor'un kayınbiraderi olan boyar Boris Godunov idi. Ülkede kutlanan Yuri Günü'nü kaldırmıştır (Hasattan sonraki iki haftalık bu dönemde köylüler bir toprak sahibinin himayesinden ayrılarak başka bir toprak sahibinin himayesi altına girmekte özgürlerdi). Feodor'un hükümdarlığı sırasında yaşanan en önemli olay hiç şüphesiz 1589'da Moskova Patrikhanesi'nin kurulması idi. Patrikhanenin kurulması ile, ayrı ve tamamen bağımsız bir Rus Ortodoks Kilisesi'nin gelişimi de doruk noktasına ulaşmış oluyordu.

1598'de Feodor, ardında bir yasal bir varis bırakmadan öldü. Bu nedenle 862'den beri Rusya'yı yöneten Rurik Hanedanı da tarih sahnesinden çekilmiş oldu. Bunun üzerine Boris Godunov, Zemsky Sobor'u toplamıştır. Zemsky Sobor, boyarların, kilise temsilcilerinin ve halktan temsilcilerin katılımı ile oluşturulan ulusal bir meclis idi. Boris Godunov, Zemsky Sobor'da kendisini yeni Çar ilan etti, fakat bu kararı bazı boyar aileleri tarafından tanınmadı. Tarım alanlarından iyi verim alınamaması sonucunda, Rusya'da 1601-1603 kıtlığı yaşandı. Bu olayı ardından aynı dönem içerisinde ülkedeki artan hoşnutsuzluklar nedeni ile  IV. Ivan'ın 1591'de öldürülen oğlu Dmitriy İvanoviç olduğunu iddia eden biri tarafından I. Dmitriy isyanı başlatılmıştır. Sahte Dmitriy olarak bilinen bu kişi Polonya'dan aldığı destek ile Moskova'ya doğru ilerlemeye başladı. İlerleyişi sırasında kendisine destek veren birçok boyar ve önemli isim kendisine katıldı. Tarihçilere göre eğer Godunov'un 1605'te kalp krizinden ölmeseydi bu krizi aşabilirdi. Lakin Godunov'un ölümünün ardından sahte Dmitry Moskova'ya girdi ve aynı yıl Godunov'un oğlu Çar II. Feodor'un öldürülmesinin ardından yeni Çar olarak taç giydi. 

Daha sonra Rusya'da, Sıkıntılı Zamanlar (Смутное Время) olarak bilinen sürekli bir karışıklık dönemi başladı. Çar'ın zulüm gören boyarlar, memnuniyetsiz şehirliler ve serflikten kurtulmak isteyen köylüler ile ilgili çalışmalarına rağmen Çar'ın gücünü kısıtlamaya yönelik yapılan çalışmalar yalnızca yarı gönüldendi. Hoşgörülü olmayan ve otokrasiye karşı bir alternatifleri bulunmayan Ruslar, bu nedenle tahta yönelik çeşitli hak iddialarının arkasında durdular. O dönemki siyasal faaliyetlerin ortak amacı devam eden otokratik düzen üzerinde nüfuz sahibi olmak ya da kendi adayını tahta geçirebilmekti. Boyarlar kendi aralarında savaşmaya başladılar, alt sınıflar körü körüne ayaklandılar ve yabancı ordular Moskova'daki Kremlin'i işgal ettiler. Bu nedenle insanlara Çarlık düzeninin Rusya'da asayişi yeniden sağlayabilecek tek araç olduğu ve herkesin kabul etmesi gerektiği çağrıları yapıldı.

Sıkıntılı Zamanlar olarak adlandırılan dönemde Rusya'da bir İç Savaş, rakip boyarlar arasında giderek artan entrikalar, İsveç ve Lehistan'ın ülkeye müdaheleleri ve Ivan Bolotnikov tarafından idare edilen bir sosyal hoşnutsuzluk dalgası yaşandı. Sahte I. Dmitriy ve Lehistanlı garnizonu devrildi ve bir boyar olan, Vasily Shuysky, 1606'da yeni Çar olarak ilan edildi. Tahtını korumak için Shuysky, İsveç'le olan İngria Savaşı'nı bitirmiş ve İsveçliler ile müttefik olmuştur. Aynı dönemde Polonyalı müttefikleriyle birlikte II. Dmitry (sahte), Moskova'nın surlarının yakınlarında altında göründü ve Tushino köyünde bir sahte saray kurdu.

1609'da Lehler, Rusya meselelerine doğrudan resmi olarak müdahale ederek Shuisky'yi ele geçirdiler ve Kremlin'i işgal ettiler. Bir grup Rus boyar 1610 yılında Lehler ile bir barış antlaşması imzaladılar. Bu antlaşma ile Lehistan Kralı III. Zygmunt Waza'nın oğlu IV. Ladislaus'u yeni çar olarak tanıdılar. 1611'de İsveç tarafından işgal edilen topraklarda III. Dmitry (sahte) ortaya çıktı, ancak kısa sürede yakalandı ve idam edildi. Ülkede Lehlerin varlığı, Ruslar arasında vatansever bir canlanmaya neden oldu. Stroganov'lu tüccarlar tarafından finanse edilen ve Ortodoks Kilisesi tarafından kutsanmış gönüllülerden oluşan bir ordu Nizhny Novgorod'da kuruldu. Prens Dmitriy Pozharsky ve Kuzma Minin liderliğindeki bu ordu Kremlin'in dışına sürüldü. 1613 yılında Zemsky Sobor (Rus Meclisi) tarafından Mikhail Romanov yeni Çar olarak ilan seçildi. Böylece Romanovlar'ın 300 boyunca devam edecek olan hakimiyetleri başladı.

Romanovlar

Yeni hanedanın derhal üstesinden gelmesi gereken ilk konu ülkede düzeni sağlamaktı. Neyse ki, Rusya'nın en büyük düşmanları olan Polonya ve İsveç birbirleri ile savaşmaya başladılar. Bu da, Rusya'ya 1617'de İsveç'le barış yapma imkânı tanıdı (Stolbovo Antlaşması). 1605-1618 Lehistan-Rusya Savaşı Deulino Antlaşması ile sonuçlandı. Bu antlaşma ile Rusya Lehler'in daha önce ele geçirdikleri bazı toprakların Lehlere ait olduğunu kabul etmiştir (Daha önce Litvanya Büyük Dükalığı 1509'da tarafından ele geçirilen Smolensk'de dahil olmak üzere).

Romanov Hanedanına mensup ilk Çarlar oldukça zayıf yöneticilerdi. Mikhail döneminde devlet işleri, 1619'da Moskova Patriği olan, Çar'ın babası Filaret'in elindeydi. Daha sonra, Mikhail'in oğlu Aleksey (1645-1676), hükümetini yönetmesi için güçlü bir kişi olan boyar, Boris Morozov'u görevlendirdi. Morozov, kendisine yerilen yetkileri istismar ederek görevini kötüye kullandı. En sonunda Çar Aleksey, 1648 de gerçekleşen Moskova İsyanı (Tuz İsyanı) sonrasında Morozov'u görevden aldı.

1632'de Lehler, Smolensk'i yeniden ele geçirmek başarısız bir girişimde bulundular. Başarısız bu girişimden sonra Rusya ile 1634 de yeni bir barış antlaşması imzalandı. Lehistan Kralı IV. Władysław Waza bu antlaşma ile daha önce babası ve III. Zygmunt Waza döneminde Ruslar ile imzalanan ve kendisine verilen Çar ünvanı ile Rusya üzerindeki diğer bütün ayrıcalıklarından vazgeçti.

1649 yasaları

Rusya'yı etkisi altına alan ''otokrasi'' Sıkıntılı Zamanlar olarak bilinen dönemden de sağ çıkmayı başardı. Bundaki en büyük etken hiç şüphesiz yönetime gelen zayıf ve yozlaşmış Çarlara rağmen hükumetin güçlü bir merkezi bürokrasiye sahip olmasıydı. Rusya'da hükumet, yönetime gelen Çarların meşruluğuna veya boyarların taht üzerindeki hakimiyet yarışlarına bakmadan hizmet etmeye devam etti. 17. yüzyılda bürokrasi çarpıcı bir biçimde genişledi. 1613 yılında Devlet dairelerinin sayısı (prikazy) yirmi iki iken 1650'ler de ise bu sayı seksenlere çıkmıştı. Her ne kadar devlet daireleri ve devlet kurumları bazı alanlarda çakışan yetkilere ve görev alanlarına sahip olsalar da merkezi hükumet, eyaletlerde valilerin de yardımı ile sosyal grupları, ticareti, üretimi ve hatta Ortadoks Kilisesini dahil denetleyebiliyordu.

1649'da Rusya'da Sobornoye Ulozheniye adı verilen büyük ve kapsamlı bir dizi yasa tasarısı (kanunlar) hazırlandı. Bu yasa tasarıları ile hükumetin Rusya'da halk üzerindeki kontrol ve denetim yetkileri inanılmaz bir biçimde genişledi. O dönemde boyarlar yeni bir soylu sınıfı olarak ortaya çıkan ''dvoryanstvo'lar'' ile işbirliği yapmaya mecbur bırakıldılar. Dvoryanstvo mensupları genelde hükumet tarafından görevlendirilen yüksek dereceli memurlardan oluşuyordu. Rusya'da hükumet hem yeni hem de eski soylu sınıflarından (boyarlar ve dvoryanstvo'lar), Batı'da devam eden savaşlar ve güneyde göçebelerin baskınlarından korunmak için asker istedi. Verdikleri desteklere karşılık soylular devletten yeni araziler ve köylüler aldılar. Bir önceki yüzyılda (Boris Godunov döneminde) köylülerin bir toprak sahibinin himayesinden çıkıp başka bir toprak sahibinin himayesi altına girebilme hakları kısıtlanmıştı. 1649'da hazırlanan bir yasa ile bu hakları tamamen ellerinden alındı ve tamamen bulundukları toprağa bağlandılar.

Bu yasa ile devlet köleliği tamamen onayladı ve kaçak köylüler de devlet kaçakları oldular. Toprak sahipleri köylüler üzerinde tam bir hakimiyet kurdular. Bununla birlikte, devlet arazilerinde yaşayan köylüler, serf olarak kabul edilmediler. Bunun yerine vergiler ve diğer yükümlülüklerden sorumlu komünler haline getirildiler. Bununla birlikte, serfler gibi, devlete bağlı köylülerde üzerinde yaşadıkları arazilere bağlanmışlardı. Aynı zamanda orta sınıfa mensup olan ve kasabalar ile şehirlerde yaşayan esnaf ve zanatkarlarında ikamet ettikleri yerlerden ayrılmaları yasaklanmıştı. Ayrıca bazı yeni vergi yükümlülükleri de getirilmişti. 1649'da çıkarılan yasalar ile Rus toplumunun ülke içerisindeki hareketleri büyük oranda kısıtlandı ve halk devletin bütün isteklerine boyun eğmek zorunda kaldı.

Uygulanan bu kanunlar ile artan vergi oranları ve diğer yükümlülükler nedeni ile Sıkıntılı Zamanlar olarak bilinen dönemden beri halk arasındaki hoşnutsuzluk giderek artmaya başladı. 1650'li ve 1660'lı yıllarda, bağlı bulundukları arazilerden kaçan köylülerin sayılarında büyük bir artış meydana geldi. Don Kazaklarının hakimiyeti altında bulunan Don Bölgesi kaçaklar için gözde bir sığınma merkezi haline geldi. 1670 ve 1671 yıllarında Volga bölgesinde büyük bir ayaklanma meydana geldi. Don Nehri bölgesinde yaşayan bir Kazak olan Stenka Razin, bölgede yaşayan zengin kazakları ve yeni bir yurt arayan kaçak köylüleri etrafında toplayarak büyük bir ayaklanma başlattı. Beklenmedik bir anda ortaya çıkan bu ayaklanma Volga Nehri vadisi boyunca yayıldı ve hatta Moskova'yı tehdit eder bir hale geldi. En sonunda Çarlık ordusuna bağlı birlikler Volga Nehri üzerindeki büyük şehirleri işgal ederek isyancıları mağlup ettiler. Bu sırada yaşanan olaylar Rusya'da yaşayan sonraki nesillerin bile hayal güçlerinde yer etti. İsyancıların lideri olan  Razin yakalandı, kamuya açık bir alanda işkence gördü ve idam edildi.

Ukrayna Topraklarının Kazanılması

17. yy da Rus Çarlığı yeni topraklar ele geçirerek egemenlik bölgesini genişletmeye devam etti. Ruslar, güneybatıda, Litvanya-Lehistan egemenliği altında bulunan Doğu Ukrayna toprakları üzerinde hak iddiasında bulundular. Bu bölgede yaşayan insanlar ise Çarlık Rusya'sından, Lehlerin hakimiyetinden kurtulmak için yardım istiyorlardı. Askeri oluşum bakımından örgütlü savaşçılar olan Zaporojya Kazakları, Lehistan ile Kırım Tatarlarının sınır boylarındaki topraklarda yaşıyorlardı. Her ne kadar bazıları Lehistan Ordusunda keşif eri olarak görev yapsa da Zaporojya Kazakları'nın büyük bir kısmı bağımsızlık isteği ile Lehlere karşı çok sayıda ayaklanma gerçekleştirdiler. 1648'de Ukrayna'da yaşayan yerel halk dini ve sosyal baskılardan dolayı Kazaklar tarafından başlatılan Hmelnitski Ayaklanması'na katıldılar. Başlangıçta Kazaklar, kendilerine Lehlerin hakimiyetinden kurtulmaları konusunda yardımcı olan Tatarlar ile müttefik idiler. Fakat Tatarlar, Lehler'in teklifleri üzerine taraf değiştirince Zaporojya Kazakları mevcut konumlarını koruyabilmek için güçlü bir müttefik arayışına girdiler.

1648'de Zaporojya Kazaklarının Hetman'ı (lideri) Bogdan Hmelnitsk Rus Çarlığına müttefik olmalarını teklif etti. Rus Çarı I. Aleksey, 1654'te Pereyaslav Antlaşmasını onaylayarak Lehistan ile uzun bir süre devam edecek bir savaşa neden oldu. 1667'de Kazakların temsil edilmediği The Andrusovo Mütarekesi ile Ruslar ve Lehler aralarındaki savaşı bitirdiler. Bu antlaşma sonucunda, Ukrayna toprakları Dinyeper Nehri boyunca ikiye bölündü. Batı kesimi tekrar Lehistan hakimiyeti altına girerken, doğu kesimi ise Çarlığın denetimine tabi olacak yeni kurulan devlete bırakıldı (Kazak Hanlığı). Bununla birlikte, yeni kurulan devletin kendi varlığını sürdürebilmesi çok uzun sürmedi. 18. yy da Kazak Hanlığı tamamen Rusların hakimiyeti altına girdi (Poltava Savaşı'ndan sonra). 

Raskol (Bölünme)

Rusya'nın güneybatıdaki genişlemesi, özellikle Doğu Ukrayna'nın hakimiyet altına alınması istenmeyen sonuçların ortaya çıkmasına neden oldu. Ukrayna'da yaşayan halkın büyük çoğunluğu Ortodoks idi. Lakin daha önce hakimiyetleri altında bulundukları Katolik Lehler aracılığı ile Batı kökenli entellektüel değerler ile tanışmışlardı. Kiev bulunan Ukrayna Akademisi aracılığıyla Rusya, Polonya ve Orta Avrupa ile Ortodoks dünyası arasında yeni bağlar kurdu. Ukrayna'daki Akademi sayesinde kurulan bu bağ pek çok alanda yaratıcı yenilikler ortaya çıkarsa da Rus kültürünün ve dini uygulamalarının zayıflamasına neden oldu. Rus Ortodoks Kilisesi, Konstantinopolis'ten tecrit edilmesinin bir sonucu olarak, kutsal kitapların yorumlanmasında ve dini uygulamalar arasında farklılaşmaların ortaya çıktığını keşfetti.

Rus Ortodoks Patriği Nikon, Rus dini metinleri ile o dönemki dini metinler arasındaki farklılıkları gidermeye ve birbirleri ile uyumlu bir hale getirmeye karar verdi. Ancak Nikon, yapılacak bu düzenlemeleri yabancı devletlerin müdahalesi olarak gören birçok Rus'un muhalefeti ile karşılaştı. Ortodoks Kilisesi'nde Nikon'un reformları uygulanmaya başlandığında 1667'de kilise içerisinde bir ayrışma (Schismatics'ler ortaya çıktı) meydana geldi. Yapılan bu reformları kabul etmeyenler kendilerini ''Eski inanış'ın Müritleri'' veya ''Eski İnananlar'' olarak adlandırıyorlardı. Bu insanlar resmi olarak kafir ilan edildiler ve kilise ile devletin baskısı ile karşılaştılar. Dini reformlara karşı gösterilen muhalefetin en öne çıkan figürü olan Avvakum kazığa bağlanarak yakıldı. Yaşanan bu olaylar sonrası kilise içerisindeki bölünme daha belirgin ve kalıcı bir hale geldi. Birçok tüccar ve köylü Eski İnananlara katıldılar.

Çar'ın sarayında da Ukrayna ve Batı etkisi hissedilmeye başlanmıştı. Kiev, Metropolitan Mohyla tarafından 1631'de kurulan ünlü bilimsel akademi aracılığı ile Rusya'da yeni fikirlerin yayılmasında oldukça büyük bir role sahipti. Uluslararası ticaretin artmasıyla birlikte daha fazla yabancı Rusya'ya gelmeye başladı. bunun sonucunda Batı ile Rusya arasında yeni iletişim kanalları kuruldu. Çar'ın sarayında Batı'nın sahip olduğu ileri teknoloji daha fazla ilgi görmeye başladı. (Özellikle askeri alanda) 17. yüzyılın sonuna gelindiğinde, Ukrayna, Polonya ve Batı Avrupa etkisi, Rusya'da kültürel değerleri -özellikle de soylular arasında- zayıflatmış ve daha da radikal dönüşümler için gerekli ortamı hazırlamıştır.

Sibirya'nın Fethi

Rusya hakimiyet alanını doğuya doğru genişletirken az direnişle karşılaştı. 1581'de kürk ticareti ile ilgilenen tüccar Stroganov ailesi, bir Kazak olan Yermak Timofeyevich ile anlaşarak onu Batı Sibirya'ya bir keşif gezisi düzenlemesi için gönderdiler. Yermak, Sibir Hanlığı'nı mağlup ederek (Çuvaş Burunu Savaşı) Rusya için Ob ve Irtysh Nehirlerinin batısındaki topraklar üzerinde hak iddia etti.

Mangazeya gibi ticaret kolonilerinden gelen tüccarlar ve kâşifler, Ob Nehri'nden Yenisei Nehri'ne doğru doğuya itildiler, daha sonra ise Lena Nehri'ne ve Pasifik Okyanusu kıyısına itildiler. 1648'de Kazak Semyon Dezhnyov Bering Boğazını bir gemi ile geçerek Amerika ve Asya arasında yeni bir geçiş açtı. 17. yüzyılın ortalarına gelindiğinde Ruslar, Amur Nehri'ne ve Çin İmparatorluğunun eteklerine ulaşmışlardı.

Rusya, Çing hanedanı ile yaşanan bir çatışma döneminden sonra 1689'da Çin ile barış yaptı. Nerçinsk Antlaşması ile Rusya, Amur Vadisi üzerindeki hak iddialarından vazgeçti. Ancak Tranbalkal bölgesi ve ticaret kervanlarının hiçbir engelle karşılaşmadan Pekin'e gidebilmesi gibi önemli kazançlar elde etti. Çin ile barış, yüzyılın ortalarında gerçekleşen Pasifik atılımı ile daha da güçlendi.

Büyük Petro'nun hükümdarlığı ve Rus İmparatorluğu'nun kuruluşu

1696 yılında tahta tamamen hakim olan Büyük Petro (I. Petro 1672-1725), Avrupa ile çok az temas kuran ve çoğunlukla bölgesel bir güç olarak görülen Rusya Çarlığı'nı, Avrupa kültürü ve politikaları ile buluşturmaya karar verir. Petro, ülkede çıkan büyük çaplı isyanları kanlı bir şekilde bastırdıktan sonra Batı Avrupa'yı yakından tanıyabilmek için bir geziye çıktı. Gördüğü şeylerden etkilendi ve Rusya'nın Avrupa'dan çok fazla geri kaldığını fark etti. Rusya bir Avrupa ülkesinden çok bir Moğol Hanlığına benziyordu. Petro ülkedeki soylulara Batı tarzı kıyafetler giymelerini ve sakallarını tıraş etmelerini emretti. Boyarlar ise bu kararları sert bir şekilde protesto ettiler. Asiller arasında düzenlenen anlaşmalı evlilikler yasaklandı ve Ortodoks Kilisesi devlet kontrolü altına alındı. Ülkede askeri akademiler kurularak Avrupai tarzda eğitim almış asker ve subaylar yetiştirilmeye başlandı. Moskova hükümdarlarının kullandıkları geleneksel piyade birlikleri ise terhis edildiler.

Yaptığı bu değişiklikler nedeni ile Petro pek fazla arkadaş kazanamadı ve yaptığı devrimler aslında ülke içerisinde büyük siyasi bölünmelere neden oldu. Şöhretli zulümleri (bir isyan planladığı iddiası ile kendi oğluna işkence ettirmiş ve öldürtmüş) ve Saint Petersburg'un inşaatı sırasında yaşanan kötü insani koşullar nedeni ile birçok dindar Rus Deccal'e inanmaya başladılar. İsveç'e karşı girişilen Büyük Kuzey Savaşı Petro'ın yıllarca bu konu ile ilgilenmesine neden oldu. Sonunda İsveçliler yenildiler ve 1721'de barışı kabul ettiler. Rusya, Baltık sahilini ve Finlandiya'nın bazı kısımlarını İsveç'ten aldı. Özellikle yeni Rus başkentinin kurulacağı Saint Petersburg arazisini. Büyük Kuzey Savaşı sonundaki Rus zaferi, Avrupa siyasetinde önemli bir dönüm noktası oldu. Sadece İsveç ve Polonya'nın sahip oldukları güçleri kaybetmelerine neden olmamış aynı zamanda Rusya'nın Avrupa'da kalıcı ve önemli bir devlet olduğunu göstermiştir. Sibirya'ya doğru genişleme devam etti ve İran ile yapılan savaşlar sonucunda Kafkaslar'da bazı bölgeler ele geçirildi. Fakat bu kazanımların bir çoğu 1725'de Petro'nun ölümü ile kaybedildi.

Rusya Çarlık devlet bayrakları

Çarlık döneminde kullanılan standart tek bir bayrak yoktu. Bunun yerine kullanılan, birden çok bayrak vardı:

Çar tarafından kullanılan şahsi Sancaklar: Moskova Çarlığı Sancağı  (1693-1700): beyaz-mavi-kırmızı üç renkli zemin üzerine altın renkli çift başlı kartal. 1700'de İmparatorluk Sancağı ile değiştirildi.

Rus Çarlığı İmparatorluk Sancağı: Beyaz-Mavi-Kırmızı zemin üzerinde bulunan altın renkli kare deseni üzerinde Aziz Vladimir'im Kırmızı Armasını taşıyan siyah çift başlı kartal (Eski Rus Çarlığı bayrağı üzerine işlenmiş).

Sivil Bayrak: Erken dönem ki Romanov hanedanına mensup Çarların kullandıkları çift başlı kartal sancakları en erken 1472 yılına tarihlenmektedir. Sivil Bayrak olarak ise 1858 yılında İmparatorluk bayrağı ile değiştirilinceye kadar Rusya'nın Sivil Bayrağı olarak kullanılmaya devam edilmiştir.

Rusya Devlet Sancağı: Beyaz-mavi-kırmızı üç renkten oluşan ve 20 Ocak 1705'te I. Petro tarafından kabul edilen bayrak.

Rus İmparatorluk Donanmasının Sancağı: Beyaz zemin üzerine çapraz şekilde uzanan iki mavi çizgi. 1712 de kabul edildi. Bu sancak kabul edilmeden önce donanma bayrağı beyaz-mavi-kırmızı şeklinde üç renkli idi.

’Rus İmparatorluk Donanması Sancağı: Kırmızı Zemin üzerinde çapraz şekilde uzanan iki mavi çizgi 1700 yılında kabul edildi.