Rus İç Savaşı
Rus iç savaşı hakkında bilgi
Rus İç Savaşı (Kasım 1917 - Ekim 1922), 1917 Rus Devrimi'nden hemen sonra eski Rus İmparatorluğu toprakları üzerinde gerçekleşen ve bir çok kesimin katıldığı bir savaştı. Bu savaşta yer alan birçok kesim Rusya'nın siyasi geleceği üzerinde büyük etkiler bıraktılar. Savaş sırasında birbirleri ile savaşan iki büyük grup vardı. Bunlardan ilki Bolşevikler ve sosyalizm için savaşan Kızıl Ordu ile monarşi, kapitalizm ve sosyalizmin alternatif formları için savaşan Beyaz Ordu idi. Her iki tarafta kendi içlerinde demokratik ve anti-demokratik özellikler barındırıyordu. Buna ek olarak, Bolşeviklere rakip olan militarist sosyalistler ile hiçbir ideolojiye sahip olmayan Yeşil Ordular (Green Armies) hem Bolşeviklere hem de Beyazlara karşı savaşmışlardır. Kızıl Orduya karşı 8 ülke - özellikle Müttefik Kuvvetler ve Alman yanlısı ordular - Rusya'ya müdahale ettiler. Kızıl Ordu, Güney Rusya'da bulunan Beyaz Ordu Kuvvetlerini Ukrayna'da, Amiral Aleksandr Kolçak'ın komutası altındaki orduyu ise 1919'da Sibirya'da bozguna uğrattılar. Pyotr Nikolayevich Wrangel'in komutasındaki Beyaz Ordu kuvvetleri, Kırım'da büyük yenilgiler aldılar ve 1920 yılının sonlarında bölgeden tahliye edildiler. Küçük çaplı savaşlar ülkenin doğusunda- Uzak Doğu bölgesinde - 1923 yılına kadar iki yıl daha devam ettiler. Orta Asya'da başlayan silahlı ulusal direniş 1934 yılına kadar tamamen bastırılamadı. Savaş sırasında yaklaşık 7.000.000 ila 12.000.000 Rus hayatlarını kaybettiler. Bu kayıpların büyük çoğunluğu sivillerdi. Rus İç Savaşı, bazı çevreler tarafından, Avrupa'nın o güne kadar görmüş olduğu en büyük ulusal felaket olarak tanımlanmıştır.
Rus İmparatorluğunun dağılmasından sonra bağımsızlık yanlısı birçok hareket ortaya çıktı ve iç savaş sırasında bağımsızlıkları için silahlı mücadeleler içerisinde bulundular. Eski Rusya İmparatorluğu'nun hakimiyeti altında bulunan (Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya ve Polonya) bazı bölgeler, kendi iç savaşları ve bağımsızlık savaşlarıyla kendi egemen devletlerini kurdular. Eski Rus İmparatorluğunun geri kalan kısmı ise kısa bir süre sonra Sovyetler Birliği halini aldı.
Rus iç savaşı nasıl başladı
Şubat Devrimi
Rus Çarı II. Nikolay'ın tahtı terk etmesinden sonra, 1917 Şubat Devrimi sırasında Rusya'da Geçici Hükümet kuruldu.
Kızıl Ordu'nun kuruluşu
Ekim Devriminin ardından eski Rus İmparatorluk Ordusu terhis edildi. Ardından Gönüllülerden oluşan Kızıl Ordu (Bolşeviklerin ana silahlı gücü) kuruldu. Silahlı kuvvetlerin oluşturulmasının ardından, yeni rejimin güvenliğinin sağlanabilmesi için devlet güvenlik örgütü (istihbarat) olan ÇEKA kuruldu. Ocak ayında, Savaş Komiseri Lev Troçki, savaş alanlarında alınan yenilgilerden dolayı daha profesyonel bir savaş gücü oluşturabilmek için çalışmalara başlar. Bu amaçla Kızıl Muhafızları, İşçilerin ve Köylülerin Kızıl Ordusu olarak yeniden örgütler. Ordu içerisinde morellerin arttırılması ve askerlerin sadakatinin denetlenebilmesi için her bir ordu biriminin başına birer ''Siyasi Komiser'' atanır.
Haziran 1918'de, yalnızca işçilerden oluşan devrimci bir ordunun çok küçük bir boyutta olacağına karar verildiğinde, Troçki kırsalda yaşayan köylülerinde Kızıl Ordu'ya alınması ve zorunlu askerlik görevlerini yerine getirmeleri hakkında bir emir yayımlar. Kızıl Ordu da tıpkı Beyaz Ordu subaylarının yaptığı gibi kırsal alanlarda askere gitmemek için direnen kişileri hapis ile cezalandırmaya ve silahlı bir direniş yaşanırsa kişileri vurarak idam etmeye başlar. Çarlık yanlısı subaylar askeri uzmanlar (voenspetsy) olarak görevlendirilmeye başlanır. Bazen bu kişilerin sadakatlerinin sağlanması için aileleri rehin olarak alıkonulur. İç Savaşın başladığı sırada Kızıl Ordu içerisindeki subayların yaklaşık dörtte üçü Çarlık yanlısı subaylardan oluşmaktaydı. Kızıl Ordu'daki tümenlerin ve kolordu komutanlarının ise %83'ü Çarlık yanlısı askerlerdi.
Anti-Bolşevik hareket
Kızıl Muhafızların göstermiş oldukları silahlı direniş Bolşevik Ayaklanmasından sonraki birkaç gün içerisinde görülmeye başlandı. Brest-Litovsk Antlaşması ise siyasi olarak Bolşevik karşıtı gruplar için hem Rusya içinde hem de dışında siyasi bir yıkım oldu. Bu nedenle yeni rejime karşı eyleme geçmeye karar verdiler.
Bolşevik karşıtlarının oluşturdukları konfederasyon Komünist hükumet karşıtı gruplardan, toprak sahiplerinden, Cumhuriyetçilerden, muhafazakarlardan, orta sınıf vatandaşlardan, gericilerden, monarşi yanlılarından, liberallerden, ordu generallerinden, Bolşevik olmayan sosyalistlerden ve demokrasi yanlısı olup kendi isteği ile Bolşevik karşıtlığında birleşen kişilerden oluşuyordu. Sahip oldukları askeri güç zorunlu askere alma işlemlerinden, gösterdikleri terör faaliyetlerinden (Beyaz Terör) ve yabancıların kendilerine vermiş oldukları destekten oluşmaktaydı. Beyaz Hareket (bazen Beyaz Ordu olarak da adlandırılmışlardır) içersin de General Yudeniç, Amiral Kolçak ve General Denikin en çok bilinen figürler olmuşlardır. Savaşın büyük çoğunluğunda eski Rus İmparatorluğunun önemli bir kısmını kontrolleri altında tutmuşlardır.
Savaş sırasında Ukrayna'da milliyetçi bir hareket ortaya çıkmıştır. Daha önemlisi savaş sırasında Ukrayna'da Nestor Mahno önderliğinde bir tür politik ve askeri anarşist örgüt olan Ukrayna Devrimci İsyan Ordusu ya da Kara Anarşist Ordusu ortaya çıkmıştır. Çok sayıda Yahudi ve Ukraynalı köylüyü saflarına katmayı başaran Kara Ordu, 1919'da General Denikin'in Beyaz Ordusu'nun, Moskova saldırısının durdurulmasında kilit bir rol oynamıştır. Daha sonra Beyaz Orduya bağlı kuvvetler Kırım bölgesinden tahliye edilmiştir.
Bolşevik etkisinden uzaktaki Volga Bölgesi, Ural Bölgesi, Sibirya ve Uzak Doğu'da ki şehirlerde Beyazlar birçok bolşevik karşıtı örgütler kurmuşlardır. Bazı askeri birlikler savaş sırasında şehirlerde faaliyet gösteren gizli polis örgütleri kurmuşlardır.
Çekoslovak Lejyonu, Rus ordusunun önemli bir parçasıydı ve Ekim 1917'de sayıları 30.000 civarında idi. Yeni Bolşevik hükümeti ile Doğu Cephesinden Vladivostok limanı üzerinden Fransa'ya gönderilmeleri konusunda anlaşmışlardı. Doğu Cephesinden Vladivostok'a ulaşım oluşan kargaşa sırasında ciddi biçimde yavaşlamıştı ve Lejyona bağlı birlikler Trans-Sibirya Demiryolunun her yerine dağılmışlardı. İttifak Devletleri'nin baskısı nedeniyle Troçki Lejyona bağlı birliklerin silahsızlandırılması ve görüldükleri yerde tutuklanmaları için bir emir yayımladı. Bu karar Bolşevikler arasında gerginlik oluşturdu.
Batılı Müttefikler (İtilaf Devletleri) ise Bolşeviklerin muhaliflerini silahlandırdılar ve desteklediler. Üç konuda büyük bir endişe duyuyorlardı. (1) Olası bir Rus-Alman İttifakı, (2) Bolşeviklerin, daha önce Rus İmparatorluğuna vermiş oldukları büyük miktardaki kredinin geri ödenmesini reddetmeleri, (3) Komünist bir devrim fikrinin bütün Avrupa'ya yayılması (İttifak Devletleri de bundan endişe ediyorlardı). Dolayısıyla, bu ülkelerin birçoğu Beyazlara büyük miktarlarda malzeme ve asker desteği verdiler. Winston Churchill, Bolşevizmin "beşiğinde boğulması" gerektiğini ilan etti. İngilizler ve Fransızlar, I. Dünya Savaşı sırasında Rusya'ya büyük miktarda savaş malzemesi göndermişlerdi. Anlaşmadan sonra, bu malzemelerin bir çoğunun Almanların eline geçeceğini düşünüyorlardı. Bu bahane ile İngiltere ve Fransa Rus limanlarına asker göndererek Rus İç Savaşı'na müdahale etmeye başladılar. Ancak Bolşeviklere sadık birlikler ile şiddetli çatışmalar yaşadılar.
Alman İmparatorluğu, Rus Devriminden sonra imzaladıkları Brest-Litovsk antlaşması ile komünist devrimin kendi toraklarına doğru yayılmaması için birkaç kısa ömürlü uydu devlet yaratmıştı. Bunlar: Birleşik Baltık Dükalığı, Kurlandiya ve Semigalya Dükalığı, Litvanya Krallığı, Polonya Krallığı, Belarus Halk Cumhuriyeti ve Ukrayna Devleti idi. Kasım 1918'de imzalanan Versay Antlaşması ve Almanya'nın I. Dünya Savaşı'ndaki yenilgisinin ardından, bu devletler ortadan kaldırıldı.
Finlandiya, Aralık 1917 de bağımsızlığını ilan ederek Rusya'dan ayrılan ilk devlet oldu. Ocak-Mayıs 1918 tarihleri arasında ise kendi iç savaşını yaşadı. İkinci Polonya Cumhuriyeti, Litvanya, Letonya ve Estonya, Brest-Litovsk Antlaşmasının feshedilmesinden hemen sonra kendi ordularını kurdular. Kasım 1918'de Sovyetler'in batı yönündeki saldırıları başladı.
Rus iç savaşı coğrafyası ve kronolojisi
Savaş büyük oranda Rusya'nın Avrupa bölgesinde üç ana cephede yaşandı: Doğu, güney ve kuzeybatı. Bu cepheler de yaşananlar kabaca aşağıdaki dönemlere ayrılabilir.
İlk dönem Devrim'den Mütarekeye olan süre olarak ayırılabilir. Devrimin gerçekleştiği sırada Kazakistan'da bulunan Orgeneral Kaledin, devrimi kabul etmeyi reddederek Don Bölgesi'nde otoriteyi üstlendi. Ardından Gönüllü Orduyu oluşturmaya başlayarak desteğini almaya çalıştı. Brest-Litovsk Antlaşması'nın imzalanması, Müttefikler'in doğrudan Rusya'ya müdahale etmeleri ve Bolşeviklere karşı askeri güç kullanmaları ile sonuçlandı. Bolşeviklere karşı destek olmak için teklif sunan birçok Alman komutan vardı. Bu komutanlar ileride Bolşevikler ile silahlı bir çatışmanın yaşanabileceğinden korkuyorlardı.
Bolşevikler, ilk defa dönemde, Geçici Hükümetin ve Beyaz Ordu'nun elinden Orta Asya'yı alıp, yaklaşık iki milyon Rus yerleşimcinin bulunduğu Bozkır ve Türkistan'da Komünist Parti için bir temel oluşturdular.
Bu ilk dönemdeki mücadelelerin bir çoğu, basit ve çok çabuk strateji değiştiren gruplar arasında yaşanıyordu. Karşı düşman gruplar arasında Çekoslovak Lejyonu ya da Beyaz Çekler'e bağlı Çekler, 5. Tüfekli Piyade Tümenine bağlı Polonyalılar ve Bolşevik yanlısı Letonyalı Kızıl Piyadeler de vardı.
Savaşın ikinci dönemi ise Ocak 1919'dan Kasım 1919'a kadar sürdü. İlk başta Beyaz Ordular (Generel Denikin'in komutası altındakiler) güneyden ilerlemeye başladılar. Doğudaki Beyaz Ordu kuvvetleri (Amiral Kolçak'ın komutası altındakiler) ve kuzeybatıda Beyaz Ordu kuvvetleri General Yudeniç'in komutası altındakiler) bazı başarılar kazanmışlardı. Kızıl Ordu ve müttefikleri üç cephede birden geri çekilmek zorunda kalmışlardı. Temmuz 1919'da Kızıl Ordu, Kırım'daki birliklerin kitlesel olarak taraf değiştirmesinden sonra Nestor Makno'nun komutası altındaki anarşist Kara Ordu ile Ukrayna'da sadık kalan birlikleri birleştirmek zorunda kaldılar. Lev Troçki kısa zaman içerisinde Kızıl Ordu'da reformlara başladı ve anarşistlerle kurulacak olan iki askeri ittifakın ilkini kurdu. Haziran ayında Kızıl Ordu önce Kolçak ilerleyişini durdurmaya çalıştı. Kara Ordu'nun da yardımı ile Beyazların ikmal hatlarına yönelik gerçekleştirilen bir dizi saldırıdan sonra Kızıl Ordu Denikin ve Yudeniç'in ordularını Ekim ve Kasım aylarında yenmeyi başardılar.
Savaşın üçüncü dönemi ise, Kırım'da bulunan Beyaz Orduya bağlı son kuvvetlerinde kuşatma altına alınmasıydı. General Wrangel, Denikin'in ordularından arta kalanları toplamış ve Kırım'ın büyük bölümünü ele geçirmişti. Güney Ukrayna'ya yönelik istila girişimi Nestor Mahno'nun komutasındaki Kara Ordu'nun sert direnişi karşısında bozguna uğrayacaktı. Mahno'nun birliklerince Kırım'a kovalanan Wrangel, Kırım'da savunmaya geçti. Kuzeye doğru Kızıl Ordu birliklerine karşı küstahça bir saldırı yapıldıktan sonra, Wrangel'in birlikleri Kara Orduya bağlı güçler ile Kızıl Ordu güçleri tarafından tekrar güneye püskürtüldüler. Wrangel ve ordusundan geriye kalanlar Kasım 1920'de İstanbul'a gitmek için bölgeyi boşalttılar.
Rus iç savaşının başlaması
Ekim devrimi
Ekim Devrimi'nde Bolşevik Parti, Petrograd'u (Saint Petersburg) kontrol altına almak için Kızıl Muhafızları (silahlı işçiler ve İmparatorluk orduları firarileri) kontrol ederek ve hemen eski Rus İmparatorluğu boyunca kentleri ve köyleri silahlı güçler aracılığı ile ele geçirmeye başladı. Ocak 1918'de Bolşevikler Rus Kurucu Meclisini feshettiler ve Rusya'nın yeni hükümeti olarak Sovyetleri (işçi konseylerini) ilan ettiler.
İlk anti-Bolşevik ayaklanmalar
İktidarı yeniden ele geçirmek ve Bolşevikleri yönetimden uzaklaştırmaya yönelik yapılan ilk girişim 1917 yılında yaşanan Kerenski-Krasnov ayaklanmasıdır. Bu isyana Petrograd'da gerçekleşen Junker İsyanı'da destek verdi. Ancak ayaklanmalar Kızıl Muhafızlar, özellikle de Letonyalı Tüfekli Piyade Tümeni, tarafından çabucak bastırıldı.
Komünistlere karşı savaşan ilk gruplar Geçici Hükumete sadakatlerini ilan eden yerel Kazak orduları idi. Don Kazaklarınnın lideri General Kaledin ve Sibirya Kazaklarının lideri General Semenov ön plana çıkan isimlerdi. Daha sonra eski rejim içerisinde önde gelen Çarlık subayları da direnişe başladı. Kasım ayında, Birinci Dünya Savaşı sırasında, Çar'ın Genel Sekreteri olan Orgeneral Alekseev, Novocherkassk'da Gönüllü Ordusu'nu toplamaya başladı. Bu küçük ordudaki gönüllüler çoğunlukla eski Rus ordusu subayları ve askeri öğrencilerdi. Aralık 1917'de Alekseev'e hapisten kaçmayı başaran General. Kornilov, Denikin ve diğer çarlık yanlısı subaylara katıldı. Buradaki askeri subayların bir çoğu Devrimden önce meydana gelen Kornilov olayından sonra hapse atılmışlardı. Aralık 1917 başında gönüllüler ve Kazaklar Rostov'u ele geçirdiler.
Kasım 1917'de ilan edilen Rusya Milletler Bildirgesi'nde, Rus İmparatorluğu egemenliği altında yaşayan herhangi bir ulusun kendi kaderini tayin edebilmesi hakkının tanınması gerektiğini söyleyen Bolşevikler, Geçici Hükümet'in Orta Asya bölgesinde sahip olduğu gücü ele geçirmeye çalıştılar. Kısa süre sonra Taşkent'te Türkistan Komitesi kuruldu. Nisan 1917'de Geçici Hükümet, çoğunlukla eski Çarlık yetkililerinden oluşan bu komiteyi kurdu. Bolşevikler 12 Eylül 1917'de Taşkent'te bulunan Komite'nin kontrolünü ele geçirmeye çalıştılar. Fakat bu girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı ve birçok Bolşevik lider tutuklandı. Bununla birlikte, Komite'de, yerli nüfusun ve yoksul Rus yerleşimcilerin yeterince temsil edilmemesinden dolayı, toplumsal isyan riski nedeniyle hemen Bolşevik tutsaklar serbest bırakıldı. Geçici Hükumetin sahip olduğu organların Bolşeviklere devredilmesi yaklaşık iki ay kadar sürdü ve Kasım da tamamlandı. 1917'de Bolşevik Partinin Geçici Hükümet üzerindeki zaferi çoğunlukla Orta Asya'da bulunan işçi sınıfından aldıkları destekten kaynaklanıyordu. Mohammedan İşçiler Ligi, Çarlık tarafından çalışılması için bölgeye gönderilen Ruslardan ve yerli insanlardan oluşan 1916'dan 1917 Martına kadar faaliyet gösteren örgüt, Eylül 1917'ye kadar birçok sanayi merkezinde sayısız grev düzenlemiştir. Ancak Taşkent'te bulunan Geçici Hükumetin Bolşevikler tarafından yıkılmasından sonra, Müslüman liderler Fergana Bölgesinde Kokand Otonom Hükumetini (kısaca Kokand) kurudular. Beyaz Ruslar, birkaç ay süren bu hükümeti desteklediler. Çünkü bu bölgede bulunan Bolşeviklerin Moskova ile olan bağlantıları kesilmişti. Ocak 1918'de, Yarbay Muravyov'un komutası altındaki Sovyet kuvvetleri Ukrayna'yı işgal ettiler ve Ukrayna Halk Cumhuriyeti'nin Merkez Konseyinin elinde bulunan Kiev'e yöneldiler. Kiev Cephaneliği Ayaklanmasının da yardımı ile Bolşevikler 26 Ocak'ta şehri ele geçirdiler.
Merkezi güçlerle barış
Bolşevikler, Devrimden önce Rus halkına vaat ettikleri gibi Alman İmparatorluğu ve İttifak Devletleri ile derhal barış yapmaya karar verdiler. Vladimir Lenin'in siyasi düşmanları bu kararı almasına gerekçe olarak, Alman İmparatoru II. Wilhelm'in Dışişleri Bakanlığı tarafından kendisine sağlanan desteği gösterdiler. Rakiplerine göre, Wilhelm olası bir devrim sonucunda Rusya'nın I. Dünya Savaşından çekileceğini umarak Lenin'e yardım etmişti. Bu iddialar Alman Dışişleri Bakanlığının, Lenin'in Petrograd'a dönüşü sırasında verdikleri destek ile bir nevi doğrulanmış oldu. Bununla birlikte, Rus Geçici Hükümeti tarafından düzenlenen yaz seferinin (1917) başarısız olmasından ve ordunun çok ağır kayıplar vermesinden dolayı Lenin'in daha önce dile getirmiş olduğu barış yapılması konusu Ruslar için çok önemli bir konu halini aldı. Başarısız yaz saldırısının öncesinde bile Rus nüfusu savaşa devam edilmesi konusunda büyük bir şüphe içerisindeydi. Batılı sosyalistler derhal Fransa'dan ve İngiltere'den gelerek Rusları savaşmaya devam etmeleri konusunda ikna etmeye çalıştılar. Fakat yaptıkları girişimler Rusya'nın yeni pasifist politikasını değiştirmek için yetenekli olmadı.
16 Aralık 1917'de Brest-Litovsk'ta Rusya ile İttifak Devletleri arasında bir ateşkes antlaşması imzalandı ve barış görüşmeleri başladı. Barışın sağlanabilmesi için İttifak Devletleri, eski Rus İmparatorluğunun topraklarının büyük bir kısmının Alman İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu'na verilmesini şart koştular. Bu şartlar Rusya'da milliyetçiler ile muhafazakarlar arasında büyük bir üzüntüye ve hayal kırıklığına yol açtı. Bolşevikleri temsil eden Lev Troçki öne sürülen bu şartlar altında barış antlaşmasını imzalamayı reddetti. Ateşkesi tek yanlı da olsa sürdürmeye kararlıydı. Uyguladığı bu politika ''Savaşa Hayır, Barışa Hayır'' olarak adlandırılmıştır.
Bu nedenle, 18 Şubat 1918'de Almanlar Doğu Cephesinde Faustschlag Operasyonuna başladılar. 11 gün süren sefer sırasında neredeyse hiçbir direnişle karşılaşmadılar. Çünkü Bolşeviklerin gözünde resmi bir barış antlaşması çoktan imzalamıştı. Eski Rus İmparatorluk ordusu terhis edilmişti ve yeni kurulan Kızıl Muhafızlar'da bu ilerlemeyi engelleyememişlerdi. Ayrıca, karşı devrimcilerin giderek sertleşen direnişleri nedeni ile Lenin, verilecek bu imtiyazların hayal ettiği küresel devrim düşüncesi için daha az tehlikeli olduklarına karar verdi. Sovyetler barış görüşmelerine tekrar katıldılar ve görüşmeler sonunda hazırlanan Brest-Litovsk Antlaşmasını 6 Mart'ta onayladılar. Sovyetler, bu antlaşmayı yalnızca savaşın sona erdirilmesi için gerekli ve uygun bir araç olarak görüyorlardı. Bu nedenle, Alman İmparatorluğu'na istedikleri büyük miktardaki toprağı devrettiler.
Ukrayna, Güney Rusya ve Kafkaslar, 1918
Sovyet baskısı altında Gönüllü Ordusu, Krasnodar'dan (Yekaterinodar) Kuban'a doğru ilerlemek için, 22 Eylül 1918'de efsanevi Buz Yürüyüşüne başladılar. Kuban Kazakları ile birleşerek Krasnodar'a başarısız bir saldırı girişiminde bulundular. Ertesi gün Sovyetler, Rostov kentini yeniden ele geçirdiler. General Kornilov 13 Nisan'daki çarpışmalarda öldürüldü. Ardından General Denikin, Kornilov'un yerine komutayı ele aldı. Peşlerinde bulunan Kızıl Ordunun amansız takibine rağmen, Beyaz Ordu Bolşeviklere karşı isyan eden Kazakların bulunduğu Don bölgesine geri çekilmeyi başardılar.
Bakü Sovyet Komünü 13 Nisan'da kuruldu. Almanlar, Kafkasya Keşif Seferi birliklerini 8 Haziran'da Poti'ye getirdiler. Osmanlı Kafkas İslam Ordusu birlikleri (Azerbaycanlılar ile koalisyon halinde) 26 Temmuz 1918'de Sovyetleri Bakü'den çıkardılar. Bu olay üzerine Taşnaklar, Sağcı Sosyalist Devrimciler ve Menşevikler İran'da bulunan İngiliz Kuvvetleri Komutanı General Dunsterville ile görüşmelere başladılar. Bolşevikler ve onların solcu Sosyalist Devrimci müttefikleri bu görüşmelere karşıydılar, ancak 25 Temmuz'da yapılan oylamada Sovyet temsilcilerin büyük çoğunluğu İngilizlerin yardıma çağrılması yönünde oy kullandılar ve ardından Bolşevikler istifa ettiler. Böylece Bakü Sovyet Komünü'nün varlığı sona erdirildi. Yerine ise Merkezi Hazar Diktatörlüğü kuruldu.
Haziran 1918'de, yaklaşık 9.000 askerden oluşan Gönüllü Ordu'su, İkinci Kuban Seferine başladı. Krasnodar 1 Ağustos'ta kuşatma altına alındı ve 3 Ağustos'da ele geçirildi. Eylül-Ekim aylarında Armavir ve Stavropol'da ağır çarpışmalar gerçekleşti. 13 Ekim'de General Kazanovich'in tümeni Armavir'i ele geçirdi ve 1 Kasım'da General Pyotr Wrangel, Stavropol'da güvenliği sağladı. Bu kez Kızıl kuvvetlerin hiçbir kaçış şansı yoktu ve 1919 yılının başlarında Kuzey Kafkasya'nın tamamı Bolşeviklerden kurtarılmıştı.
Ekim ayında, güney Rusya'daki Beyaz orduların lideri General Alekseev, kalp krizinden öldü. Gönüllü Ordusu'nun komutanı Denikin ile Don Kazakları lideri Ataman Pyotr Krasnov ordularını birleştirme konusunda anlaştılar. Böylece Güney Rusya Silahlı Kuvvetleri kurulmuş oldu.
Doğu Rusya, Sibirya ve Rusya'nın uzak doğusu, 1918
Çekoslovak lejyonunun isyanı Mayıs 1918'de patlak verdi ve lejyonerler Haziran ayında Çelyabinsk'in kontrolünü ele geçirdiler. Aynı anda Rus subayları, Bolşevikleri Petropavlovsk'tan (bugünkü Kazakistan'da) ve Omsk'tan çıkardılar. Beyazlar, bir ay içinde, Baykal Gölü ile Ural bölgeleri arasındaki Trans-Sibirya Demiryolunun büyük bölümünü kontrolleri altına almış oluyorlardı. Yaz boyunca Sibirya'daki Bolşevik gücü tamamen yok edildi. Omsk'da, Beyaz Ordu tarafından Özerk Geçici Sibirya Hükümeti kuruldu. Temmuz ayının sonuna gelindiğinde, Beyazlar kazanımlarını batı yönünde genişleterek 26 Temmuz 1918'de Ekaterinburg'u ele geçirdiler. 17 Temmuz 1918'de Yekaterinburg'un ele geçirilmesinden kısa süre önce, Çar ve ailesi Ural Sovyetleri tarafından Beyazlarca ele geçirilmelerinin önlenmesi için idam edildiler.
Menşevikler ve Sosyalist Devrimciler, Sovyetlerin gıda kaynaklarını kontrol etmelerine karşı savaşan köylüleri desteklediler. Mayıs 1918'de Çekoslovak Lejyonunun da desteği ile Samara ve Saratov'u ele geçirdiler. Ardından Kurucu Meclis Üyeleri Komitesini -"Komuç" olarak da bilinirler- kurdular. Temmuz ayına kadar Komuç'un sahip olduğu otorite, Çekoslovak lejyonunun kontrol ettiği bölgelerin büyük bir kısmında yayılmıştı. Komuç, gerçekleştirdiği eylemler ile oldukça karışık bir politika izlemiştir. Günlük sekiz saatlik çalışma süresi gibi sosyalist eylemler ile, ''restarosyon'' adını verdikleri fabrika ve tarım alanlarının eski sahiplerine iade edilmesi politikalarını bir arada yürütmüşlerdir. Kazan'ın düşüşünden sonra Vladimir Lenin, Petrograd işçilerinin Kazan Cephesi'ne gönderilmesi için çağrı yaptı: "Olabildiğince fazla sayıda Petrograd işçisini Kazan'a göndermeliyiz: Kayurov gibi birkaç düzine lider ile; işçi saflarından birkaç bin milisi.
Cephedeki bir dizi yenilgiden sonra, Bolşeviklerin Savaş Komiseri Troçki, Kızıl Ordu'daki gereksiz geri çekilmeleri, kaçışları ve isyanları önlemek için gittikçe sert önlemler almaya başladı. Bu alandaki ÇEKA içerisinde özel soruşturma büroları - özellikle Karşı Devrim İle Mücadele ve Sabotaj Faaliyetlerinin Engellenmesi İçin Rusya Olağan Üstü Mücadele Komisyonu Özel Ceza Dairesi - oluşturuldu. Bu bürolar ile saha mahkemeleri kurularak görev yerlerini terk eden asker ve subaylar ile gereksiz yere geri çekilenler ile saldırı sırasında yeterli gayreti göstermeyenler yargılanmıştır. Troçki ölüm cezasının kullanımı yetkisini, zaman zaman düşman saldırısı yüzünden geri çekilen ya da bozulan birlikler içerisindeki siyasi komiserlerinde kullanabileceği şekilde genişletti. Ağustos ayında, Kızıl Ordu birliklerinin düşman ateşi nedeni ile dağılmaya devam ettikleri haberleri gelmeye devam edince Troçki dağılmaları engellemek için yeni bir yöntem geliştirdi. Buna göre Kızıl Ordu birliklerinin arkasına bir bariyer yerleştirerek - yine Kızıl Ordu askerlerinden oluşan ikinci bir hat - izin verilmeden geri çekilen askerlerin üzerlerine ateş açılmasını ve vurulmalarını emretmiştir.
Eylül 1918'de Komuç, Geçici Sibirya Hükümeti ve diğer yerel anti-Sovyet hükümetler Ufa'da bir araya geldiler. Beş kişilik bir yönetim kurulunun başkanlığında Omsk'da yeni bir Geçici Tüm Rusya Hükûmeti'nin kurulması konusunda anlaştılar: Kurulda Üç Sosyalist-Devrimci (Nikolai Avksentiev, Boldyrev ve Vladimir Zenzinov) ile iki adet ''Kadet'', (VA Vinogradov ve PV Vologodskii) yer alıyordu.
1918 sonbaharında doğudaki Bolşevik karşıtı Beyaz kuvvetler, Halkın Ordusu (Komuç), Sibirya Ordusu (Geçici Sibirya Hükümeti) ve Orenburg, Ural, Sibirya, Semirechye, Baikal, Amur ve Ussuri Kazaklarından oluşmaktaydı. Genel olarak hepsi Ufa'daki yönetim tarafından atanan başkomutan Boldyrev'in emirleri altındaydılar.
Volga'da Albay Kappel'in Beyaz kuvvetleri 7 Ağustos'ta Kazan'ı ele geçirdiler, ancak Kızıl Ordu birlikleri gerçekleştirdikleri karşı saldırı ile 8 Eylül Eylül 1918 de şehri yeniden ele geçirdiler. 11 Eylül de Simbirsk düştü ve bunu 8 Ekim'de Samara'nın düşüşü izledi. Beyazlar doğuya doğru Ufa ve Orenburg'a geri çekildiler.
Omsk'da bulunan, Rusya Geçici Hükümeti, kısa süre içerinde yeni Savaş Bakanı Amiral Kolçak'ın etkisi altına girdi. 18 Kasım'da gerçekleşen bir darbe ile Kolçak bir diktatör olarak yönetimi ele geçirdi. Omsk'daki yönetimi oluşturan 5 üye tutuklandı ve Kolçak, "Rusya'nın Yüce Hükümdarı" ilan etti. Aralık 1918'in ortalarına kadar Beyaz Ordu birlikleri Ufa'dan ayrılmak zorunda kaldılar. Ancak yaşadıkları başarısızlıklar 24 Aralık'ta gerçekleşen Perm saldırısının başarı ile sonuçlanması karşısında dengelendi.
Orta Asya, 1918
Şubat 1918'de Kızıl Ordu, Beyaz Ruslar tarafından desteklenen Türkistan'daki Kokand Özerk Yönetimini devirdiler. Bu hareket Orta Asya'daki Bolşevik iktidarı sağlamlaştırmış gibi görünse de, Müttefik Kuvvetler Rus İç Savaşına müdahale etmeye başladığında Kızıl Ordu için daha da büyük sıkıntılar yaşanmaya başlamıştı. İngilizlerin Beyaz Ordu'ya verdikleri destek, 1918'de Orta Asya'da bulunan Kızıl Ordu için en büyük tehdidi oluşturuyordu. Büyük Britanya, bölgeye üç büyük tanınmış askeri liderini gönderdi. Bunlardan birisi olan Yarbay Bailey, Taşkent'te görevlendirilerek bölgeye geldi. Fakat Bolşevikler Yarbay'ı bölgeden ayrılmak zorunda bıraktılar. Bir diğer önemli isim olan General Malleson, Aşkabat'ta bulunan (günümüz de Türkmenistan'ın başkenti) Menşeviklere, sahip olduğu küçük Anglo-Hint kuvvetiyle, yardımcı olması için görevlendirilmişti (Malleson Görevi). Bununla birlikte Malleson Taşkent, Buhara ve Hive'yi kontrol altına almakta başarılı olamadı. Üçüncü önemli isim ise Tümgeneral Dunsterville'idi. Fakat Dunsterville Ağustos 1918 de bölgeye gelişinden sadece 1 ay sonra Bolşevikler tarafından bölgeden uzaklaştırıldı. 1918 yılındaki İngiliz müdahelesinden ötürü bazı kayıplar yaşasalar da Bolşevikler, Orta Asya'daki nüfusu kendi kontrolleri altına alma yolunda sağlam adımlarla ilerlemeye devam ettiler. Rusya Komünist Partisi'nin ilk bölgesel kongresi, Haziran 1918 de, Bolşevik Partisine destek sağlamak, için Taşkent'te toplandı.
Sol ayaklanması
Temmuz ayında Solcu Devrimci Parti ve ÇEKA üyesi iki kişi, Blyumkin ve Andreyev, Alman büyükelçisi Count Mirbach'ı düzenledikleri suikast ile öldürdüler. Moskova'da Bolşevikler tarafından ÇEKA'ya bağlı askeri müfrezeler kullanılarak bir Solcu Devrimci Parti ayaklanması çökertildi. Lenin yaşanan suikast için bizzat Almanlardan özür diledi. Bu olayı daha sonra Sosyalist Devrimcilerin kitlesel olarak tutuklanmaları takip etti.
Estonya, Letonya ve Petrograd
Estonya, topraklarında bulunan Kızıl Ordu birliklerini Ocak 1919'a kadar temizledi. Alman Baltık Gönüllüleri 22 Mayıs'ta Riga'yı Litvanyalı Kızıl Muhafızlardan almayı başardılar. Fakat Estonya 3. Tümeni bir ay sonra Alman Baltık kuvvetlerini yenerek Letonya Cumhuriyetinin kurulmasına yardım ettiler.
Bu, Kızıl Ordu için başka bir tehlikeyi ortaya çıkartmıştı - General Yudeniç yaz mevsimini yerel Estonyalıların ve İngilizlerin desteği ile Kuzeybatı Ordusunu savaşa hazırlayarak geçirmişti. Ekim 1919'da Petrograd'ı yaklaşık 20.000 kişilik bir kuvvetle ani bir saldırı düzenleyerek ele geçirmeye çalıştı. Saldırı başarılı bir şekilde gerçekleşmişti. Bundaki en büyük etken gece yapılan başarılı saldırılar ve hafif süvarilerin etkili bir şekilde kullanılarak Bolşeviklerin (savunucuların) kanatlardan başarılı bir şekilde kuşatılması idi. Ayrıca Yudeniç'in komutası altında, altı adet İngiliz tankı da vardı; bu tanklar ortaya çıktıklarında Bolşevikler arasında panik oluşturuyordu. Müttefikler, Yudeniç'e büyük miktarda yardımda bulunmuşlardı. Ancak buna rağmen Yudeniç kendisine yeteri kadar yardımın yapılmadığından şikayetçiydi.
19 Ekim'de Yudeniç'in birlikleri şehrin eteğine ulaşmışlardı. Moskova'daki Bolşevik merkez komitesinin bazı üyeleri Petrograd'tan vazgeçmeye hazırlardı, ancak Troçki şehrin kaybedilmesini kabul etmeyi reddetti ve şehrin savunmasını bizzat organize etmeye başladı. Troçki, "15.000 eski çarlık subaydan oluşan küçük bir ordunun 700.000 nüfuslu bir işçi kentini ele geçirmesi imkansızdır" dedi. Troçki kentin savunma stretijisini yerleşim yerlerini de içine alacak şekilde yeniden düzenledi. Ona göre şehir oldukları yerde savunulacaktı. Beyaz Ordu'ya bağlı birlikler labirent benzeri tahkim edilmiş sokaklarda kaybolacaklar ve orada kendi mezarlarını bulacaklardı.
Troçki, eli silah tutan bütün işçileri silahlandırdı, kadın veya erkek fark etmeksizin, ayrıca Moskova'dan takviye birlikler istedi. Birkaç hafta içinde Petrograd'ı savunan Kızıl Ordunun mevcudu, üç kat büyüdü ve Yudeniç'in ordusuna karşı 3'e 1'lik bir avantaja sahiptiler. Bu noktada, Yudaniç ikmal konusunda büyük sıkıntılar yaşıyordu. Yudeniç kuşatmayı kaldırarak Estonya sınırına geri çekilmek konusunda izin istemişti. Ancak sınır boyunca geri çekilen birlikler, 16 Eylül'de Sovyet Hükumeti ile barış görüşmelerine başlayan Estonya hükumetinin emriyle silahsızlandırıldılar ve tutuklandılar. 6 Kasım'da Sovyet yetkililer Estonyalılara yeni bir karar aldıklarını bildirdiler. Buna göre eğer Beyaz Ordu birlikleri Estonya'ya geri çekilirse Kızıl Orduya bağlı birliklerde, Beyaz Ordu'nun etkisiz hale getirilmesi için sınırı geçerek takibe devam edeceklerini bildirdiler. Aslında, Kızıl Ordu'ya bağlı birlikler Estonya ordusunun bulunduğu mevzilere saldırdılar ve 3 Ocak 1920'de ateşkes yürürlüğe girene kadar savaşa devam ettiler. Tartu Antlaşmasının ardından Yudeniç'e bağlı birliklerin büyük bir kısmı sürgüne gittiler. Finlandiyalı General Mannerheim, Rusya'daki Beyaz Ordu kuvvetlerinin Petrograd'ı ele geçirmelerine yardım etmek için bir askeri müdahale planladı. Bununla birlikte, bu müdahale için gerekli olan desteği bulamadı. Lenin: '' Şüphesiz ki Finlandiya'dan gelecek en ufak yardım Petrograd'ın kaderini kesin olarak belirleyecektir'' demiştir.
Kuzey Rusya, 1919
İngilizler Murmansk'u işgal ettiler ve bunun yanında Amerikalılar Arkhangelsk'u ele geçirdiler. Kolçak'ın Sibirya'ya doğru geri çekilmesiyle, kuvvetlerini, kış mevsimi onları limanlarda sıkıştırmadan önce, şehirlerden geri çektiler. Yevgeny Miller elinde kalan Beyaz Ordu'ya bağlı son birlikler ise 1920 yılında bölgeden tahliye edildiler.
Sibirya, 1919
Mart 1919'un başlarında, Beyaz Ordu'nun Doğu Cephesindeki genel taarruzu bağlamıştı. Ufa 13 Mart'ta tekrar ele geçirildi; Nisan ayı ortasında Beyaz Ordu, Glazov-Çistay-Bügülme-Buguruslan-Sharlyk hattında durakladı. Nisan ayı sonlarında Kızıl Ordu'ya bağlı birlikler Kolçak'ın kuvvetlerine yönelik karşı saldırılarına başladılar. Oldukça yetenekli bir komutan olan Mihail Tuhaçevski'nin komutası altındaki Kızıl Ordu birlikleri, 26 Mayıs'ta Alabuga'yı, 2 Haziran'da Sarapul'u ve 7 Haziran'da da İjevsk'i ele geçirerek ilerleyişlerine devam ettiler. Her iki taraf da zaferler ve yenilgiler yaşadılar. Fakat yaz ortasına gelindiğinde Kızıl Ordu'nun mevcudu Beyaz Ordu'nun mevcudundan çok daha büyüktü ve daha önce kaybettikleri toprakların büyük bir kısmını yeniden ele geçirdiler.
Çelyabinsk'teki başarısız saldırının ardından, Beyaz Ordu'ya bağlı kuvvetler Tobol'un ötesine geri geçildiler. Eylül 1919'da savaşın seyrini değiştirmek için Beyaz Ordu'ya bağlı kuvvetler Tobol cephesinde son bir saldırı girişiminde bulundular. Fakat 14 Ekim'de başlayan Kızıl Ordu'nun karşı saldırısı sonucunda Beyaz Ordu'ya bağlı birliklerin, doğuya doğru kesintisiz geri çekilmeleri başladı.
14 Kasım 1919'da Kızıl Ordu'ya bağlı birlikler Omsk'u ele geçirdiler. Amiral Kolçak bu yenilginin ardından hükumetinin kontrolünü kaybetti; Sibirya'daki Beyaz Ordu kuvvetleri Aralık ayına kadar bölgedeki varlıklarını sürdürdüler. Doğu cephesindeki Beyaz Ordu birliklerinin, geri çekilmeleri üç ay kadar devam etti (Şubat 1920'nin ortalarına kadar). Hayatta kalmayı başaranlar Baykal Gölü'nü geçtikten sonra Çita bölgesine ulaştılar ve burada Ataman Grigori Semyonov'un kuvvetlerine katıldılar.
Güney Rusya, 1919
Kazaklar, 1918 yılının sonlarına kadar organizasyondan ve kazandıkları başarılardan faydalanabilme konusunda büyük eksiklikler içerisinde idiler. 1919'a gelindiğinde, malzeme konusunda sıkıntılar yaşanmaya başladı. Sonuç olarak, Bolşevik lider Antonov-Ovseenko'ya bağlı Sovyet kuvvetlerinin Ocak 1919'daki saldırıları başladığında Kazak güçleri Kızıl Ordu karşısında tutunamayarak büyük bir hızla parçalandılar. Kızıl Ordu'ya bağlı birlikler, 3 Şubat 1919'da Kiev'i ele geçirdiler.
Fakat General Denikin'in sahip olduğu askeri güc 1919 baharında da büyümeye devam etti. Kış aylarında ve 1919 yılının ilkbaharında, Donbass civarına saldıran Bolşevik kuvvetleri ile şiddetli çarpışmalar yaşandı. Fakat bu saldırılarda her iki tarafta kesin bir üstünlük elde edemedi. Aynı dönemde Denikin'in komutası altındaki Güney Rusya Silahlı Kuvvetleri (AFSR) Kuzey Kafkasya'daki Kızıl Ordu güçlerini tamamen ortadan kaldırarak Çaritsyn'e doğru ilerlediler. Nisan sonunda ve Mayıs başında Güney Rusya Silahlı Kuvvetleri, Dinyeper'den Volga'ya kadar var olan tüm cepheler de saldırıya geçtiler. Yaz başlarında ise çok sayıda savaş kazandılar. Fransız kuvvetleri Odessa'ya bir çıkartma gerçekleştirdiler. Ancak neredeyse hiçbir çarpışma yaşamadan 8 Nisan 1919'da bölgeden çekildiler. Haziran ortasına kadar Kırım ve Odessa'da bulunan Kızıl Ordu birlikleri, bu bölgelerden kovuldular. Denik'in komutası altındaki birlikler Kharkov ve Belgorod şehirlerini ele geçirdiler. Aynı dönemde, Wrangel'in komutası altındaki Beyaz Ordu birlikleri ise 17 Haziran 1919'da Çaritsyn'i ele geçirdiler. 20 Haziran'da Denikin ünlü "Moskova direktifini" yayınladı. Bütün AFSR birimlerinin Moskova'yı almak için düzenleyecekleri büyük saldırıya hazırlanmalarını emretti.
Büyük Britanya hükumeti kendi birliklerini bölgeden geri çekmesine rağmen, 1919 yılı boyunca Beyaz Ordu birliklerine önemli miktarda askeri yardım da (para, silah, gıda, mühimmat ve askeri danışman) bulunmaya devam etti. İngiliz Ordusu'da görevli olan Binbaşı Ewen Cameron Bruce, Beyaz Ordu'ya yardım etmeleri için bölgeye gönderilen bir İngiliz Tank birliğine komuta etme konusunda gönüllü oldu. Göstermiş olduğu kahramanlık ve başarılar için Seçkin Hizmet Madalyasını almaya hak kazandı. Özellikle Haziran 1919'daki Çaritsyn Savaşı'nda tek başına komuta ettiği tanklar ile ağır topçu ateşi altında Çaritsyn şehrinin ele geçirilmesi sırasında gösterdiği cesaret için. Bu, başarılı saldırı ile 40.000'den fazla kişi esir alındı. Çaritsyn'in düşüşü, Beyaz Rusların Hedeflerini gerçekleştirmek için verdikleri mücadeleye yardımcı olan önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Ünlü tarihçi Sir Basil Henry Liddell Hart, Bruce'un bu savaş sırasında sergilemiş olduğu başarılı tank manevralarının 'bütün tankçılık tarihi içerisindeki görülmeye değer en önemli anlardan birisi olduğunu ifade etmiştir.
Çaritsyn'in ele geçirilmesinden sonra Wrangel, Saratov'a doğru ilerlemeye devam etti. Ancak Troçki, Wrangelin Kolçak ile birleşebileceği tehlikesini görerek çok sayıdaki Kızıl Ordu birliği ile verdiği ağır kayıplara rağmen düşmanının ilerleyişini durdurmayı başardı. Kolçak'ın doğudaki ordusunun Haziran ve Temmuz aylarında geri çekilmeye başlaması ile büyük miktardaki Kızıl Ordu birliği Sibirya'da (bölgedeki Beyaz Ordu tehlikesinden) serbest kaldı. Bu birlikler daha sonra Denikin'in üzerine gönderildi.
Denikin'in güçleri Bolşevikler için gerçek bir tehdit oluşturuyorlardı. Aldıkları emir ile Moskova'ya doğru ilerlemeye başlamışlardı. Her cephede savaşmak zorunda kalan Kızıl Ordu'nun gücü ise önemli miktarda azalmıştı. 30 Ağustos'da Kiev'i kaybettiler. Ardından Beyaz Ordu birlikleri Kurs ve Orel'i ele geçirdiler. General Konstantin Mamontov'un komutası altındaki Don Kazakları Ordusu ise Voronez yönünde kuzeye doğru ilerlemeye devam ediyordu. Ancak 24 Ekim de Tuhaçevski'nin komuta ettiği birlikler tarafından yenildiler. Daha sonra Tuhaçevski'in ordusu bir başka büyük tehditle yüzleşmek için harekete geçti; Generel Denikin'in oluşturduğu Gönüllü Ordusu ile.
Sovyetlere karşı Beyaz Hareketin en tehlikeli olduğu zaman hç şüphesiz Eylül 1919'dur . Bu tarihte Denikin'in güçleri tehlikeli bir şekilde aşırı derece de yayılmıştı. Beyaz Ordunun cepheler de her hangi bir derinlikten ya da istikrardan yoksundu - yedek kuvvetlere sahip olmadan ilerlemeye çalışan ordu birliklerinden devriye grupları oluşturuluyordu. Mühimmat, top ve taze birliklerin olmayışından dolayı Denikin'in kuvvetleri Ekim ve Kasım 1919'da girdikleri bir dizi savaştan yenilgi ile ayrıldılar. Kızıl Ordu birlikleri 17 Aralık da Kiev'i yeniden ele geçirdiler. Yenilgiye uğrayan Kazaklar ise Karadeniz'e doğru geri çekildiler.
Beyaz Ordu merkezde ve doğuda geri çekilmeye devam ederken, Güney Ukrayna'da ve Kırım'da bulunan Nestor Makno'nun komutası altındaki anarşist Kara Ordu'yu (resmi olarak Ukrayna Devrimci İsyan Ordusu) bu bölgelerden sürmeyi başardılar. Yaşanan bu gerilemeye rağmen Moskova, Mahno'ya ve onun Kara Ordusu'na yardım etmeyi reddederek Ukrayna'da ki anarşistlere silah yardımında bulunmaz. Beyaz Ordunun ana kısmını oluşturan, Gönüllüler Ordusu ve Don Ordusu, Don'dan Rostov'a doğru geri çekildiler. Daha küçük boyuttaki ordu grupları ise (Kiev ve Odessa birlikleri) Odessa ve Kırım'A doğru geri çekildiler. Bu sayede 1919-1920 kışı boyunca Bolşeviklerin saldırılarından kendilerini korumayı başardılar.
Orta Asya, 1919
Şubat 1919'da İngiliz hükumeti Orta Asya'da bulunan askeri birliklerini bölgeden geri çekti. Kazandığı bu başarıya rağmen Beyaz Ordunun Avrupa topraklarındaki ve diğer bölgelerdeki saldırıları nedeni ile Kızıl Ordunun Moskova ve Taşkent arasındaki iletişimi kesildi. Bir süre için Orta Asya, bölgesinin Sibirya'daki Kızıl Ordu kuvvetleri ile olan bağlantısı tamamen koptu. Bu iletişim problemlerinden dolayı Kızıl Ordu oldukça zayıfladı. Ancak bütün bu olumsuzluklara rağmen Mart ayında ikinci bir bölgesel kongre düzenleyerek Orta Asya'daki Bolşevik Partisi için güç toplamaya devam ettiler. Bu konferans sırasında Bolşevik Partisi'ne bağlı Müslüman örgütler bölgesel bir büro kurdular. Bolşevikler Orta Asya'da yaşayan yerel halk için daha iyi temsil edilme olanakları sunmaya başladılar. Bu sayede yıl sonunda Orta Asya'da yaşayan halkın desteğini kazanarak büyük bir uyum yakaladılar.
Sibirya'da ve Avrupa'daki Kızıl Ordu güçleri ile olan iletişim problemleri, Kasım 1919'un ortalarında önemli bir sorun olmaktan çıktı. Kızıl Ordu Orta Asya'nın kuzeyinde kazandığı başarılar sayesinde Moskova ile olan iletişimini yeniden kurmayı başardı ve Boolşevikler Beyaz Ordu'ya karşı Türkistan da zaferlerini ilan ettiler.
Güney Rusya, Ukrayna ve Kronstadt, 1920-21
1920 yılının başlarında Denikin'in Güney Rusya Silahlı kuvvetlerinin büyük bir kısmı Don'dan Rostov'a doğru hızla geri çekiliyordu. Denikin Don Nehri üzerindeki geçiş noktalarını tutarak ordusunu yeniden düzenlemek için zaman kazanmayı umut ediyordu. fakat Beyaz Ordu birlikleri Don bölgesini ellerinde tutabilmek için gerekli olan güçten yoksundular. Bu nedenle Şubat 1920'nin sonunda Kuban boyunca Novorossiysk'e doğru geri çekilmeye başladılar. Novorossiysk'in alelacele tahliyesi Beyaz Ordu için kara bir olaydır. Yaklaşık 20.000 adam geride kaldı. Bunların büyük bölümü Bolşevikler tarafından esir alındılar veya öldürüldüler. 40.000 adam Müttefik ve Rus gemileri ile Kırım'a tahliye edildiler. Fakat bütün atlar ve ağır silahlar geride bırakılmıştı. Başarısız tahliye sonrasında Denikin görevden alınarak Wrengel askeri konsül tarafından yeni başkomutan olarak seçildi. Wrengel düzeni ciddi biçimde bozulan orduyu yeniden düzenlemeyi ve örgütlemeyi başarabildi. Bu ordu, 1920 yılı boyunca Kırım'da örgütlü ve büyük bir güç olarak kaldı.
Moskova'daki Bolşevik hükümeti ile Nestor Makno'nun ve Ukraynalı anarşistler arasında bir askeri ve siyasi ittifak antlaşması imzalandı. Bu antlaşmanın ardından Kara Ordu Wrengel'in Kırımda bulunan kuvvetlerine bağlı birkaç alayına saldırarak o yıl ki buğday hasadını gerçekleştiremeden bölgeden çekilmeye mecbur bıraktılar. Wrangel, durumu düzeltme çabaları içerisinde 1919-1920 Rus-Polonya Savaşında büyük bir hezimet alan kuzeydeki Kızıl Ordu birliklerinin üzerine saldırdı. Fakat bu saldırı, Kızıl Ordu birlikleri tarafından durduruldu. Wrengelin birlikleri Kasım 1920'de Kızıl ve Kara Orduya bağlı süvariler ile piyadelerin takibi altında Kırım'a geri çekilmeye başladı. Wrangel ve ordusundan geriye kalanlar 14 Kasım 1920'de Kırım'dan İstanbul'a tahliye edildiler. Böylece Güney Rusya'daki Kızıl Ordu ve Beyaz Ordu arasındaki mücadele sona erdi.
Wrangel'in yenilgisinden sonra Kızıl Ordu daha önce yaptıkları ittifak antlaşmasını tanımadıklarını ilan ederek 1920'de Nestor Makno ve Kara Ordu'ya saldırdılar. Mahno ve Ukraynalı anarşistlerin dağıtılması için başlanılan sefer sırasında, ÇEKA ajanları tarafından Mahno'ya yönelik bir suikast girişiminde bulunuldu. Bolşevik Komünist hükumeti tarafından uygulanan baskı ve devam ederken ve ÇEKA'da anrşistleri tasfiye etmek ile uğraşırken Kronstadt'da donanma içerisinde bir isyan patlak verdi. Daha sonra bu isyanı başlayan büyük bir köylü ayaklanması takip etti. 1921 yılında Kızıl Ordu anarşistlere ve onların sempatizanlarına yönelik saldırılarını arttırdı.
Sibirya ve Uzak Doğu, 1920-22
Sibirya'da, Amiral Kolçak'ın ordusu büyük oranda dağılmıştı. Omsk'un kaybedilmesinden sonra komuta görevinden ayrılmıştı. General Grigory Semyonov, Kolçak'ın yerine Sibirya'daki Beyaz Ordu kuvvetlerini başına getirilmişti. Çok kısa bir süre sonra Amiral Kolçak ordusunun koruması olmadan İrkutsk'a doğru seyahat ederken Çekoslovak Lejyonu'na bağlı birlikler tarafından tutuklandı ve İrkutsk'daki Sosyalist ''Politika Merkezine'' getirildi. Altı gün sonra buradaki yönetim değişerek yerlerine, Bolşeviklerin egemen olduğu, Askeri-Devrimci Komite geldi. Beyaz Ordu'nun bölgeye gelmesinden hemen önce, 6-7 Şubat gecesi Amiral Kolçak ve başbakanı Victor Pepelyaev infaz mangası tarafından vurularak idam edildi ve cesetleri donmuş Angara Nehri'ne atıldı.
Kolçak ordusundan arta kalanlar Transbaykal bölgesine ulaşarak Semyonov'un birliklerine katıldılar. Böylece Uzak Doğu Ordusu kurulmuş oldu. Japon ordusunun da desteği ile Çita şehrini elde tutmayı başardılar. Ancak Japon askerlerinin Transbaykal bölgesinden çekilmesinden sonra Semenov elinde ki bölgeleri savunamaz bir hale geldi. Kasım 1920'de Transbaykal bölgesi Kızıl Ordu tarafından ele geçirildi ve Semenov Çin'e sığınmak zorunda kaldı. Amur Krai bölgesini ilhak etme düşüncesinde olan Japonlar, Uzak Doğu da her geçen gün artan bolşevik gücü nedeni ile planlarını gerçekleştiremeyeceklerini anladıklarında son birliklerini de bölgeden çektiler. 25 Ekim 1922'de Vladivostok Kızıl Ordu birliklerince ele geçirildi. Böylece Priamur Geçici Hükumeti de ortadan kalktı.
Rus iç savaşı sonuçları
Sonraki isyanlar
Orta Asya'da bulunan Kızıl Ordu birlikleri, 1923 yılına kadar Bolşevik hakimiyetine direniş gösteren kuvvetler ile uğraşmak zorunda kaldılar. Burada savaştıkları en büyük grup bölgeden Bolşevikleri uzaklaştırmak isteyen Basmacı Hareketi idi (İslamcı Gerilla Savaşçıları). Sovyetler, bölgede bulunan Basmacı hareketi tamamen bitirmek için Rus kökenli olmayan insanlarla, örneğin Dungan Süvari Birlikleri komutanı Magaza Masanchi gibi, savaşmak zorunda kalmışlardı. Komünist Parti, 1934 yılına kadar bu grubun faaliyetlerini tamamen bitiremedi.
General Anatoly Pepelyayev Haziran 1923'e kadar Ayano-Maysky Bölgesindeki silahlı direnişini sürdürdü. Kamçatka Yarımadası ve Kuzey Sahalin bölgeleri, Sovyetler Birliği ile Japonlar arasındaki 1925 yılında imzalanan antlaşmaya kadar Japonların işgali altında kaldı. Antlaşma sonrası Japonlar kuvvetlerini bölgeden çektiler.
Rus iç savaşı ölü sayısı
İç savaşın sonuçları Rusya için oldukça önemlidir. Sovyet demografi uzmanı Boris Urlanis, İç Savaş sırasında ve Polonya-Sovyet Savaşında hayatını kaybeden askerlerin sayısının 300.000 civarında olduğunu söylemiştir. (Kızıl Ordu 125.000, Beyaz Ordu ve Polonyalılar ise 175.500) Her iki taraftan da kötü koşullar ve hastalıklar nedeni ile ölenlerin sayısının ise 450.000 kişi olduğunu iddia etmiştir.
Kızıl Terör sırasında ÇEKA ''halk düşmanları'' olarak gördüğü 250.000 ila 1.000.000 arasında insanı infaz etmiştir.
Yaklaşık 300.000 ila 500.000 Kazak, 3.000.000'luk Kazak nüfusunun azaltılması girişimi sırasında (decossackization) ya öldürüldü ya da Rusya'dan sürgün edildi. Yaklaşık 100.000 Yahudi Ukrayna'da Beyaz Orduya bağlı birlikler tarafından katledildi. Don Kazakları Büyük Mahkemesine'sine bağlı yerel mahkemeler tarafından Mayıs 1918 ile Ocak 1919 arasında 25.000 kişi ölüm cezasına çarptırıldı. Kolçak hükümeti sadece Ekaterinburg eyaletinde 25.000 kişiyi vurdu. Beyaz terör nedeni ile yaklaşık 300.000 kişi hayatını kaybetti.
İç Savaşın sona erdiği tarihte Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti neredeyse harabe haline gelmişti. 1920 ve 1921 yılında yaşanan kuraklıklar ile 1921'deki kıtlık, yaşanan felaketi daha da kötüleştirdi. 1920 yılında sadece tifüs nedeni ile 3.000.000 insan hayatını kaybetti. Milyonlarca kişi, açlıktan veya eksi beslenme nedeni ile hayatını kaybetti. Ukrayna ve güney Rusya'da her iki tarafta Yahudilere karşı saldırılarda ve katliamlarda bulundular. 1922'de yaklaşık on yıldır devam eden sivil savaş ve kötü koşullardan dolayı Rusya'da ailelerini kaybetmiş 7.000.000 sokak çocuğu yaşamaktaydı.
Beyaz Göçmenler olarak da bilinen iki milyona yakın Beyaz Rus, bir çoğu general Wrangel ile birlikte, Rusya'dan kaçtılar. Genellikle Batı'ya ve yeni kurulan Baltık ülkelerine göç ederlerken bazıları ise Uzak Doğu'ya göç ettiler. Bu göç eden insanlar Rusya'nın sahip olduğu eğitimli ve yetenekli insan nüfusunun büyük bir kısmını oluşturuyordu.
Savaş nedeni ile Rusya ekonomisi tam bir harabe haline geldi. Fabrikalar ve köprüler yok edildi, sığır sürüleri ve bunlardan elde edilen ham maddeler yağmalandı, madenler sular altında kaldılar ve üretim araçları büyük hasar gördüler. Sanayi üretim değeri, 1913 yılındaki değerin 1/7'sine tarımda ki üretim değeri ise 1/3'e kadar geriledi. Pravda'ya göre, "Kasabalardaki işçiler ve bazı köyler açlıkla mücadele ediyor. Demir yolları çok büyük güçlükler altında işlemeye çalışıyor. Evler bakımsızlıktan ve terk edilmişlikten çöküyor, kasabalar ise döküntü halini almış durumdalar. Salgın hastalıklar yayılıyor ve ölümcül grevler nedeni ile sanayi tükenme noktasına geldi." 1921'de ülkedeki çalışabilir madenlerin ve fabrikaların seviyesi I. Dünya Savaşına göre %20 oranında azaldı. Birçok önemli malzemenin üretiminde ise daha büyük düşüşler yaşandı. Örneğin, pamuk üretimi savaş öncesi seviyeye göre %5'e, demir üretimi ise savaş öncesi seviyeye göre %2'ye düştü.
Savaş Komünizmi İç Savaş sırasında Sovyet hükumetini kurtardı, ancak Rus ekonomisinin büyük kısmı durdu ve işleyemez hale geldi. Köylüler topraklarını sürmeyi reddederek hükumetin politikalarını protesto ettiler. 1921 yılına gelindiğinde, ekili arazilerin oranı savaş öncesi ekili alanlara göre %62'lere kadar gerilemişti. Hasattan alınan toplam verimin oranı ise sadece %37 olmuştu. 1916 yılında ülkede 35 milyon at varken bu sayı 1920'de 24 milyona, sığır sayısı ise 58 milyondan 37 milyona düşmüştü. Bir ABD doları 1914 'de iki Ruble iken 1920 yılında bir ABD doları 1.200 Ruble olmuştu.
Savaşın sona ermesinin ardından, Komünist Parti artık varlığına ve gücüne karşı tehdit oluşturabilecek bir tehlike ile karşı karşıya kalmadı. Bununla birlikte, yabancı devletlerin ülkeye yönelik tehditleri ile başka ülkelerde yaşanan komünist devrimlerin başarısızlığı - en önemlisi Alman Devrimi - Sovyet toplumunu devam etmekte olan sürekli bir militarizasyon durumu içerisinde bıraktı. Her ne kadar Rusya, 1930'larda son derece hızlı bir ekonomik büyüme yaşamış olsa da, Birinci Dünya Savaşı ve İç Savaş'ın ortaya çıkardığı etkilerin birleşmesi, Rus toplumu üzerinde kalıcı bir yara bıraktı ve Sovyetler Birliği'nin gelişimi üzerinde kalıcı etkiler doğurdu.
İngiliz tarihçi Orlando Figes, Beyazlıların yenilgisinin asıl sebebinin ''uğruna savaştıkları amacın tamamen eski Çarlık rejimi ile alakalı olduğunu ve sahip oldukları tek amacın eski Çarlık rejimini geri getirmek olduğunu'' iddia etmiştir.
Rus iç savaşı özeti
- Ekim 1917-Alexander Kerensky ve taraftarları Petrograd'tan kaçıyor.
- 5 Ocak 1918 - Kızıl Muhafızlar Lenin'in emri üzerine, toplanan Kurucu Meclisi dağıttılar.
- 28 Ocak 1918 - Troçki Kızıl Ordu'yu kurdu.
- Mart 1918 - Bolşevikler başkenti, Rusya toprakları içerisinde daha korunaklı ve iletişim konusunda daha gelişmiş olduğunu düşündükleri için Petrograd'dan Moskova'ya taşıdılar.
- 14 Ekim 1919-General Denikin'in ordusu Moskova'dan 300 km uzaklıktaki Orel'e ulaştılar.
- 22 Ekim 1919 - Beyaz Orduya bağlı kuvvetler Petrograd'ın eteklerine ulaştılar. Troçki, bir karşı saldırı düzenledi.
- Kasım 1919'un başında - Batılı müttefikler Beyazları desteklemekten vazgeçerler. Askerlerini geri çekmeye başlarlar.
- 7 Şubat 1920 - Kolçak, Çek Lejyonu tarafından tutuklanmasının ardından Bolşevikler tarafından idam edildi.
- Nisan 1920 - Polonyalılar, Bolşevikler tarafından Polonya'ya sürüldüler.
- 1921-Bazı gruplar küçük çapta savaşmayı sürdürdüler, ancak Beyaz Ordu yenilmiş durumdadır.
Rus iç savaşı kitapları
- Aleksey Nikolayevich Tolstoy'un Süvarinin Yolu (1922-41)
- Çapaev (1923) yazan Dmitri Furmanov
- Demir Sel (1924), Alexander Serafimovich
- Kızıl Süvariler (1926), Isaac Babel
- Bozgun (1927), Alexander Fadeyev
- Ve Çeliğe Su Verildi (1934) Nikolai Ostrovsky
- İyimser Trajedi (1934) Vsevolod Vishnevsky
- Ve Durgun Akardı Don (1928-1940) Mikhail Sholokhov
- Don, Denizin Evine Akar (1940) Mikhail Sholokhov
- Doktor Jivago (1957), Boris Pasternak
- Beyaz Muhafızı (1966) Mikhail Bulgakov
- Bizans Sürüşleri (1981), Michael Moorcock
- Chevengur (roman 1927'de yazıldı SSCB'de ilk olarak 1988'de yayımlandı) Andrei Platonov
- Devlerin Düşüşü (2010), Ken Follett
- Rostov Köprüsü'ndeki Son Tren (2011 revize edilmiş baskısı) Marion Aten'in ; Orijinal yayınlanma 1961
- Küçük Ama Muhteşem Bir Savaş (2012) Derek Robinson
Rus iç savaşı filmleri
- Arsenal (1928)
- Asya Üzerindeki Fırtına (1928)
- Çapaev (1934)
- On üç (1936), yönetmen Mikhail Romm
- Bizler, Kronstadt'tanız (1936), yönetmen Yefim Dzigan'ın
- Zırhsız Şövalye (1937)
- 1919 Yılı (1938) yönetmen Ilya Trauberg
- Baltık Denizcileri (1939) yönetmen A. Faintsimmer
- Shchors (1939), yönetmen Dovzhenko
- Pavel Korchagin (1956) yönetmen A. Alov ve V. Naumov
- Kırk İlk (1956) Grigori Chukhrai
- Ve Durgun Akardı Don (1958), yönetmen Sergei Gerasimov
- Rüzgar (1958) A. Alov ve V. Naumov
- Doktor Jivago (1965) yönetmen David Lean
- Zor Ölümsüzler (1966)
- Kırmızı ve Beyaz (1967)
- Uçuş (1970) A. Alov ve V. Naumov
- Kızıllar (1981) yönetmen Warren Beatty
- Corto Maltase Sibirya'da (2002)