Koroner Kalp Hastalığı
Koroner kalp hastalığı nedir?
İskemik kalp hastalığı (IHD) olarakta bilinen kroner arter hastalığı (CAD) kararlı anjin, kararsız anjin, miyokard enfarktüsü ve ani kalp ölümünü içeren bir hastalık grubudur. En sık olarak görülen bir tür olan kardiyovasküler hastalık grubuna dahildir. En çok görülen semptomlar göğüs ağrısı veya omuz, kol, sırt, boyun ve çene gibi farklı yerlere sıçrayabilen ağrılardır. Bazen mide ekşimesi de hissedilmektedir. Genellikle semptomlar egzersiz ve duygusal stres sonucu ortaya çıkmakta ve birkaç dakikadan daha az sürmektedir. Fakat birey dinlendiği zaman daha iyi olmaktadır. Ayrıca bazen nefes darlığı görülebilirken bazen de herhangi bir semptom görülmemektedir. İlk işaret bazen kalp krizi olabilmektedir. Diğer komplikasyonlar arasına kalp yetmezliği ve düzensiz kalp atışı da dahil edilebilir.
Risk faktörleri: Yüksek tansiyon, sigara kullanımı, diyabet, egzersiz eksikliği, obezite, yüksek kan kolesterolü, aşırı alkol kullanımı ve yetersiz beslenme içermektedir. Diğer riskler arasında ise depresyon bulunmaktadır. Temel mekanizma, kalbin arterlerinin aterosklerozunu içermektedir. Elektrokardiyogram, kardiyak stres testi, koroner bilgisayarlı tomografik anjiyografi ve koroner anjiyografi testlerini de bir dizi test hastalığın teşhisine yardımcı olmaktadır.
Hastalık sağlıklı diyet, düzenli egzersiz, sağlıklı kiloyu koruma ve sigara içmeme ile önlenebilmektedir. Bazen diyabet, yüksek kolesterol veya yüksek kan basıncı ilaçları da kullanışlı olmaktadır. Semptom bulunmayan ve düşük riske sahip insanlara tarama yapılması için sınırlı kanıt bulunmaktadır. Tedavi önleme çalışmaları ile aynı tedbirleri içermektedir. Aspirin, beta engelleyiciler ve nitrogliserin gibi antiplateletler ek ilaçlar olarak önerilmektedir. Ciddi hastalıklarda perkütan koroner girişimi (PCI) veya koroner arter baypas cerrahisi (CAGB) gibi yöntemler kullanışlı olabilmektedir. Kararlı KAH bulunan hastalarda diğer tedavilere ek olarak uygulanan PCI veya CABG'nin kalp krizi riskini azalttığı veya yaşam beklentisini arttırdığı kesin değildir.
1990'daki 5.74 milyon ölüm (%12) sayısından 8.74 milyon ölüm (%16.8) sayısına ulaşan koroner arter hastalığı, 2013 yılında küresel anlamda en genel ölüm nedeniydi. 1980 ve 2010 yılları arasında belirli yaşlarda koroner arter hastalığına bağlı ölümler özellikle gelişmiş ülkelerde azalmıştır. 1990 ve 2010 yılları arasında KAH vakalarının sayısı azalma göstermiştir. Amerika Birleşik Devletleri'nde 2010 yılında 65 yaş üstü insanların %20'si, 45-64 yaş arası insanların %7'si ve 18-45 yaş aralığındaki insanların %1.3'ü koroner arter hastalığına sahipti. Belirli bir yaş aralığında erkekler arasındaki oranlar kadınlardan daha yüksektir.
Koroner kalp hastalığı belirtileri
Düzenli olarak aktivite yaparken, yemek sonrası veya tahmin edilebilen zamanlarda ortaya çıkan göğüs ağrısına kararlı angina denilmektedir ve kalbin arterlerinin daralması ile ilişkilendirilmektedir.
Yoğunluğu, karakteri veya frekansı değişen anjine kararsız anjin denilmektedir. Kararsız anjin miyokard enfarktüsü öncesi olabilmektedir. Belirsiz bir ağrı nedeniyle acil servise giden yetişkinlerin yaklaşık %30'unda ağrının sebebi koroner arter hastalığıdır.
Koroner kalp hastalığı risk faktörleri
Koroner arter hastalığının bazı iyi belirlenmiş risk faktörleri bulunmaktadır. En sık rastlanan risk faktörleri sigara kullanımı, aile geçmişi, hipertansiyon, obezite, diyabet, egzersiz eksikliği, stres ve yüksek kan lipitleridir. Vakaların %36'sı sigara kullanımıyla, %20'si obeziteyle ve %7-12'si egzersiz eksikliği ile ilişkilidir. Herbisit Agent orange gazına maruz kalma riski artırmaktadır. Hem romatoid artrit hem de sistemik lupus eritematoz bağımsız risk faktörleri arasında bulunmaktadır.
İş stresi, diğerlerinden daha küçük bir rol oynayarak vakaların %3'ünü oluşturmaktadır.
Bir araştırmaya göre stressiz işlerde çalışan kadınlarda kan damarlarının çapında genişleme ve aterosklerozun ilerleyişinde azalma görülmüştür. Buna karşın yüksek iş stresi bulunan kadınlarda ise kan damarlarının çapında azalma ve hastalığın ilerlemesinin önemli ölçüde arttığı belirlenmiştir. Bir A tipi davranış kalıbına sahip olmak, zaman aciliyeti, rekabetçilik, düşmanlık ve sabırsızlık gibi kişisel özellikler koroner hastalık riskini artırmaktadır.
Kan yağları
- Yüksek kan kolesterolü (özellikle serum LDL konsantrasyonu) ve HDL (yüksek yoğunluklu lipoprotein) koroner arter hastalığının gelişimi üzerinde koruyucu bir etkiye sahiptir.
- Yüksek kan trigliseritleri rol oynayabilir.
- Yüksek seviye lipoprotein, LDL kolesterolü ve apolipoprotein olarak bilinen bir proteinin birleşmesi sonucu oluşmaktadır.
Diyet kolesterolün kan kolesterolü üzerinde önemli bir etkisi görülmemektedir. Bu nedenle tüketimine dair tavsiyeler gerekli görülmemektedir. Doymuş yağlar ise hala bir endişe kaynağıdır.
Diğer
- 40 yaş altı kadınlarda endometriozis
- A tipi bir kişiliğin, koroner arter hastalığı riskini etkileyip etkilemediği kesin değildir. Bununla birlikte, depresyon ve düşmanlık risk faktörü olarak görünmektedir.
- Bir takım kategoride kötü çocukluk deneyimi (psikolojik, fiziksel veya cinsel istismar, anneye karşı şiddet veya madde bağımlısı, intihara meyilli, hapse girmiş ve akıl hastası aile üyeleriyle beraber yaşamak), koroner arter hastalığı (İskemik kalp) gibi yetişkin hastalıkları ile kademeli bir ilişki göstermektedir.
- Hemostatik faktörler: Yüksek seviyedeki fibronojen ve koagülasyon faktörü VII artan KAH riski ile ilişkilendirilmektedir. Faktör VII seviyesi diyet yağ tüketen kişilerde daha yüksektir. Koroner aterosklerozlu hastalarda düşük fibrinolitik aktivite bildirilmiştir.
- Düşük hemoglobin
- 45 yaş üstü erkekler ve 55 yaş üstü kadınlar.
Koroner kalp hastalığı patofizyolojisi
Kalbe kan akışının sınırlandırılması miyokardiyal hücrelerde iskemiye (düşük oksijen nedeniyle oluşan hücre açlığı) sebep olmaktadır. Miyokardiyal hücreler oksijen yetersizliği nedeniyle ölebilir ve bu durum miyokard infaktüs (genellikle kalp krizi olarak isimlendirilir) olarak adlandırılır. Bu durum kalp kası hasarına, ölümüne ve kalp kası büyümesi olmaksızın miyokard skarına neden olmaktadır. Koroner arterlerdeki yüksek dereceli daralma, ventriküler aritmi indüksiyonuna yol açan geçici iskemiye neden olabilir. Bu durumda ventriküler fibrilasyona son verip ölüme sebep olabilir.
Tipik olarak koroner arter hastalığı, koroner arterin (kalp kasına kan sağlayan arter) içinde bulunan elastik ve pürüzsüz astarda ateroskleroz geliştiğinde meydana gelmektedir. Ateroskleroz olduğunda arterin astarı kalsiyum ve yağ depolarıyla birlikte sertleşmeye, katılaşmaya ve şişmeye başlamaktadır. Kan damarlarında bulunan kas katmanındaki kalsiyum posfat (hidroksiapatitler) depolarının arter sertleşmesinde önemli bir rol oynamasının yanı sıra koroner damar sertleşmesinin erken fazının başlaması ile de ilişkilidir. Bu, kronik böbrek hastalığında ve hemodiyalizde olduğu gibi kalsifilaksinin sözde metastatik mekanizması olarak görülebilmektedir ( Rainer Liedtke 2008). Bu hastalar böbrek hastalığından muzdarip olsa da neredeyse %50'si koroner arter hastalığı sebebi ile yaşamını kaybetmektedir. Plaklar, arter kanallarındaki çıkıntı yapan ve kan akışına kısmi engel olan büyük bir "sivilce " olarak düşünülebilir. Koroner arter hastalığı olan kişilerde bir veya iki plak olabileceği gibi koroner damarlara dağılmış onlarca plakta olabilmektedir. Koroner arterin 3 aydan daha fazla tamamen tıkalı kalması durumunda daha ciddi bir form olan kronik total oklüzyon oluşabilmektedir.
Kardiyak Sendromu X, anjiyogram (koroner anjiyografi) gerçekleştirildiğinde kalpteki büyük koroner arterlerde tıkanıklık belirtisi göstermeyen kişilerde göğüs ağrısı ( anjin pektoris) ve göğüs rahatsızlığı meydana gelmesi olarak tanımlanmaktadır. Kardiyak Sendromu X'in nedeni bilinmemektedir. Bir açıklamada mikrovasküler işlev bozukluğu ile ilişkili olduğu belirtilmiştir. Bazı emin olunmayan nedenlere göre kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülmektedir. Bununla birlikte kadınlarda, hormonlar ve kadınlara özgü diğer risk faktörleri önemli rol oynayabilir.
Koroner kalp hastalığı teşhisi
Semptomatik hastalarda stres ekokardiyografisi okstrüktif koroner hastalığı tanısı için kullanılabilmektedir. Hiçbir semptom göstermeyen ve ayrıca koroner hastalık gelişimi riskinin düşük olduğu kişilerde ekokardiyografi, stres kardiyak görüntüleme ve/veya ileri düzey invaziv olmayan görüntüleme tavsiye edilmemektedir.
Kardiyak Sendromu X teşhisi- kadınlarda daha yaygın görülen nadir koroner arter hastalığı "dışlanmış" bir tanı olarak belirtilmektedir. Bu nedenden dolayı koroner arter hastalığı şüphesi olan herhangi bir hastada olduğu gibi genellikle aynı testler uygulanmaktadır:
- Temel elektrokardiyografi (EKG)
- Egzersiz EKG - Stres testi
- Egzersiz radyoizotop testi (nükleer stres testi, miyokardiyal sintigrafi)
- Ekokardiyografi (stres ekokardiyografisi dahil)
- Koroner anjiyografi
- İntravasküler ultrason
- Manyetik rezonans görüntüleme (MRI)
Koroner hastalığın teşhisinde altta yatan belirtiler büyük ölçüde semptomların doğasına bağlıdır. İlk araştırmada kararlı faranjit ve akut koroner sendromu için elektrokardiyogram (EKG) uygulanmaktadır. Göğüs ve kan testlerinde ise X-Ray ışını kullanılabilmektedir.
Anjina pektoris
Düzenli anjinde göğüs ağrısı ile birlikte çeşitli semptomlar öngörülebilen seviyelerde gelişmektedir. Çeşitli kardiyak stres testleri gerek semptomlar olsun gerekse elektrokardiyografi (ECG'den faydalanır), ekokardiyografi (kalbin ultrason seslerinden faydalanır) ve sintigrafi (kalp kasının radyografik izinden faydalanır) gibi yöntemler vasıtasıyla yürütülür. Eğer kalbin bir parçasının yetersiz kan pompalıdığı görülüyorsa koroner anjiyografi, koroner arterlerdeki darlığı ve anjiyoplasti veya bypass ameliyatı için uygunluğu belirlemek için kullanılabilmektedir.
Akut koroner sendrom
Akut koroner sendromu tanısı genellikle "gelişen değişimleri" (kalp kasında devam eden hasarı belirtir) tanımlamak için EKG'lerin art arda uygulanabileceği acil servislerde yapılmaktadır. Tanı, eğer şiddetli göğüs ağrısı ve sürekli EKG sonucunda artan "ST segmenti" belirlendiğinde akut miyokardiyal damar tıkanıklığının güçlü bir göstergesidir ve bu durumda tanı kesinleşmektedir. Bu durum STEMI (ST- yükselmeli MI) olarak tanımlanmaktadır. Acil koroner anjiyografi, perkütan koroner girişimi (stent yerleştirmeli veya yerleştirmesiz anjiyoplasi) veya trambolitikten (pıhtı bozucu ilaç) hangisi uygunsa acil olarak hastaya uygulanmaktadır. ST segmentinin yükselmesinin olmadığı durumlarda kalp hasarı kardiyak belirteçler (kalp kası hasarını belirlemek için kan testi) ile belirlenmektedir. Eğer hasara dair kanıtlar varsa (damar tıkanıklığı) göğüs ağrısı "ST yükseltisi olmayan MI" (NSTEMI) ile ilişkilendirilmektedir. Eğer hasara dair bir kanıt yoksa "kararsız anjin" terimi kullanılmaktadır. Bu işlem olası komplikasyonlara (kariyak aritmi, kalp hızı düzensizlikleri) karşı hastaneye yatış ve koroner tedavi ünitesinde yakın gözlem gerektirmektedir. Risk değerlendirmesine bağlı olarak stres testi veya anjiyografi hastalığın teşhis edilmesinde ve NSTEMI veya kararsız anjine sahip hastaların tedavisinde kullanılmaktadır.
Risk değerlendirmesi
Yukarıdaki farklı değişkenlere vurgu yapılarak koroner arter hastalığı riskini belirlemek için uygulanan çeşitli risk değerlendirme sistemleri bulunmaktadır. Dikkate değer bir örnek olarak Framingham Kalp Çalışmasında kullanılan Framingham Skoru gösterilebilir. Test esas olarak yaş, cinsiyet, diyabet, toplam kolesterol, HDL kolestrol, sigara kullanımı ve sistolik kan basıncını baz almaktadır.
Koroner kalp hastalığından korunma
Belirlenmiş risk faktörlerinden kaçınılması durumunda kardiyovasküler hastalık %90 oranına kadar önlenebilmektedir. Önleme faktörleri egzersiz,obezitenin azaltılması, hipertansiyon tedavisi, sağlıklı diyet, kolesterol seviyesinin azaltılması ve sigara kullanımının durdurulmasını içermektedir. Kabaca ilaçlar ve egzersiz aynı derecede etkiye sahiptir. Yüksek seviye fiziksel aktivite koroner arter hastalığını yaklaşık %25 oranında azaltmaktadır.
Diyabet hastalığına sahip insanlarda yüksek şeker kontrolü, böbrek yetmezliği ve körlük gibi gibi problemleri azaltmak için faydalı görünse de küçük bir kanıta göre çok sık yapılan kan şekeri testi kardiyak riski artırmaktadır. Yüksek alkol kullanımı riski arttırmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) riski azaltmak için "düşük ve orta miktarda alkol" kullanımını önermektedir.
Diyet
Fazla meyve ve sebze içeren diyetler kalp hastalığı ve ölüm riskini azaltmaktadır. Vejetartenler, fazla meyve ve sebze tüketimi nedeniyle daha düşük kalp hastalığı riskine sahiptir. Akdeniz diyeti ve yüksek lif içeren diyetlerin kalp hastalıkları riskini azalttığı bazı kanıtlar tarafından desteklenmektedir.
Trans yağ tüketimi (margarin gibi hidrojene içeren yağlar) ateroskleroz oluşumuna sebebiyet vermektedir ve koroner kalp hastalığı riskini arttırmaktadır.
Bazı kanıtlara göre omega-3 yağ asidinin, kardiyovasküler hastalıklara engelleyici bir rol oynadığı desteklenmemektedir (miyokard enfarktüsü ve ani kalp ölümü dahil). Menakinon (Vitamin K2) alımının CAD'tan dolayı ölüm riskini azalttığına ve phylloquinone'nin (Vitamin K1) aynı hastalıktan dolayı oluşan ölüm riski üzerinde hiçbir etkisi olmadığına dair geçici kanıtlar bulunmaktadır.
İkincil korunma
İkincil korunma, varolan hastalığın ilerideki sekellerini engellemektedir. Bu hedefte etkili olduğu belirlenen yaşam tarzı değişiklikleri şunları içermektedir:
- Kilo kontrolü
- Sigarayı bırakma
- Trans yağ tüketiminden kaçınma (kısmen hidrojene içeren yağlar)
- Psikososyal stresten kaçınma.
- Egzersiz: Yürüyüş, koşu, veya yüzme gibi aerobik egzersizler koroner arter hastalıklarına bağlı ölüm riskini azaltmaktadır. Aerobik egzersiz kan basıncı ve kan kolesterolü (LDL) miktarının azalmasını sağlamaktadır. Ayrıca "iyi kolesterol" olarak bilinen HDL miktarının artmasını sağlamaktadır. Egzersizin faydaları hakkındaki sorular bir kenara, doktorların hastalarına egzersizi tavsiye etmesi dahi net değildir. Amerika Birleşik Devletleri Önleyici Hizmetler Görev Gücü doktorların hastalarına egzersizi önerdiklerine dair "yetersiz kanıt" bulmuştur, fakat kurum "fiziksel hareketliliğin kronik hastalığa etkisi, morbidite ve mortalite olarak incelenmemiştir" , kurum yalnızca önerinin kendisinin etkisini incelemiştir. Sistematik olmayan bir gözleme dayanarak Amerikan Kalp Derneği, doktorların hastaları egzersiz konusunda bilgilendirmesini önerir.
Koroner kalp hastalığı tedavisi
Koroner arter hastalığının tedavisi için birkaç tedavi yöntemi vardır. Bunlar:
- Yaşam tarzında değişiklikler
- Tıbbi tedavi ve ilaç kullanımı (örneğin, kolestrol düşürücü ilaçlar, beta blokerler, nitrogliserin, kalsiyum antagonistleri, vb.)
- Anjiyoplasti ve koroner stent olarak koroner müdahaleler
- Koroner arter bypass ameliyatı (CABG)
Koroner kalp hastalığı ilaçları
- Kolesterolü düşüren statinler, koroner hastalık riskini azaltmaktadır.
- Nitrogliserin
- Kalsiyum kanal blokerleri ve / veya beta blokerleri
- Aspirin gibi antiplatelet ilaçlar
Kan basıncının tipik olarak 140/90 mmHg'den daha düşük olması önerilmektedir. Diyastolik kan basıncı ise 60 mmHg'den daha düşük olmamalıdır. İlk aşamada beta engelleyicilerin kullanılması tavsiye edilmektedir.
Koroner kalp hastalığında aspirin kullanımı
Başka bir kalp rahatsızlığı olmayan erkeklerde aspirin, miyokard enfarktüsü riskini azaltır; ancak aynı zamanda mide kanaması riskini arttırır. Hem erkeklerde hem de kadınlarda genel ölüm riskini etkilemez. Dolayısıyla, risk artışı olan 90 yaşın üzerindeki kadınlar, postmenopozal kadınlar ve koroner arter hastalığı (örneğin, hipertansiyon, diyabet veya sigara içmek gibi) için risk faktörleri olan daha genç kişiler, kalp rahatsızlığı için artmış risk taşıyor ve aspirin tedavisini düşünmek isteyebilir. Daha spesifik olarak, yüksek riskli kişiler, "5 yıllık risk taşıyan ≥% 3'lük" kişilerdir .
Antiagregan ilaçlar
Klopidogrel ile aspirin, kardiyovasküler olayları STEMI'li hastalarda yalnız aspirinden daha çok azaltır. Yüksek risk altında olan ancak akut geçirmeyen kişilerde kanıt zayıftır. Özellikle, bu grupta kullanımı, ölüm riskini değiştirmez. 12 aydan uzun bir süre stent ile Klopidogrel artı aspirin alanların ölüm riskinde bir değişiklik olmaz.
Koroner kalp hastalığı ameliyatı
Akut koroner sendrom için revaskülarizasyon ölüm oranına fayda sağlar. Stabil iskemik kalp hastalığının revaskülarizasyonu tek başına medikal tedaviye göre avantajlı görünmemektedir. Birden fazla arterde hastalık olanlarda koroner arter baypas ameliyatı, perkütan koroner müdahalelere göre daha iyi gözükmektedir.
Koroner kalp hastalığı yaygınlığı
CAD sonucu 2010 yılı itibariyle dünya üzerinde 7 milyondan fazla ölüm gerçekleşmiştir. 1990 yılında ise bu hastalığa bağlı olarak 5.2 milyon ölüm gerçekleşmiştir. Hastalık herhangi bir yaştaki bireyleri etkileyebilmektedir. Fakat her on yıllık sürede risk 3 katına çıkarak daha ileri ki yaşlarda dramatik olarak daha yaygın görülmektedir. Erkekler, kadınlara oranla daha sık etkilenmektedir.
Hint Altkıtası, dünya nüfusunun %20'sini bulundurmasına rağmen dünyadaki kalp ve damar hastalıklarının %60'ının burada meydana geleceği tahmin edilmektedir. Bu, genetik yatkınlığın ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonuna sekonder olabilir. Hint Kalp Derneği gibi kuruluşlar bu konuyla ilgili farkındalık yaratmak için Dünya Kalp Federasyonu ile birlikte çalışıyor.
Koroner kalp rahatsızlığı (KKH) hem kadınlar hem de erkekler için önde gelen ölüm nedenidir ve Amerika Birleşik Devletleri'nde her yıl yaklaşık 600.000 ölüme sebebiyet vermektedir. Mevcut trendlere göre, ABD'de 40 yaşından büyük sağlıklı erkeklerin yarısında, kadınların üçte birinde KAH görülecektir. ABD'de KAH, 20 yaşından büyük erkeklerin ve kadınların en yaygın ölüm nedenidir.
Halk arasında koroner kalp hastalığı
Koroner kalp hastalığına verilen isimler
Bazen bu durum için kullanılan diğer terimler "damarların sertleşmesi" ve "damarların daraltılması" dır. Latincede morbus ischaemicus cordis (MIC) olarak bilinmektedir.
Destek grupları
Enfarktüs Mücadele Projesi (ICP), 1998 yılında kurulan ve eğitim ve araştırma yoluyla iskemik kalp hastalıklarını azaltmaya çalışan ve kâr amacı gütmeyen uluslararası bir kuruluştur.
Endüstrinin araştırmalara etkisi
ABD'de şeker endüstrisi ticaret birliği olan The Sugar Associaton'ın arşivlerine yönelik 2016 araştırması, New England Journal of Medicine'de 1965 yılında yayınlanan etkili bir literatür taramasına sponsor oldu. KAH gelişiminde şeker yüklü bir diyetin rolü hakkındaki erken bulguları önemsemedi ve yağın, diyet üstündeki rolünü vurguladı. Bu gözden geçirmenin yıllardır süren araştırma fonu ve sağlıklı beslenme rehberliğini etkilemiştir.
Koroner kalp hastalığı araştırmaları
Yeni araştırma çabaları yeni anjiyogenik tedavi yöntemlerine ve çeşitli (yetişkin) kök hücre terapilerine odaklanmaktadır. 17. kromozom üzerindeki bir bölge birden fazla miyokard enfarktüsü bulunan aileler ile sınırlandırılmıştır. Diğer genom çalışmaları sonucunda 9. kromozom üzerinde yüksek risk içeren bir varyant (9p21.3) belirlenmiştir. Ancak bunlar ve diğer bölgelerde bulunan genler arası parçaların fenotipi nasıl etkilediğini anlamak için daha fazla araştırma yapmak gerekmektedir.
Ateroskleroz ve Chlamydophila pneumonie enfeksiyonu arasında tartışmalı bir bağlantı bulunmaktadır. Bu hücre içi organizma, damar içi plakta incelendiğinde kanıtların bunun bir etken olduğu sonucuna ulaştıracak nitelikte olmadığı görülmüştür. Kesinleşmiş aterosklerozlu hastalara uygulanan antibiyotik tedavisinin kalp krizi veya diğer koroner vasküler hastalık riskinde azalma göstermediği belirlenmiştir.
1990'dan bu yana özellikle "opsiyonel olmayan" koroner arter hastaları için yeni tedavi seçeneklerini araştırırken, anjiyojenez ve (yetişkin) kök hücre tedavilerinin kullanımı üzerine odaklanmaktadır. FGF-1 veya VEGF gibi protein (anjiyojenik büyüme faktörü) tedavilerinin veya farklı türlerde yetişkin kök hücre popülasyonlarını kullanan hücre tedavilerinin uygulandığı çok sayıda klinik deney gerçekleştirildi. Araştırma, özellikle FGF-1 ve endotel öncü hücrelerin kullanımı için ilk ümit verici sonuçlar ile hala devam ediyor.
Myeloperoksidaz biyolojik belirteç olarak önerilmiştir.
Diyet değişiklikleri koroner arter hastalığını azaltabilir. Örneğin, verilere göre, bitki temelli bir diyet ve agresif lipit düşüşü kalp hastalığını iyileştirmede fayda sağlıyor.