İnovasyon
İnovasyon nedir?
İnovasyon, basitçe "yeni bir fikir, cihaz veya yöntem" olarak tanımlanabilir. Bununla birlikte, inovasyon genellikle yeni gereksinimleri, açıkça ifade edilmemiş ihtiyaçları veya mevcut piyasa ihtiyaçlarını karşılayan daha iyi çözümlerin uygulanması olarak da görülür. Bu pazarlar, hükümetler ve toplum için kolaylıkla erişilebilen daha etkin ürünler, süreçler, hizmetler, teknolojiler veya iş modelleri aracılığıyla gerçekleştirilir. "İnovasyon" terimi, orijinal ve daha etkili ve sonuçta piyasaya veya topluma giren yeni bir şey olarak tanımlanabilir. Buluş ile ilgilidir, ancak buluşla aynı değildir. İnovasyon, genellikle mühendislik süreci yoluyla tezahür eder. Eksnovasyon (exnovation), inovasyonun tam tersidir.
Yeni çıkmış bir cihaz genellikle ekonomi, yönetim bilimi ve diğer uygulama ve analiz alanlarında bir inovasyon (yenilik) olarak tanımlanırken, inovasyon, çeşitli yeni fikirleri toplumu etkileyecek şekilde bir araya getiren bir sürecin sonucu olarak kabul edilir. Endüstriyel ekonomi alanında, artan tüketici talebini karşılamak için faaliyetlerden ampirik yenilikler keşfedilir ve yaratılır.
İnovasyon'un tanımı
İnovasyon üzerine literatür araştırmasında Edison ve diğerleri 40'dan fazla tanım buldular. Ayrıca, inovasyonun yazılım endüstrisinde nasıl tanımlandığını yakalamak için bir endüstriyel anket gerçekleştirdiler. Var olan tanımları analiz edip bu tanımların inovasyonun bütün boyutlarını kapsamlı bir şekilde kapsayıp kapsamadığını gördükten sonra, aşağıdaki tanımı en eksiksiz olanı olarak kabul ettiler:
İnovasyon, ekonomik ya da toplumsal alanlarda katma değerli bir yeniliğin üretilmesi ya da benimsenmesi, özümsenmesi ve kullanılması; ürünlerin, hizmetlerin ve pazarların yenilenmesi ve genişletilmesi; yeni üretim yöntemlerinin geliştirilmesi ve yeni yönetim sistemlerinin kurulmasıdır. İnovasyon, hem bir süreç hem de bir sonuçtur.
Bu tanım Crossan ve Apaydın tarafından yapılmıştır ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) kılavuz kitabı tanımına dayanmaktadır.
Edison ve diğerleri, inovasyon açısından iki ilginç boyut buldular: Yenilik derecesi (yani bir yeniliğin firmada, pazarda, sektörde ve dünyada yeni olup olmadığı) ve yenilik türü (yeniliğin süreç ya da ürün/hizmet olması gibi).
İnovasyon örnekleri
İş dünyasında ve ekonomide inovasyon
İş dünyasında ve ekonomide inovasyon, büyümenin katalizörü olabilir. Geçtiğimiz on yıllarda ulaşım ve iletişim alanındaki hızlı ilerlemelerle birlikte, eski dünyanın faktör varlıkları ve alanın benzersiz girdileri üzerinde odaklanan karşılaştırmalı avantaj kavramları, günümüz küresel ekonomisi için geçerliliğini yitirmiştir. İnovasyon ekonomisi çalışmalarına büyük katkıda bulunan ekonomist Joseph Schumpeter, endüstrilerin ekonomik yapıyı kesintisiz ve içten olacak şekilde kökten değiştirmeleri; yani daha iyi veya daha etkin süreç ve ürünlerle ve piyasa dağılımı ile (örneğin; el sanatları mağazasından fabrikaya bağlantı ile) yenilik getirmeleri gerektiğini ileri sürdü. Schumpeter, "yaratıcı yıkımın kapitalizmin esaslı gerçeği" olduğunu iddia etti. Buna ek olarak girişimciler, ileri teknolojiler ve örgütsel stratejilerle inovasyona imza atan kalite, dayanıklılık, hizmet ve fiyatla tüketici tabanını tatmin etmenin daha iyi yollarını ararlar.
En önemli örneklerden biri, Silikon Vadisi yeni şirketlerinin Stanford Endüstri Parkı'nda hızla yükselmeleri olmuştu. 1957'de, Nobel ödüllü ve William Shockley transistörünün ortak mucidi olan Shockley Semiconductor şirketinin memnuniyetsiz çalışanları, bağımsız bir firma olan Fairchild Semiconductor'u meydana getirmek üzere şirketten ayrıldılar. Birkaç yıl sonra Fairchild, sektörde inanılmaz bir varlık haline geldi. Sonunda bu kurucular, kendi benzersiz ve en yeni fikirlerine dayalı olarak kendi şirketlerini işletmek üzere buradan ayrıldılar ve ardından önde gelen çalışanlar kendi firmalarını işletmeye başladılar. Sonraki 20 yıl boyunca bu kartopu süreci, yeni bilgi teknolojisi firmalarının hızla ortaya çıktığı bir süreç oldu. Esasen, Silikon Vadisi, Shockley'nin sekiz eski çalışanı tarafından başlatılan 65 yeni girişim olarak başladı. O zamandan beri, yenilik merkezleri, New York'u kapsayan Silikon Geçidi (Silicon Alley) de dahil olmak üzere benzer şekilde küresel olarak ortaya çıktılar.
Başka bir örnek ise İşletme İnkübatörleri'dir (girişimi destekleyen organizasyonlar). İşletme İnkübatörü, dünyadaki hükümetler tarafından beslenen, bilgi kümelerine yakın olan, çoğunlukla araştırma temelli, üniversitelere veya diğer Hükümet Mükemmellik Merkezlerine benzer bir olgudur. Diğer yandan ana hedef, bölgesel veya ulusal ekonomik büyümeyi teşvik etmek amacıyla üretilen bilgiyi, uygulamalı yenilik sonuçlarına kanalize etmektir.
Organizasyonlarda inovasyon
Örgütsel bağlamda inovasyon, verimlilik, üretkenlik, kalite, rekabet gücü ve pazar payı üzerindeki olumlu değişimlerle bağlantılı olabilir. Bununla birlikte, yeni araştırma bulguları, örgütsel kültürün organizasyonların yenilikçi faaliyetleri somut performans gelişmelerine çevirmesine olanak tanımadaki tamamlayıcı rolünü vurgulamaktadır. Organizasyonlar, çalışanların temel iş görevlerine ek olarak, çalışma gruplarına yenilikçi fırsatlar ve kaynaklar sağlayarak kârlarını ve performansını artırabilirler. Peter Drucker şunu yazdı:
Var olan bir işletmede, kamu hizmet kurumunda veya yalnız bir bireyin aile mutfağında başlattığı yeni bir girişim şeklinde olsun, inovasyon girişimciliğin kendine özgü fonksiyonudur. İnovasyon, girişimcinin ya yeni zenginlik üreten kaynaklar yaratması ya da zenginlik yaratma potansiyeline sahip mevcut kaynakları desteklemesi için bir araçtır.
Clayton Christensen'e göre yıkıcı inovasyon, gelecekteki iş başarısının anahtarıdır. Organizasyon, rekabetçi avantajı korumak için uygun bir yapıya ihtiyaç duyar. Yenilikçi bir ortam oluşturmak ve beslemek gereklidir. Denetleyiciler ve yöneticiler, geleneksel düşünce yollarından uzaklaşmalı ve değişikliğin avantajlarından yararlanmalıdırlar. Bu, riskli bir süreçtir; ancak daha büyük bir fırsattır. İş dünyası, teknolojinin kullanımındaki artış ile değişmektedir ve hem şirketler hem de işletmeler giderek daha rekabetçi hale gelmektedirler. Şirketler, rekabet edebilir pozisyonda kalmak için küçülmek ve faaliyetlerini yeniden tasarlamak zorunda kalacaklardır. Bu, istihdamı etkileyecektir. Çünkü işletmeler daha fazla olmasa da aynı miktarda işi yerine getirirken istihdam edilen kişileri azaltmaya mecbur kalacaklardır.
Yıkıcı inovasyon, tipik olarak düşük maliyetli bir çözümle geleneksel ticari modele saldırır ve düşüşteki firmaları hızla geride bırakır. Ancak temel inovasyon daha yavaştır ve genelde uzun vadede küresel teknoloji sistemleri için yeni temeller yaratma potansiyeline sahiptir. Temel inovasyon, daha yavaş bir şekilde hız kazanan teknolojik ve kurumsal dalgalanmalara yol açan yeniliğin kademeli ve istikrarlı bir şekilde benimsenmesiyle yıllar içinde tamamen yeni işletme modelleri ortaya çıktığı için, firma işletme modellerini değiştirme eğilimindedir. Birleşik Devletler Savunma Bakanlığı'nın elektronik iletişimi (e-posta) için tek bir kullanım durumunu desteklemek üzere aslen 1972'de tanıtılan ve 1990'ların ortalarından itibaren World Wide Web (www (dünya çapında ağ))'in gelişi ile yaygın olarak benimsenen paket santralli iletişim protokolünün (TCP/IP) ortaya çıkışı temel bir teknolojidir.
Hastaneler, üniversiteler ve yerel yönetimler dahil olmak üzere bütün kuruluşlar yenilik yapabilirler. Örneğin, eski Belediye Başkanı Martin O'Malley, Baltimore Şehri'ni, şehir yetkililerinin yollardaki çukurların durumuna göre suç eğilimleriyle ilgili istatistiklerini sürdürmesine izin veren bir performans ölçüm veri ve yönetim sistemi olan CitiStat'ı kullanmaya itti. Bu sistem, zaman ve para açısından hesap verebilirlik ve verimlilik ile politikaların ve prosedürlerin daha iyi değerlendirilmesine yardımcı olur. İlk yılında CitiStat, kente 13,2 milyon dolar tasarruf ettirdi. Toplu taşıma sistemleri bile, otobüs duraklarında gerçek zamanlı izleme yapmak için hibrid otobüs filolarını kullanarak yenilik yapmışlardır. Buna ek olarak, araçlar ile bir kontrol merkezi arasında iletişim merkezi olarak hizmet veren mobil veri terminallerinin araçlardaki gittikçe artan kullanımı, yer, yolcu sayısı, motor performansı, kilometre ve diğer bilgiler ile ilgili verileri otomatik olarak gönderir. Bu araç, ulaşım sistemlerini dağıtmaya ve yönetmeye yardımcı olur.
Hala diğer yenilikçi stratejiler, tıbbi bilgileri elektronik tıbbi kayıtlarda sayısallaştıran hastaneleri içermektedir. Örneğin, ABD Konut ve Kentsel Gelişim Dairesinin HOPE VI girişimleri, kentsel alanlardaki fakir toplu konutları canlanmış, karışık gelirli ortamlara dönüştürdü; Harlem Çocuk Bölgesi, yerel bölgedeki çocukları eğitmek için topluma dayanan bir yaklaşım kullandı ve Çevre Koruma Ajansı'nın kahverengi alan bağışları çevre koruma, yeşil alanlar, toplumsal ve ticari kalkınma için kahverengi alanların değiştirilmesini kolaylaştırmaktadır.
İnovasyon kaynakları
Birkaç inovasyon kaynağı bulunmaktadır. İnovasyon, bir dizi farklı etkenin, şans eseri veya büyük bir sistem hatası sonucunda odaklanma çabasının bir sonucu olarak ortaya çıkabilir.
Peter F. Drucker'a göre, yeniliklerin genel kaynakları endüstri yapısındaki, piyasa yapısındaki, yerel ve küresel demografideki, insan algılamasındaki, atmosfer ve manadaki, halihazırda mevcut bilimsel bilgi miktarı vb. deki farklı değişikliklerdir.
İnovasyonun en basit doğrusal modelinde geleneksel olarak kabul edilen kaynak üreticinin yeniliğidir. İşte bu, bir kişi veya şirketin yeniliği satmak için yenilikler yaptığı yerdir. Özellikle Ar-Ge (Araştırma Geliştirme) ölçümü, bilhassa ticaret sektöründe Ar-Ge Harcaması adı verilen yenilik için yaygın olarak kullanılan veri girdisidir. AR-GE Harcaması, kamu sektörü tarafından yatırım yapılan Ar-Ge'nin azalan giderlerini yıllar içinde büyütmüştür.
İnovasyonun diğer bir kaynağı, şimdi yaygın olarak kabul gören, son kullanıcı yeniliğidir. Bu, var olan ürünler kendi ihtiyaçlarını karşılamadığı için bir kişi veya şirketin kendi kişisel veya şirket içi kullanımı için bir yenilik geliştirdiği yerdir. MIT (Masssachusetts Institute of Technology (Masssachusetts Teknoloji Enstitüsü)) ekonomisti Eric von Hippel son kullanıcı yeniliğini, konu üzerine yazdığı klasik kitabı İnovasyon Kaynakları'nda en önemli ve kritik olan olarak tanımlamıştır.
Robotik mühendisi Joseph F. Engelberger, yeniliklerin yalnızca üç şey gerektirdiğini iddia ediyor:
- Bilinen bir ihtiyaç,
- Uygun teknolojiye sahip yetkin kişiler ve
- Finansal destek.
Bununla birlikte, inovasyon süreçleri genellikle şunları içerir: Müşteri ihtiyaçlarını belirleme, makro ve meso (genel ve ikincil)) eğilimler, yeterlilikleri geliştirme ve mali destek bulma.
Kline zincir bağlantılı yenilik modeli, yenilik sürecinin sürücüleri olarak potansiyel pazar ihtiyaçlarına vurgu yapar ve pazarlama, tasarım, imalat ve Ar-Ge arasındaki karmaşık ve çoğunlukla yineleyici geri bildirim döngülerini tanımlar.
İşletmeler, şimdilerde "atılımcı yenilikler" için resmi araştırma ve geliştirme çalışmalarına (AR-GE) verilen büyük önemle birçok açıdan yeniliğe ulaşırlar. Ar-Ge; patent, endüstri, tıp, mühendislik ve devlet gibi alanlarda üretken büyümeye yol açan diğer bilimsel yenilikleri teşvik etmeye yardımcı olur. Bununla birlikte yenilikler, uygulamanın daha az resmi olarak iş üzerinde yapılacak değişiklikleriyle, mesleki deneyim alışverişi ve kombinasyonu yoluyla ve diğer birçok yolla geliştirilebilir. Yenilik ve teknoloji transferi kavramları arasındaki ilişkinin araştırılması, bunların çakıştığını ortaya koydu. Daha radikal ve devrimci yenilikler Ar-Ge'den ortaya çıkma eğilimindeyken, uygulamadan daha fazla sayıda yenilik ortaya çıkabilir; ancak bu eğilimlerin her biri için istisnalar vardır.
Bilgi teknolojisi ve değişen iş süreçleri ve yönetim tarzı, yeniliğe elverişli bir çalışma ortamı oluşturabilir. Örneğin, yazılım aracı şirketi Atlassian, üç ayda bir çalışanların şirketin ürünleri ile ilgili herhangi bir konu üzerinde çalışabilecekleri "ShipIt Günleri" gerçekleştirir. Google çalışanları, zamanlarının %20'sinde kendi yönettikleri projelerde çalışırlar (İnovasyon İzni olarak bilinir). Her iki şirket de, bu tabandan yukarıya doğru olan süreçlerin yeni ürün ve özellikler için önemli kaynaklar olduklarını belirtiyor.
Önemli bir inovasyon faktörü, ürünleri satın alan veya hizmetleri kullanan müşterileri içerir. Sonuç olarak firmalar, kullanıcıları odak gruplarına dahil edebilir (kullanıcı merkezli yaklaşım), sözde önde gelen kullanıcılar (önde gelen kullanıcı yaklaşımı) olarak adlandırılanlarla yakından çalışabilirler veya kullanıcılar kendi ürünlerini kendileri uyarlayabilirler. Önde gelen kullanıcı yöntemi, önde gelen kullanıcıların atılımcı yenilikler geliştirmesine dayalı fikir üretmeye odaklanmaktadır. Avrupa'nın yüzey taşımacılığı sistemini yenileme projesi olan U-STIR, bu tür atölye çalışmaları yürütmektedir. Bu kullanıcı inovasyonuna ilişkin olarak, teknolojileri ve ürünleri gerçekte uygulayan ve kullananlar tarafından normal faaliyetlerinin bir parçası olarak çok sayıda yenilik yapılmaktadır. Çoğu zaman kullanıcı yenilikçilerin, kendilerini motive eden bazı kişisel kayıtları vardır. Bazen kullanıcı yenilikçiler, ürünlerini satarak girişimcilik yapabilir, yeniliklerini diğer yeniliklerle takas etmeyi seçebilir veya tedarikçileri tarafından benimsenebilirler. Günümüzde, açık kaynak gibi yöntemleri kullanarak kendi yeniliklerini özgürce ortaya koymayı da seçebilirler. Bu tür inovasyon ağlarında kullanıcılar veya kullanıcı toplulukları, teknolojileri daha da geliştirebilir ve sosyal anlamlarını yeniden keşfedebilirler.
İnovasyonun hedefleri ve başarısızlıklar
Örgütsel inovasyon programları genelde örgütsel amaç ve hedeflerle, iş planıyla ve rekabetçi piyasa koşullarıyla sıkı sıkıya bağlantılıdır. Kurumlardaki inovasyon programları için itici bir güç, büyüme hedeflerini gerçekleştirmektir. Davila ve diğerleri (2006), "Şirketler maliyet düşürme ve tek başına yeniden yapılanma yoluyla büyüyemezler ... İnovasyon, agresif üst seviye büyümenin sağlanmasında ve artan gerçek sonuçlar için kilit unsurdur" diye belirtmektedirler.
Çok sayıdaki imalat ve hizmet organizasyonunda yapılan bir araştırma, popülerliğin azalan sıralamasında yer alan sistematik örgütsel inovasyon programlarının en sık olarak; geliştirilmiş kalite, yeni pazarların yaratılması, ürün yelpazesinin genişletilmesi, işçilik maliyetlerinin azaltılması, geliştirilmiş üretim işlemleri, azaltılmış malzemeler, azaltılmış çevresel hasar, ürünlerin/hizmetlerin değiştirilmesi, azalan enerji tüketimi, mevzuata uygunluk yoluyla harekete geçirildiğini buldu.
Bu hedefler, ürünlerde, süreçlerde ve hizmetlerde yapılan iyileştirmeler arasında çeşitlilik gösterir ve inovasyonun esas olarak yeni ürün geliştirme ile ilgilendiğiyle ilgili popüler bir efsaneyi ortadan kaldırır. Hedeflerin çoğu, bir imalat tesisi, pazarlama firması, hastane veya yerel yönetim olsun, herhangi bir organizasyona uygulanabilir. İnovasyon amaçlarına başarılı bir şekilde ulaşılıp ulaşılmadığı, büyük ölçüde şirketteki egemen çevreye bağlıdır.
Tersine, başarısızlık, inovasyon programlarında gelişebilir. Başarısızlığın nedenleri çok araştırılmıştır ve bunlar önemli ölçüde farklılık gösterebilirler. Bazı nedenler organizasyonun dışında ve onun kontrol etkisi dışında olacaktır. Diğerleri dahili olacaktır ve nihayetinde örgütün kontrolü içindedir. Başarısızlığın iç nedenleri, kültürel altyapıyla ilişkili sebepler ve inovasyon sürecinin kendisiyle ilişkili nedenler olarak bölünebilir. Birçok organizasyonda inovasyon sürecinde başarısızlığın yaygın nedenleri beş hedefe ayrılabilir: Zayıf hedef tanımlama, eylemlerin hedeflere göre zayıf düzenlenmesi, ekiplerdeki zayıf katılım, sonuçların zayıf izlenmesi, zayıf iletişim ve bilgiye zayıf erişim.
Yayılma
İnovasyon araştırmalarının yayılması ilk önce 1903'te S-şeklindeki difüzyon eğrisini çizen ilk araştırmacı olan Gabriel Tarde tarafından başlatıldı. Tarde, inovasyon karar sürecini, aşağıdakileri içeren bir dizi adım olarak tanımladı:
- İlk bilgi
- Bir tutum oluşturma
- Kabul etme veya reddetme kararı
- Uygulama ve kullanım
- Kararın teyidi
İnovasyon meydana geldiğinde, yenilikler yenilikçiden diğer kişilere ve gruplara yayılabilir. Bu süreç, yeniliklerin yaşam döngüsü "s-eğrisi" veya difüzyon eğrisi kullanılarak tanımlanabileceği için önerilmiştir. S-eğrisi, gelirin veya üretkenliğin zamana oranla büyümesini haritalamaktadır. Belli bir inovasyonun erken evresinde, yeni ürün kendisini kanıtlarken, büyüme nispeten yavaştır. Bir noktada müşteriler ürünü talep etmeye başlarlar ve ürünün gelişmesi daha hızlı bir şekilde artar. Çoğalan yeni inovasyonlar veya üründeki değişiklikler, büyümenin devam etmesini sağlar. Yaşam döngüsünün sonuna doğru büyüme yavaşlar ve hatta düşmeye başlayabilir. Daha sonraki aşamalarda, o üründeki hiçbir yeni yatırım, normal bir getiri oranı sağlamayacaktır.
S-eğrisi, yeni ürünlerin muhtemelen gelirde hızlı bir artışın olduğu başlangıç fazı ile nihai düşüşün meydana geldiği dönemden oluşan bir ''ürün ömrü''ne sahip olduğu varsayımından kaynaklanmaktadır. Aslında, yeniliklerin büyük çoğunluğu hiç bir zaman eğrinin altından yukarıya çıkmaz ve hiçbir zaman normal geri dönüşler üretmez.
Yenilikçi şirketler tipik olarak eski yeniliklerin yerini alacak yeni yenilikler üzerinde çalışacaklardır. Ardışık s-eğrileri, daha eski olanların yerini alacak ve büyümeyi yukarı doğru sürmeye devam edecektir. Yaşam süresi pek çok faktöre bağlı olacaktır.
İnovasyon ölçütleri
Edison ve diğerleri inovasyon yönetimi hakkındaki literatür incelemesinde, 232 adet inovasyon ölçütü buldular. Bu ölçütleri; inovasyon sürecinin girdileri, inovasyon sürecinin çıktıları, inovasyon çıktısının etkisi, bir inovasyon sürecindeki faaliyetleri değerlendirmek için ölçütler ve böyle bir süreci kolaylaştıran faktörlerin mevcudiyeti şeklinde beş boyutta kategorize ettiler.
İnovasyon için iki farklı ölçüt türü vardır: Örgütsel düzey ve politik düzey.
Örgütsel düzey
İnovasyonun örgütsel seviyedeki ölçütü, bireylerle, takım düzeyindeki değerlendirmelerle ve en küçük şirketten en büyük şirkete kadar olan özel şirketlerle ilgilidir. Kuruluşlar için inovasyon ölçütü; anketler, çalıştaylar, danışmanlar veya dahili kıyaslama çalışmaları ile yapılabilir. Bugün, örgütsel inovasyonu ölçmek için belirlenmiş genel bir yöntem yoktur. Kurumsal ölçümler genellikle, finansla ilgili ticari ölçütler, inovasyon süreci verimliliği, çalışanların katkısı ve motivasyonu ve inovasyonun müşterilere yararları gibi inovasyonun çeşitli yönlerini kapsayan dengeli puan kartı etrafında yapılandırılmıştır. Ölçülen değerler, örneğin yeni ürün gelirleri, Ar-Ge'deki harcamalar, pazara giriş süreleri, müşteri ve çalışanların algısı ve memnuniyeti, patent sayısı ve geçmiş yeniliklerden kaynaklanan ilave satışları kapsayarak, işletmeler arasında büyük farklılıklar gösterecektir.
Siyasi düzey
Politik düzeydeki inovasyon ölçütleri, inovasyon yoluyla bir ülke veya bölgedeki rekabet avantajı üzerine odaklanmaktadır. Bu bağlamda, örgütsel kabiliyetler, Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı gibi çeşitli değerlendirme çerçeveleri aracılığıyla değerlendirilebilir. OECD Oslo Kılavuzu (1995), teknolojik ürünün ve süreç inovasyonunun ölçülmesine ilişkin standart yönergeler önermektedir. Bazı insanlar Oslo Kılavuzunu, 1963'de hazırlanan Frascati Klavuzunun tamamlayıcısı olarak değerlendirirler. 2005'den itibaren yeni Oslo klavuzu, inovasyon için daha geniş bir perspektif kullanır ve pazarlamayı ve örgütsel inovasyonu içerir. Bu standartlar, örneğin Avrupa Toplululuğu İnovasyon Araştırmaları'nda kullanılır.
İnovasyonu ölçmenin diğer yolları, geleneksel olarak, örneğin GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla)'nın yüzdesi olarak Ar-Ge'ye yapılan yatırım şeklinde olabilen harcamalar olmuştur. Bunun inovasyon için iyi bir ölçüt olup olmadığı çokça tartışılmıştır ve Oslo Klavuzu, ölçümün daha önceki yöntemlerine karşı yapılan eleştiri metinlerinin bazılarını içine almıştır. Geleneksel ölçüm yöntemleri halen birçok politika kararına etki etmektedir. AB Lizbon Stratejisi, Ar-Ge'ye yönelik ortalama harcamalarının GSYİH (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla)'nin %3'ü olması gerektiği şeklinde bir hedef belirlemiştir.
Göstergeler
Pek çok akademisyen, bilim ve teknoloji modeline karşı büyük bir ön yargı olduğunu; yaparak, kullanarak ve etkileşim modeli ile öğrenmenin yaygın olarak göz ardı edildiğini iddia etmektedir. Örnek vermek gerekirse, daha iyi bir teknolojiye veya yazılıma sahip olabilirsiniz, ancak inovasyon için, öğrenme de çok önemli bir görevdir. Fakat bu ölçümler ve araştırmalar nadiren yapılır.
Deneysel kanıt tarafından desteklenmeyen ortak bir endüstri görüşü, karşılaştırmalı maliyet etkinliği araştırmasının, endüstriye geri dönüşleri azaltarak Ar-Ge harcamalarını sınırlayan, gelecekteki inovasyonu bastıran ve yeni ürünlerin piyasalara erişimini tehlikeye atan fiyat kontrolünün bir biçimi olduğu yönündedir. Bazı akademisyenler karşılaştırmalı maliyet etkinliği araştırmasının, serbest piyasa mekanizmalarından daha yüksek fiyatlara uygulanan ("sağlık kazanımı" sağlayan) terapide gerçekten önemli ilerlemelere uyum sağlayan değerli bir değer temelli inovasyon ölçütü olduğunu iddia ediyorlar. Bu tür değer temelli fiyatlandırma, endüstriye kamu cüzdanından ödüllendirilmesi gereken inovasyon türünü göstermenin bir aracı olarak görülmüştür. Avustralyalı akademisyen Thomas Alured Faunce, bu hususu, ulusal karşılaştırmalı maliyet etkinliği değerlendirme sistemlerinin, rekabetçi pazarların işletilmesi yoluyla (pazarda tekelleşme ve kartelleşmeyi önleyen, serbest rekabeti koruyan güçlü bir anti tröst yasanın varlığını gerektiren bir yöntem) inovasyonu değerlendirmeden farklı bir kanıta dayalı bir kavram olarak sağlık inovasyonunun ölçülmesi olarak görülmesi gerektiğine kadar genişletti.
İnovasyon indeksleri
İnovasyonu ölçmek ve varlıkları bu ölçümleri temel alarak sıralamak için bir kaç indeks girişimi aşağıdaki gibidir:
- Bloomberg İnovasyon İndeksi
- Oslo Kılavuzuna benzer Bogota Klavuzu, Latin Amerika ve Karayipler ülkeleri üzerinde yoğunlaşmıştır.
- Richard Florida tarafından geliştirilen Yaratıcı Sınıf
- EIU İnovasyon Sıralaması
- Küresel Rekabet Raporu
- INSEAD tarafından geliştirilen Küresel İnovasyon İndeksi (GII)
- Bilgi Teknolojisi ve İnovasyon Vakfı (Information Technology and Innovation Foundation (ITIF)) İndeksi
- İşbirlikçi bir biçimde çalışan çok sayıdaki uluslararası profesör tarafından yayınlanan İnovasyon Kapasite İndeksi (Innovation Capacity Index (ICI)). 2009-2010 yılları arasında en yüksek ICI'ya sahip olan ülkeler; 1. İsveç 82,2; 2. Finlandiya 77,8 ve 3. Birleşik Devletler 77,5 şeklinde gerçekleşti.
- İndiana İşletme Araştırma Merkezi tarafından geliştirilen İnovasyon İndeksi, Amerika'da ilçe veya bölge düzeyindeki inovasyon kapasitesini ölçmek için geliştirildi.
- İnovasyon Birliği Puan Tablosu
- İnovasyon İndikatörü (İnovasyon Göstergesi)
- INSEAD İnovasyon Etkinliği İndeksi
- Boston Danışma Grubu (Boston Consulting Group (BCG)), Ulusal İmalatçılar Birliği (National Association of Manufacturers (NAM)) ve İmalat Enstitüsü (Manufacturing Institute (MI)) (NAM'a bağlı tarafsız araştırma şirketi) tarafından ortaklaşa üretilen Uluslararası İnovasyon İndeksi, bir ülkedeki inovasyon düzeyini ölçen dünya çapında bir indekstir. NAM onu, "kendi türünün en büyük ve en kapsamlı küresel indeksi" olarak tanımlamaktadır.
- Yönetim İnovasyon İndeksi - Örgütsel Yaratıcılığın Soyutluğunu Yöneten Model: Yönetim İnovasyon İndeksi
- New York City Ekonomik Kalkınma Şirketi (New York City Economic Development Corporation) tarafından geliştirilen NYCEDC İnovasyon İndeksi, New York City'nin yüksek teknoloji inovasyonu için bir merkez haline dönüşümünü izliyor. Bu indeks, kentin büyüyen bilim ve teknoloji endüstrilerindeki inovasyonu ölçer ve inovasyonun şehrin ekonomisi üzerindeki etkisini görmek için tasarlanır.
- Bogota Kılavuzuna benzer Oslo Kılavuzu, Kuzey Amerika, Avrupa ve diğer zengin ekonomilere odaklanmıştır.
- Milken Enstitüsü tarafından geliştirilen Eyalet Teknoloji ve Bilim İndeksi, kilit bileşenlerin etrafına dayalı yüksek ücretli işleri donatan bilim ve teknoloji kabiliyetlerini ölçmek için geliştirilmiş, ABD çapında temel bir ölçüttür.
- Dünya Rekabet Puan Tablosu
Ülkelerin inovasyon sıralaması
Pek çok araştırma çalışması, ülkeleri inovasyon ölçütlerine dayalı olarak derecelendirmeye çalışır. Ortak odaklanma alanları şunlardır: Yüksek teknoloji şirketleri, imalat, patentler, orta öğretim sonrası eğitim, araştırma ve geliştirme, araştırma personeli. Aşağıdaki ilk 10 ülkenin sol taraftaki sıralaması, 2016 Bloomberg İnovasyon İndeksine dayanmaktadır. Bununla birlikte, çalışmalar büyük ölçüde değişiklik gösterebilir. Örneğin, 2016 Küresel İnovasyon İndeksi, İsviçre'yi birinci sıraya yerleştirirken, Güney Kore ve Japonya gibi ülkeler ilk onda bile yer almıyorlar.
2016 Bloomberg İnovasyon İndeksi
Sırası | Ülke/Bölge | İndeks |
---|---|---|
1 | ![]() | 91.31 |
2 | ![]() | 85.54 |
3 | ![]() | 85.21 |
4 | ![]() | 85.07 |
5 | ![]() | 84.96 |
6 | ![]() | 84.54 |
7 | ![]() | 83.80 |
8 | ![]() | 82.84 |
9 | ![]() | 81.40 |
10 | ![]() | 80.39 |
2016 Global İnovasyon İndeksi
Sırası | Ülke / Bölge | İndeks |
---|---|---|
1 | ![]() | 66.3 |
2 | ![]() | 63.6 |
3 | ![]() | 61.9 |
4 | ![]() | 61.4 |
5 | ![]() | 59.9 |
6 | ![]() | 59.2 |
7 | ![]() | 59.0 |
8 | ![]() | 58.5 |
9 | ![]() | 58.3 |
10 | ![]() | 57.9 |