Hastalık
Hastalık nedir?
Hastalık, organizmanın bir kısmını veya tamamını etkileyen anormal bir durum, bir yapı veya fonksiyon bozukluğudur. Hastalıkların nedenlerini, oluşma mekanizmalarını ve organlar üzerindeki etkilerini ortaya koyan tıp dalına patoloji denir. Hastalık genellikle spesifik semptomlar (kendine özgü belirtiler) ve işaretlerle ilişkili tıbbi bir durum olarak yorumlanmaktadır. Hastalık, Patojen (hastalığa neden olabilecek bakteri, virüs veya diğer mikroorganizmalar) gibi dış etkenlerden, bağışıklık sistemi yetersizliği gibi immün sisteminin vücuttaki fonksiyon bozukluklarından veya alerji ve otoimmünite (bağışıklık sisteminin aşırı duyarlılığıyla oluşan tepkileri) gibi aşırı hassasiyetten kaynaklanabilir.
Hastalık daha geniş anlamıyla, insanlarda sıklıkla ağrıya, işlev bozukluğuna, sıkıntıya, toplumsal sorunlara, hasta kişinin ölümüne sebep olabilecek rahatsızlığa veya hastayla temas eden kişilerde benzer sorunlara neden olabilir. Bu geniş anlam bazen yaralanmaları, sakatlıkları, sağlık bozukluklarını, sendromları (hastalık belirtileri), enfeksiyonları, izole semptomları (soyut belirtileri), sapkın davranışları ve vücudun alışılmamış değişimlerini içerirken diğer bağlamlarda bunlar ayırıcı kategoriler olarak düşünülebilir. Hastalıklar insanları sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda duygusal olarak da etkileyebilir. Çünkü, hastalığa yakalanmak ve hastalıkla yaşamak, etkilenen kişinin hayata bakış açısını değiştirebilir.
Hastalığa bağlı ölümlere, doğal nedenlerle oluşan ölüm denir. Başlıca dört hastalık türü vardır; bulaşıcı hastalıklar, yetersiz beslenme sonucu oluşan hastalıklar, genetik hastalıklar (kalıtsal ve kalıtsal olmayan) ve fizyolojik hastalıklar. Hastalıklar ayrıca bulaşıcı hastalıklar ve bulaşıcı olmayan hastalıklar olarak sınıflandırılabilir. İnsanlardaki en ölümcül hastalıklar; koroner arter hastalığı (damar tıkanıklığı), serebrovasküler hastalık ve alt solunum yolu enfeksiyonlarıdır.
Hastalık çeşitleri
Hastalık kavramı
Bir çok durumda hastalık, bozukluk, morbidite ve rahatsızlık gibi terimler birbirlerinin yerine kullanılırlar. Bununla birlikte, özel terimlerin tercih edildiği durumlar da vardır.
Hastalık
Hastalık terimi, vücudun normal işleyişini bozan herhangi bir rahatsızlığı ifade eder. Bu nedenle hastalıklar, vücudun normal homeostatik (insan vücudunun temel ihtiyaçlarının oluşturduğu mekanizma. Uyku, yemek, tuvalet...) süreçlerinin bozulması ile ilişkilidirler. Hastalık terimi, hem sayılabilen anlamları (bir hastalık, iki hastalık, birçok hastalık) hem de sayılamaz anlamları (çok hastalık, daha az hastalık, çok fazla hastalık) ifade edilebilir. Genellikle hastalık terimi, virüsleri, bakterileri, mantarları, protozoaları (tek hücreliler), çok hücreli organizmaları ve prion olarak bilinen anormal proteinleri içeren patojenik mikrobiyal ajanların varlığından kaynaklanan klinik olarak belirgin hastalıklar olan bulaşıcı hastalıkları belirtmek için kullanılır. Bağırsakta normal bakterilerin, mayaların ya da yolcu virüsünün varlığı klinik olarak belirgin şekilde bağırsak bozulmasına yol açmayan bir enfeksiyon olup hastalık olarak görülmez. Aksine, kuluçka döneminde asemptomatik (belirti göstermeyen) olan, ancak daha sonra belirtileri beklenen enfeksiyon genellikle hastalıktır. Bulaşıcı olmayan hastalıklar, çoğu kanser türü dahil olmak üzere kalp hastalığı ve genetik hastalık gibi diğer hastalıklardır.
Sonradan kazanılmış hastalık
Doğuştan olan hastalıktan ziyade, kişinin hayatında belli bir noktasında başlayan hastalık, "sonradan kazanılmış", "bulaşma yoluyla yakalanmak" anlamına gelebilir. Ancak doğumdan bir süre sonra edinilmiş demektir. Ayrıca, ikincil hastalık anlamına gelebilir gibi görünse de, edinilen hastalık birincil hastalık olabilir.
Akut hastalık
Kısa süreli bir hastalık (akut); terim bazen birden gelişen durumu ifade eder.
Kronik hastalık
Uzun vadeli bir sorun olan hastalıktır (kronik).
Doğuştan hastalık
Doğumda var olan hastalıktır. Genellikle genetiktir ve miras olarak alınabilir. Aynı zamanda, HIV / AIDS gibi anneden dikey olarak bulaşan (Anne tarafından doğrudan bir embriyo, fetüs veya başka yere nakledilen parazitlerden kaynaklanır.) bir enfeksiyonun sonucu olabilir.
Genetik hastalık
Genetik mutasyonun (kalıtımsal değişim) neden olduğu hastalıktır. Genellikle kalıtsaldır, ancak bazı mutasyonlar rastgele ve yenidir.
Kalıtsal veya intikal eden hastalık
Kalıtsal mutasyona bağlı bir genetik hastalık türüdür (ailede birden fazla kişi etkilenir).
İdiopatik hastalık
Nedeni bilinmeyen hastalıktır. Tıp bilimi ilerledikçe, sebepleri önceden bilinmeyen birçok hastalık kapsamlı bir şekilde açıklanmıştır (Örneğin, her moleküler ayrıntıyı henüz anlamamış olsak bile, otoimmünitenin şeker hastalığının nedeni olduğu fark edilmiştir. Örneğin, gastrik ülserlerin, Helicobacter pylori enfeksiyonuyla ilişkili olduğu fark edilmiştir).
Tedavi edilemeyen hastalık
İyileştirilemeyen hastalıkdır.
Birincil hastalık
Başka bir hastalığın sekeli (hastalıktan sonra yerleşip kalan işlev veya doku bozukluğu) veya komplikasyonu (hastanın yada doktorun elinde olmadan gelişen, istenmeyen gelişmelerdir) olan sekonder hastalıktan ziyade, hastalığın temel nedeni olarak ortaya çıkan hastalıktır.
İkincil hastalık
Başka bir hastalığa veya altta yatan ana nedene bağlı, sekel veya komplikasyon oluşan hastalıktır. Bakteriyel enfeksiyonlar, birincil (sağlıklı iken daha sonra bakterinin hastalığa yol açması) olabilir. Ancak bu bakteriyel enfeksiyonlar, viral bir enfeksiyon veya yanık için sekonder olup açık bir yaranın oluşmasına ya da bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olur (aksi halde bakteri oluşmazdı).
Terminal hastalık
Ölüm, hastalığın kaçınılmaz sonucudur.
Rahatsızlık
Rahatsızlık terimi, genelde hastalık kelimesinin eş anlamlısı olarak kullanılır. Bununla birlikte, bu terim bazen de hastanın hastalığına ilişkin kişisel tecrübesini belirtmek için kullanılır. Bu türde, bir kişinin hastalık belirtisi olmadan hastalığa yakalanması (subklinik bir enfeksiyon gibi objektif olarak tanımlanabilir, ancak asemptomatik, tıbbi duruma sahiptir) ve hastalık olmadan kendini hasta hissetmesi mümkündür ( Kişi normal bir tecrübeyi tıbbi durum olarak algılar ya da hayatında hastalıksız durumu teyit eder. Örneğin, utanç duygusu yüzünden iyi hissetmeyen ve bu duyguları normal duygular yerine hastalık olarak yorumlayan bir kişi gibi). Rahatsızlığın belirtileri çoğunlukla doğrudan enfeksiyonun sonucu oluşmaz. Ancak, bu belirtiler bulaşmış enfeksiyona yardımcı olan vücut tarafından gelişen yanıtların -hastalık davranışlarının- bir araya toplanmasıyla oluşur. Hastalığın uyuşukluk, depresyon, iştahsızlık, uyku hali, hiperaljezi (ağrıya aşırı duyarlı olma) ve konsantrasyon yetersizliği gibi halleri olabilir.
Sağlık bozukluğu
Tıpta bozukluk, işlevsel bir anormallik veya rahatsızlıktır. Tıbbi bozukluklar, zihinsel bozukluklar, fiziksel bozukluklar, genetik bozukluklar, duygusal ve davranışsal bozukluklar, işlevsel bozukluklar olarak sınıflandırılabilir. Bozukluk terimi genellikle, hastalık veya rahatsızlık terimlerinden daha tarafsız ve gerçek anlamda olup, seyrek olarak da damgalanma, lekelenme olarak düşünülür. Bu nedenle bazı durumlarda tercih edilen bir terimdir. Zihinsel sağlıkta zihinsel bozukluk terimi, psikiyatrik koşullardaki biyolojik, sosyal ve psikolojik faktörlerin karmaşık etkileşimini kabul etmenin bir yolu olarak kullanılır. Bununla birlikte, bozukluk terimi, tıbbın birçok alanında, öncelikle metabolik bozukluklar gibi bulaşıcı organizmaların neden olmadığı fiziksel bozuklukları tanımlamak için kullanılır.
Tıbbi durum
Tıbbi durum, normalde hamilelik veya doğum gibi tıbbi tedavi gören tüm hastalıkları, lezyonları (doku bozulması), bozuklukları veya patolojik olmayan durumu kapsayan geniş bir terimdir. Tıbbi durum terimi genellikle zihinsel hastalıkları içerirken, bazı durumlarda bu terim özellikle zihinsel hastalıklar dışındaki herhangi bir hastalığı, yaralanmayı veya rahatsızlığı işaret etmek için kullanılır. Zihinsel Bozuklukların Teşhis ve İstatistiksel El Kitabı (DSM), zihinsel bozuklukları tanımlar ve yaygın şekilde psikiyatrik el kitabı olarak kullanılır. Bu kitap, Zihinsel bozukluklar dışındaki tüm hastalıkları, rahatsızlıkları ve yaralanmaları belirtmek için genel tıbbi durum terimini kullanır. Bu kullanım psikiyatrik literatürde sıklıkla görülür. Bazı sağlık sigortası poliçelerinde, psikiyatrik hastalıklar dışında herhangi bir hastalık veya yaralanma veya rahatsızlık gibi bir sağlık sorunu olarak tanımlanmaktadır.
Tıbbi durum terimi, hastalık gibi terimlerden değeri daha az ve tarafsız olduğu için, bazen sağlık sorunları olan insanlar tarafından zararlı olarak değerlendirilmez. Diğer yandan, bu terim durumun tıbbi yapısının önemini belirterek kabul edilmez. Örneğin, otizm hakları hareketinin savunucuları tarafından reddedilir.
Tıbbi durum terimi aynı zamanda kişinin sağlık durumuyla eş anlamlı olup bireysel olarak hastanın mevcut durumunu tıbbi açıdan tanımlar. Örneğin, bir hastanın kritik durumda olduğunu açıklayan ifadelerde bu kullanım görülür.
Morbidite
Morbidite (Latince morbidus kelimesinden gelir, "hastalıklı, sağlıksız" anlamı taşır) hastalıklı bir durum, sakatlık veya herhangi bir nedenle oluşan zayıf sağlık anlamına gelir. Morbidite terimi, herhangi bir hastalık türünün varlığına veya sağlık durumunun hastayı etkileme derecesine atıfta bulunmak için kullanılabilir. Ağır hastalardaki morbidite seviyesi genellikle yoğun bakım ünitesi puanlama sistemleri ile ölçülür. Eşlik eden hastalık demek; şizofreni ve madde kullanımı gibi iki veya daha fazla tıbbi durumun aynı anda var olmasıdır.
Epidemiyoloji ve aktüeryal bilimde (sigorta istatistikleri bilimi), "morbidite oranı" terimi insidans hızını (belli nüfusta belli zaman diliminde belli bir hastalık veya hastalıkların yeni olgularının sayısını ifade eder) veya bir hastalığın yada tıbbi durumun yaygınlığını ifade edebilir. Hastalığın bu ölçüsü ile belli zaman aralığında ölen insanların oranı yani ölüm hızı karşılaştırılır.
Sendrom
Sendrom, birçok tıbbi işaret, semptom ve/veya birlikte görülen diğer özelliklerin birleşimidir. Down sendromu gibi bazı sendromların tek nedeni vardır. Bunlar için, "sendrom" ve "hastalık" isimleri eş anlamlı olabilir. Örneğin, Charcot-Marie-Diş sendromuna, Charcot-Marie-Diş hastalığı denir. Parkinson sendromu gibi diğer sendromlar, birden fazla nedene sahiptir. Örneğin, akut koroner sendrom bir hastalık değil, daha çok koroner arter hastalığına bağlı miyokard enfarktüsü gibi çeşitli hastalıkların herhangi birinin görünmesidir. Hâlâ başka sendromlarında nedeni bilinmiyor. Bilinen bir sendrom adı, altta yatan nedeni bulduktan sonra veya birtakım farklı olası nedenlerin ortaya çıkmasından sonra bile sıklıkla geçerliliğini korumaktadır.
Hastalık öncesi
Hastalık öncesi, hastalık durumunun subklinik veya prodromal (ön belirti) öncüsüdür. Prediyabet ve prehipertansiyon yaygın örneklerdir. Bununla birlikte, hastalık öncesinin nosoloğu (hastalıkları sınıflanlandırma bilimi) veya epistemolojisi (bilgi bilimi) tartışmalıdır. Çünkü, bir yandan subklinik / prodromal / premonitör duruma duyulan haklı kaygıyı diğer taraftan da çıkar odaklı hastalık tüccarlığı veya ilaca bağımlı kılma çatışmasını ayıran parlak bir hat nadiren vardır. Hastalık öncesi olacakların belirlenmesi ile, kişinin sağlıklı olması için yeterli fiziksel egzersiz yapmasını motive etmek gibi yararlı koruyucu önlemler alınıp maliyet oranı azaltılabilir. Ancak asılsız hastalık öncesi kavramıyla; sağlıklı kişiler etiketlenerek ağır hastalara yardımcı olan ilaçların alınmasıyla aşırı tedaviye neden olunabilir. (İçerik Yönetim Sistemi'nin "israf, dolandırıcılık ve istismar" sınıflandırmasına göre israf kategorisine yerleştirilmesi).
Vücut sistemine göre hastalık çeşitleri
Zihinsel hastalıklar
Akıl hastalığı, duygusallığı veya duygusal dengesizliği, davranış bozukluklarını, bilişsel ve işlev bozukluğu içerebilen bir hastalık kategorisi için geniş ve genel bir etikettir. Zihinsel hastalıklar olarak bilinen spesifik hastalıklar arasında, majör depresyon, yaygın anksiyete bozuklukları, şizofreni, dikkat eksikliği ve hiperaktivite sayılabilir. Akıl hastalığı, biyolojik (örneğin; anatomik, kimyasal veya genetik) veya psikolojik (örneğin, travma veya çatışma) kökenli olabilir. Etkilenen kişinin çalışma veya öğrenim yeteneğini zayıflatabilir ve kişilerarası ilişkilere zarar verebilir. Delilik terimi teknik olarak yasal bir terim olarak kullanılır.
Organik hastalıklar
Organik bir hastalık, vücudun bazı dokularına veya organlarına, fiziksel veya fizyolojik bir değişikliğin yol açtığı hastalıktır. Bu terim bazen enfeksiyonları hariç tutar. Genellikle zihinsel bozuklukların zıttı olarak kullanılır. Felç ya da travmatik beyin hasarı gibi vücudun fiziksel yapılarında veya işlevlerinde oluşan değişikliklerden sonra psikososyal sorunlardan kaynaklanmasa da duygusal ve davranışsal bozukluklar oluşabilir.
Hastalık evreleri
Bulaşıcı bir hastalığa yakalanma süresi (inkübasyon süresi), enfeksiyon ile hastalık belirtilerinin ortaya çıkışı arasındaki zamandır. Gecikme süresi, hastalığın bulaşma ile hastalığın başkalarına yayılması arasındaki zaman olup, belirtilerin ortaya çıkması öncesinde, sonrasında veya onunla eşzamanlı olabilir. Bazı virüsler, virüsün gecikmesi olarak adlandırılan ve virüsün vücutta inaktif halde saklandığı bir bekleme evresini de gösterir. Örneğin, suçiçeği zoster virüsü akut fazda su çiçeği hastalığına neden olur. Suçiçeği iyileştikten sonra bu virüs, uzun yıllar boyunca sinir hücrelerinde uykuda kalabilir ve daha sonra herpes zoster (zona) hastalığına neden olabilir.
Akut hastalık
Akut hastalık, soğuk algınlığı gibi kısa ömürlü bir hastalıktır.
Kronik hastalık
Kronik bir hastalık, uzun süre devam eden, genellikle en az altı ay süren bir hastalıktır. Bu süre zarfında sık sık aktif halde olabilir veya hafifler ve periyodik olarak tekrarlayabilir. Kronik bir hastalık istikrarlı (kötüleşmez) veya ilerleyici olabilir (zamanla kötüleşir). Bazı kronik hastalıklar kalıcı olarak tedavi edilebilir. Ancak çoğu kronik hastalık, kalıcı olarak iyileştirilemese dahi, yararlı bir şekilde tedavi edilebilir.
Hastalığın alevlenmesi
Alevlenme; ya hastalık belirtilerinin tekrarlanması ya da daha şiddetli belirtilerin başlangıcı anlamına gelebilir.
Refrakter hastalık
Refrakter hastalık; tedaviye normalden daha fazla direnen, özellikle tedaviye yanıt vermeyen hastalıklar için bu terim kullanılır.
İlerleyici hastalık
İlerleyici hastalık, tipik doğal ölüm seyrini, hastalığın kötüleşmesini veya organ yetmezliği oluşana kadar hastalığın kötüleşmesini içeren bir hastalıktır. Yavaş ilerleyen hastalıklar da kronik hastalıklardır. Birçoğu dejeneratif (ilerleyici, genellikle geri döndürülemez bozulma ve organlarda veya dokulardaki işlev kaybıyla karakterize olan) hastalıklardır. Progresif hastalığın tam tersi, sabit veya durgun hastalıktır. Mevcut tıbbi koşullar, daha iyi ya da kötü değildir.
Çare
İyileşme, mevcut tıbbi durumun son evresi ya da tıbbi durumu sona erdirme ihtimali olan tedavinin sonudur. Remisyon ise muhtemelen geçici olarak hastalık belirtilerinin kaybolması anlamına gelir. Tam iyileşme, tedavi edilemez hastalıklar için mümkün olan en iyi sonuçtur.
Klinik hastalık
Klinik sonuçları olan hastalığın, karakteristik belirti ve bulgularını üreten safhadır. AIDS, HIV enfeksiyonunun klinik hastalığı evresidir.
Subklinik hastalık
Sinsi hastalık, sessiz safha veya belirti vermeyen hastalık olarak da adlandırılır. Subklinik hastalık, hastalıkların belirtilerinin önceden belirlenemediği aşamadır.
Terminal faz
Bir kişi bir hastalığa yakalandığında, bu hastalığın tipik olarak ölümüne neden olup olmadığına bakılmaksızın, erken hastalık süreci ile aktif ölüm süreci arasındaki evre terminal fazdır.
Hastalık kapsamı
Lokalize hastalık
Lokalize hastalık, sporcunun ayağında veya gözde oluşan enfeksiyon gibi vücudun yalnızca bir bölümünü etkileyen hastalıktır.
Yayılmış hastalık
Yaygın bir hastalık vücudun diğer bölgelerine yayılmıştır; kansere yakalanma, genellikle metastatik hastalık olarak adlandırılır.
Sistemik hastalık
Sistemik hastalık, grip veya yüksek tansiyon gibi tüm vücudu etkileyen hastalıktır.
Hastalık sınıflandırması
Hastalık, etiyoloji (neden), patogenez (hastalığın neden olduğu mekanizma) veya semptomlar (belirtiler) ile sınıflandırılabilir. Alternatif olarak, hastalıklar ilgili organ sistemine göre sınıflandırılabilir. Ancak birçok hastalık birden fazla organı etkilediğinden genellikle karmaşıktır.
Nosolojide ki (hastalıkların sınıflandırılmasıyla uğraşan tıp biliminin dalı) başlıca zorluk, özellikle etyoloji veya patogenez bilinmediğinde, hastalıkların açıkça tanımlanamaması ve sınıflandırılamamasıdır. Bu nedenle teşhis terimleri genellikle, yalnızca bir belirti veya belirtiler grubunu (sendrom) yansıtır.
İnsan hastalıklarının klasik sınıflandırması, patolojik inceleme ile klinik hastalık belirtileri arasındaki gözlemsel ilişkisine bağlıdır. Günümüzde hastalıkların sebepleri biliniyorsa, onları etiyolojisi ile sınıflandırmak tercih edilir.
Hastalıkların en çok bilinen ve kullanılan sınıflandırması, Dünya Sağlık Örgütü'nün Hastalıkların Uluslararası Sınıflaması (ICD) dır. Hastalıkların Uluslararası Sınıflaması periyodik olarak güncellenir. Şu anda son yayın ICD-10'dur.
Hastalık sebepleri
Sadece grip gibi bazı hastalıklar bulaşıcıdır ve genellikle yayıldığına inanılır. Bu hastalıklara neden olan mikroorganizmalar patojen olarak bilinir ve çeşitli bakteri, virüs, protozoa ve mantarları içerir. Bulaşıcı hastalıklar; örneğin yüzeylerdeki bulaşıcı maddelerden, böcek ısırıklarından, hastalığın diğer taşıyıcılarının ellerinin ağız yoluyla temasından, kirlenmiş sulardan veya gıda maddelerinden (çoğunlukla dışkıya ait kirlenme yoluyla) bulaşabilir. Buna ek olarak, cinsel yolla da bulaşıcı hastalık oluşabilir. Bazı hastalıklarda, insandan insana kolaylıkla yayılmayan mikroorganizmalar rol oynarken, başka hastalıklarda uygun beslenme veya diğer yaşam tarzı değişiklikleri ile hastalık önlenebilir veya iyileştirilebilir.
Kanser, kalp hastalığı ve zihinsel hastalıklar gibi hastalıkların çoğu (ancak hepsi değil) bulaşıcı olmayan hastalıklardır. Birçok bulaşıcı olmayan hastalık, kısmen veya tamamen genetik temele sahiptir, bu nedenle nesilden nesile aktarılabilir.
Sağlıktaki toplumsal etkenler, insan sağlığını belirleyen sosyal koşullardır. Hastalıklar genellikle sosyal, ekonomik, politik ve çevresel koşullarla ilgilidir. Sağlıktaki toplumsal etkenlerin, toplumun ve bireylerin refahını büyük ölçüde etkilediğini, Kanada Halk Sağlığı Kurumu ve Dünya Sağlık Örgütü gibi çeşitli sağlık kuruluşları kabul etmiştir. Dünya Sağlık Örgütü'nün Sosyal Belirleyiciler Konseyi, yoksulluk içindeki sosyal etkenlerin farkındadır.
Bir hastalığın nedeni tam olarak anlaşılamadığında, toplum hastalığı mitolojikleştirme ya da onu kötülük olarak nitelendiren her şeyin sembolü olarak kullanma eğilimindedir. Örneğin, tüberkülozun bakteriyel nedeni 1882 yılında keşfedilene kadar uzmanlar hastalığın nedenini; hastalığı kalıtım derecesine, yerleşik yaşam tarzına, depresyondaki ruh haline, sekse aşırı düşkünlüğe, yiyecek bolluğuna veya alkol -zamanın tüm toplumsal hastalıklarına kadar- gibi çeşitli durumlara dayandırmışlardır.
Hastalık sebeplerinin türleri
Havadan gelen hastalıklar
Hava yoluyla bulaşan hastalık, patojenlerden (hastalığa neden olabilecek bir bakteri, virüs veya diğer mikroorganizmalar) kaynaklanan ve havadan bulaşan herhangi bir hastalıktır.
Bulaşıcı hastalıklar
Bulaşıcı hastalıklar, iletilebilir hastalıklar veya nakledilebilir hastalıklar olarak da bilinirler. Bireysel bir konakçı organizmadaki patojenik biyolojik ajanların enfeksiyonu, varlığı ve büyümesinden kaynaklanan klinik olarak belirgin hastalıkları (yani, karakteristik tıbbi işaretler ve/veya hastalık semptomları) kapsar. Bu kategoriye, salgın hastalıklar dahildir. Grip veya soğuk algınlığı gibi yaygın olarak bir insandan diğerine yayılmış bir enfeksiyondur. Bir insandan diğerine yayılabilir, ancak mutlaka günlük temas yoluyla yayılmayan hastalıklardır.
Bulaşıcı olmayan hastalıklar
Bulaşıcı olmayan bir hastalık, bulaşıcı olmayan tıbbi bir durum ya da hastalıktır. Bulaşıcı olmayan hastalıklar, doğrudan bir insandan diğerine yayılmaz. Kalp hastalığı ve kanser, insanlarda bulaşıcı olmayan hastalıklara örnektir.
Gıda kaynaklı hastalıklar
Gıda kaynaklı hastalıklar veya gıda zehirlenmesi, patojen bakteriler, toksinler, virüsler, prionlar (beyin hastalıklarının nedeni olduğuna inanılan bir protein parçacığı) veya parazitlerle kirlenmiş gıda tüketiminden kaynaklanan herhangi bir hastalıktır.
Yaşam tarzına bağlı hastalıklar
Yaşam tarzı hastalığı; bir ülkede sanayileşme artıyor ve insanlar daha uzun yaşıyorsa, özellikle de risk faktörleri olan hareketsiz yaşam biçimi, rafine karbonhidratlar, trans yağlar, alkollü içecekler gibi sağlıksız gıdalarla aşırı beslenme düzeni gibi davranışsal tercihlere sahiplerse sıklıkla artan bir hastalıktır.
Hastalıkları önleme
Pek çok hastalık ve rahatsızlık, çeşitli yollarla önlenebilir. Bunlara sanitasyon (sağlık önlemleri), uygun beslenme, yeterli egzersiz, aşılar ve diğer öz bakım ve halk sağlığı önlemleri dahildir.
Hastalık tedavileri
Tıbbi terapiler veya tedaviler, bir hastalığı veya diğer sağlık sorununu iyileşme veya tedavi etme çabalarıdır. Tıbbi alanda terapi, tedavi terimi ile eş anlamlıdır. Psikologlar arasında bu terim özellikle psikoterapide veya "konuşma terapisinde" kullanılır. Yaygın tedaviler arasında ilaçlar, ameliyatlar, tıbbi cihazlar ve öz bakım vardır. Tedaviler, düzenlenmiş sağlık sistemi tarafından sağlanabildiği gibi hasta ya da aile üyeleri tarafından kayıt dışı olarak da sağlanabilir.
Koruyucu sağlık hizmeti, başta yaralanma, rahatsızlık veya hastalığı önlemenin bir yoludur. Önceden tıbbi bir sorun başlamışsa, tedavi veya operasyon uygulanır. Tedavi, sorunu düzeltmeye veya kaldırmaya çalışır. Ancak tedaviler, özellikle kronik hastalıklarda kalıcı iyileşmeler üretmeyebilir. Kürler, hastalıkları tamamen tersine çeviren veya tıbbi problemleri kalıcı olarak sona erdiren tedavilerin bir alt grubudur. Tamamen iyileştirilemeyen birçok hastalık hala tedavi edilebilir. Ağrı yönetimi (ağrı tıbbi olarak da adlandırılır), ağrıyı gidermek ve ağrı ile yaşayanların yaşam kalitesini iyileştirmek için disiplinler arası bir yaklaşımı benimseyen tıp dalıdır.
Acil tıbbi durumlara müdahale derhal, genellikle acil servis aracılığıyla sağlanmalı ya da daha az kritik durumlarda acil bir sağlık kuruluşu aracılığıyla sağlanmalıdır.
Salgın hastalıklar bilimi
Epidemiyoloji, hastalıklara neden olan veya hastalığı teşvik eden faktörlerin çalışmasıdır. Bazı hastalıklar bazı coğrafi bölgelerde, belirli genetik veya sosyoekonomik özelliklere sahip insanlar arasında, yılın farklı zamanlarında daha yaygındır.
Epidemiyoloji, halk sağlığı araştırmasının temel taşı metodolojisi (yöntembilimi) olarak düşünülür ve hastalıkların risk faktörlerini tanımlamak için ispata dayalı tıp olarak kabul edilir. Bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan hastalıkların incelenmesinde, epidemiyologların çalışmaları, odak noktasının araştırması, hipotezi test etmek için istatistiksel modellerin geliştirilmesi ve hakemli dergilere sunulacak sonuçların dokümantasyonunu içeren çalışma tasarımı, veri toplama ve analizine kadar değişir. Epidemiyologlar, sendrom olarak bilinen durumdaki bir popülasyonun hastalıklarla etkileşimini incelerler. Epidemiyologlar; biyoloji (hastalık süreçlerini daha iyi anlamak için), biyoistatistik (mevcut ham bilgi), Coğrafi Bilgi Bilimi (veri depolamak ve hastalık örüntülerini haritaya çıkarmak için) ve sosyal bilim disiplinleri (yakın ve uzak risk faktörlerini daha iyi anlamak için) gibi bazı bilimsel disiplinlere güvenirler. Epidemiyoloji, nedenleri belirlemeye yardımcı olur ve önleme çabalarına rehberlik eder.
Hastalıkların incelenmesinde, epidemiyoloji onları tanımlama zorunluluğu ile karşı karşıyadır. Özellikle anlaşılamayan hastalıklar için farklı gruplar önemli ölçüde farklı tanımlar kullanabilirler. Anlaşılmamış bir tanım olmadan farklı araştırmacılar hastalığın farklı vakalarını ve özelliklerini rapor edebilir.
Bazı morbidite veri tabanları, ulusal düzeyde (örneğin, NHMD: Ulusal Hastane Morbidite Veri Tabanı) veya Avrupa ölçeğinde (Avrupa Hastahanede Hastalık Bulgusu veya HMDB) devletler ve bölgeler tarafından sağlık yetkililerinin sağladığı ancak henüz dünya ölçeğinde olmayan verilerle derlenmiştir.
Hastalıkların külfeti
Hastalık yükü, bir bölgedeki sağlık sorununun finansal maliyet, ölüm, morbidite veya diğer göstergelerle ölçülen etkisidir.
Hastalıklar tarafından insanlara yüklenen sorumlulukları ölçüm için kullanılan birkaç oran vardır. Kaybedilen yaşam süresi (YPLL), hastalığa bağlı olarak kişinin hayatının kısaldığı yıl sayısının basit bir tahminidir. Örneğin, kişi bir hastalıktan 65 yaşında ölseydi ve o hastalık olmadan 80 yaşına kadar yaşamış olsaydı, o zaman bu hastalık 15 yıllık bir potansiyel ömür kaybına neden oldu denirdi. Kaybedilen yaşam süresi ölçümleri, bir kişinin ölmeden önce ne kadar süre özürlü olduğunu hesaba katmaz. Bu nedenle aniden ölen bir kişi ile on yıllarca süren hastalıktan sonra aynı yaşta ölen bir kişiyi eşdeğer olarak değerlendirir. 2004 yılında Dünya Sağlık Örgütü, 932 milyon yıllık potansiyel ömrün erken ölümle sonuçlanmadığını hesapladı.
Kaliteye göre ayarlanmış yaşam yılı (QALY) ve özürlüğe göre düzeltilmiş yaşam yılı (DALY) ölçümleri benzerdir. Ancak, kişinin hastalığının teşhisi sonrasında sağlıklı olup olmadığını göz önünde bulundurmak gerekir. Erken ölüm nedeniyle kaybedilen yıl sayısına ek olarak, bu ölçümler, kaybedilen yılların bir kısmını hastaya ekler. Kaybedilen yaşam süresinin aksine bu ölçümler, çok hasta olan ancak normal ömür yaşayan insanlar üzerindeki yükü gösterir. Hastalanma oranı yüksek, ancak ölüm oranı düşük olan bir hastalıkta, yüksek oranda düzeltilmiş yaşam yılı ölçümü ve düşük oranda kaybedilen yaşam süresi ölçümü vardır. Dünya Sağlık Örgütü, 2004 yılında 1.5 milyar engelliye göre ayarlanmış yaşam yılının, hastalık ve yaralanma yüzünden kaybedildiğini hesaplamıştır. Gelişmiş dünyada, kalp hastalığı ve felç en çok can kaybına neden olur. Ancak majör depresif bozukluk gibi nöropsikiyatrik koşullar nedeniyle uzun yıllar hasta olarak yaşayanlar için bu süre, kaybedilen yaşam yılı olarak kabul ediliyor.
Hastalıkların toplum ve kültür ile ilişkisi
Tıbbi sosyolojinin konusu; bir toplumun hastalıklara verdiği tepkidir.
Bir durum, bazı kültürlerde veya dönemlerde bir hastalık olarak görülebilir, ancak bazılarında bu şekilde görülmez. Örneğin; açlığa açık ve HIV / AIDS'ten çok etkilenen bölgelerde obezite, serveti ve bolluğu temsil eder ve bir statü sembolüdür. Epilepsi, Hmong halkı arasında ruhsal armağan işareti olarak kabul edilir.
Hastalık, işten kaçınmak, başkaları tarafından bakılmak gibi bazı faydalarının toplumsal meşrulaştırılmasını sağlar. Hasta olan kişi, hasta rolü olarak adlandırılan bir sosyal role sahiptir. Kanser gibi korkulan bir hastalığa cevap veren kişi, kültürel açıdan kabul edilebilir bir biçimde yüksek toplumsal statülerle kamuya açık ve özel olarak onurlandırılabilir. Hasta kişi bu yardımlar karşılığında, tedavi aramakla ve bir kez daha iyi olmaya çalışmakla yükümlüdür.
Çoğu din, insanların dini görevlerden muaf tutulma hakkını hasta kişilere verir. Örneğin, Yom Kippurda (Yahudilikte yılın en kutlu günü) veya ramazanda oruç tutmak isteyen hastaların oruçtan muaf tutulduğu yada oruç tutmasının yasak olduğu belirtilmiştir. Hastalanan insanlar da sosyal görevlerden istisnadır. Örneğin, bir Amerikalının Beyaz Saray'a davetini reddetmesinin sosyal açıdan kabul edilebilir tek sebebi hastalıktır.
Bir durumu hastalık olarak tanımlandığında, yalnızca insan yapısının veya işlevin farklılaşması olarak algılanmaz, önemli sosyal veya ekonomik etkileri de olabilir. Tekrarlayan stres yaralanmaları (RSI) ve post-travmatik stres bozuklukları ("askerin kalbi", "shell şoku" ve "savaş yorgunluğu") gibi hastalıkların tartışmalı tanımlamaları olmuştur. Bu tanımlamalar hükumetlerin, şirketlerin ve kurumların bireylere yönelik mali ve diğer sorumlulukları üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri oluşturmuştur. Yaşlanma sürecini hastalık olarak görmenin toplumsal etkileri derin olabilir, ancak bu sınıflandırma henüz yaygın değildir.
Cüzzamlı kişiler, bulaşıcı bir hastalığa sahip oldukları için tarihsel olarak kaçınılan insanlardı. "Cüzamlı" terimi hala toplumsal damgalanmayı çağrıştırır. Hastalık korkusu hala geniş bir toplumsal olgudur. Ancak tüm hastalıklar aşırı derecede sosyal bir damgalamaya neden olmaz.
Sosyal statü ve ekonomik durum sağlığı etkiler. Yoksulluk hastalıkları, fakirlik ve düşük sosyal statüyle ilişkili hastalıklardır. Zenginlik hastalıkları, yüksek sosyal ve ekonomik duruma bağlı hastalıklardır. Hangi hastalıkların hangi devletlerle ilişkili olduğu zamana, yaşanılan mekana ve teknolojiye göre değişir. Diabetes mellitus gibi bazı hastalıklar, yoksulluk (fakir gıda seçenekleri) ve refah (uzun yaşam ömrü ve yerleşik yaşam biçimleri) ile farklı mekanizmalar yoluyla ilişkili olabilir. Yaşam tarzı hastalıkları terimi, uzun ömür ile ilişkili olan ve yaşlı insanlarda daha sık görülen hastalıkları tanımlamaktadır. Örneğin; kanser hastalarının 50 yaşına gelmeden önce öldüğü toplumlar, bu hastaların çoğunun 80 yaşına gelene kadar yaşadıkları toplumlardan çok daha yaygındır.
Hastalığın ifade edilmesi
Hastalık anlatımı, hasta kişinin kişisel tecrübelerini gösteren tutarlı bir hikayeye tıbbi bir deneyim organize etmenin bir yoludur.
İnsanlar, hastalığa ait deneyimlerini anlamaları için metaforlar kullanırlar. Metaforlar, hastalığı var olan objektif bir şeyden, duygusal bir tecrübeye taşırlar. En popüler metaforlar askeri kavramlar üzerine kurulmuştur. Hastalık, korkulması, savaşılması ve gönderilmesi gereken bir düşmandır. Hasta yada sağlık hizmeti alan kimse, pasif bir kurban yada seyirciden ziyade savaşçıdır. Bulaşıcı hastalık ajanları işgalcilerdir. Bulaşıcı olmayan hastalıklar, iç ayaklanma yada iç savaş oluşturmaktadır. Tehlike acil olduğu için, belki yaşam meselesi olabilir veya ölümle sonuçlanabilir. Akla gelmeyecek ölçüde radikal, hatta baskıcı olan önlemler almak toplumun ve hastanın ahlaki görevi olup, yıkıma karşı mücadele için cesaretle harekete geçmek gerekir. Kansere karşı savaş, bu metaforik dil kullanımına bir örnektir. Bu dil bazı hastalara güç verir, ancak başkalarını başarısızmış gibi hissettirebilir.
Metaforların bir başka sınıfı, hastalık deneyimini yolculuk olarak tanımlar. Kişi, hastalık bölgesine seyahat eder, kendini değiştirir, yeni bilgiler keşfeder ve yol boyunca deneyimini arttırır. "İyileşme yolunda" seyahat edebilir, değişiklik yaparak "doğru yolu" seçebilir ya da "patika yolları" tercih edebilir. Bazıları açıkça göçmen temalıdır. Hastalar, sağlık alanından, hastalık halindeki ülkeye, süreç içinde değişen kimlik ve ilişkilere sürüklenir. Bu dil, İngiliz sağlık uzmanları arasında fiziksel saldırganlık dilinden daha yaygındır.
Bazı metaforlar hastalıklara özgüdür. Kölelik, bağımlılık için yaygın bir metafordur. Alkolik, içki tarafından köleleştirilir ve sigara içen nikotine tutsaktır. Bazı kanser hastaları kemoterapiden sonra oluşan saç dökülmelerini, hastalıktan kaynaklanan tüm kayıpların metonymyası (kinayesi) veya metaforu olarak görürler.
Bazı hastalıklar, toplumsal rahatsızlıklar için metafor olarak kullanılır. "Kanser", yoksulluk, adaletsizlik veya ırkçılık gibi toplumda yöreye özgü ve yıkıcı olan her şey için kullanılan ortak bir tanımdır. AIDS, ahlaki çöküş için ilahi bir yargı olarak görülür ve sadece "işgalci" nin "istilası" ndan kendisini temizleyerek toplum yeniden sağlıklı hale gelebilirdi. Son zamanlarda, AIDS daha az endişe verici görünüyorken, bu tür hassas dil kuş gribine ve tip 2 diabetes mellitus hastalığına uygulandı. 19. yüzyılda yazarlar, tüberkülozu, üstünlük için bir sembol ve metafor olarak yaygın olarak kullandılar. Hastalığın kurbanları, edebiyatta günlük yaşamın üstünde yükselen ruhsal yada sanatsal başarıya kısa ömürlü nesneler olarak tasvir edildi. 20. yüzyılda, nedeni daha iyi anlaşıldıktan sonra, aynı hastalık yoksulluk, sefalet ve diğer sosyal sorunların simgesi haline geldi.