Ekonomik Liberalizm
Ekonomik liberalizm nedir?
Ekonomik liberalizm, ekonomiyi bireysel hatlar üzerinde düzenleme ideolojik inancındadır. Yani mümkün olan en fazla sayıda ekonomik karar, toplu kurumlar ya da kuruluşlar tarafından değil, bireyler ya da haneler tarafından yapılmaktadır. Hareket özgürlüğü gibi çeşitli ekonomik politikalar içerir, ancak her zaman üretim araçları içindeki piyasa ekonomisi ve özel mülk için güçlü bir destek üzerine dayanmaktadır. Ekonomik liberalizm belli bir dereceye kadar hükümetin düzenlenişini de desteklese de, serbest ticareti ve rekabeti engelleyen hükümetin serbest piyasaya müdahalesine karşı çıkma eğilimindedir. Bununla birlikte, ekonomik liberalizm, bazı kişilerin karar gücünü sınırlandırdığı düşünülmekte olduğundan, özel tekelin kaldırılması için devlet müdahalesini kabul edebilir. Ekonomik liberalizm, piyasalarda hükümet tarafından engellenmemeyi tercih ederken, devletin kamu mallarını sağlamada meşru bir rol oynamaktadır.
Ekonomik liberalizm, çoğunlukla, serbest piyasalar ve sermayeye ait varlıkların özel mülkiyeti için destek ile ilişkilendirilir ve sosyal liberalizm ve sosyal demokrasi gibi genelde refah kapitalizmi, devlet kapitalizmi ya da karışık gibi alternatif kapitalizm biçimlerini tercih eden benzer ideolojilerle karşılaştırılır. Ekonomik liberalizm, serbest ticarete ve açık pazarlara verdiği destekten dolayı korumacılık (yerli ekonomiyi koruma yöntemi) ile çelişmektedir. Tarihsel olarak ekonomik liberalizm, merkantilizm ve feodalizme tepki olarak ortaya çıktı. Günümüzde ekonomik liberalizm, genel olarak, sosyalizm ve planlı ekonomiler gibi kapitalist olmayan ekonomik düzenlere karşıdır.
Ekonomik liberalizm ilkeleri
Ekonomik liberalizmi destekleyen teoriler, Aydınlanma döneminde merkantilizm ve feodalizme karşı geliştirildi. Devletin, kapsamı aslında çok sınırlı görülen temel kamu mallarını tedarik etmesine karşı çıkmamakla birlikte, devletin pazar ekonomisine az bir müdahalesi olması gerektiğini savunan Adam Smith tarafından tamamen ilk kez formüle edildiğine inanılıyor. Smith, herkesin devlet tarafından kontrol edilmeksizin kendi ekonomik isteklerine bırakılması halinde sonuçta giderek artan bir refahın ve uyumlu ve daha eşit bir toplumun var olacağını iddia etti. Bu, 18. yüzyılın sonlarında kapitalist ekonomik sisteme doğru hareketi ve daha sonra merkantilist sistemi ortadan kaldırmayı destekledi.
Özel mülk ve bireysel sözleşmeler ekonomik liberalizmin temelini oluşturmaktadır. İlk teori, bireylerin ekonomik faaliyetlerinin büyük ölçüde kendi çıkarlarına (görünmez el) dayandığı ve bunun, herhangi bir kısıtlama olmaksızın hareket etmelerine izin vererek herkes için en iyi sonucu vereceği (kendiliğinden olan düzen) varsayımına dayandırıldı. Bu düzende en azından asgari standartlarda bir kamusal bilgi ve adalet olmalıdır. Örneğin, hiç kimsenin hile yapmasına, çalmasına veya dolandırıcılık yapmasına izin verilmemelidir. Konuşma ve basın özgürlüğü vardır.
Başlangıçta, ekonomik liberaller, zengin aristokrat gelenekler ve kralların ulusal ekonomileri kendi kişisel çıkarları doğrultusunda yürütme hakları için feodal ayrıcalıkların destekçileriyle yarışmak durumunda kaldılar. 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında, bunlar büyük oranda yenildi.
Günümüzde ekonomik liberalizm, klasik liberalizm, "neoliberalizm", "liberteryenizm ve bazı muhafazakâr okullarla ilişkilidir.
Ekonomik liberalizm ve devletçilik
Tarihçi Kathleen G. Donohue, 19. yüzyılda ABD'deki klasik liberalizmin İngiltere'ye kıyasla belirgin özelliklere sahip olduğunu savunuyor:
[Avrupa'da] klasik liberal teorinin merkezinde, laissez-faire (bırakınız yapsınlar/karışmama siyaseti) fikri vardı. Bununla birlikte, Amerikan klasik liberallerin büyük çoğunluğuna laissez-faire, hiç hükümet müdahalesi yok anlamına gelmedi. Aksine, hükümetlerin tarife, demir yolu sübvansiyonları ve dahili iyileştirmeler sağladığını görmek istemekteydiler, ki bunların tamamı üreticilere fayda sağlamıştır. Onların kınadığı şey tüketiciler adına müdahale edilmesiydi.
Günümüzde ekonomik liberalizm tüketici perspektifine kaymıştır. Ekonomik liberalizm, devletin çoğunlukla egemen ticari çıkarlara hizmet ettiği, pazarın lehine bozulduğu ve sonuç olarak verimsiz sonuçlar doğurduğu gerekçesiyle devlet müdahalesine karşı çıkıyor. Ordoliberalizm ve klasik liberalizme dayalı çeşitli sosyal liberalizm okulları, devlet için daha geniş bir rol içermesine karşın, özel teşebbüs ve serbest piyasa ile kamu teşebbüsü ve ekonomik planlamayı değiştirmeye çalışmazlar. Örneğin, bir sosyal pazar ekonomisi, serbest fiyat sistemine ve özel mülke dayanan büyük ölçüde bir serbest piyasa ekonomisidir ancak, serbest piyasa sonuçlarından kaynaklanan toplumsal eşitsizlikleri gidermek için rekabetçi pazarlar ve toplumsal refah programlarını geliştirmeye yönelik hükümet faaliyetlerini desteklemektedir. Ekonomik liberalizm, fırsat eşitliği eksikliğinin özel tekelin artmasına ve dolayısıyla bireylerin özgürlüklerinin ihlal edilmesine neden olduğuna inanması nedeniyle fırsat eşitliğine (toplumsal hareketlilik olarak da bilinir) destek verir.
Ekonomik liberalizm ve kamu malları
Ekonomik liberalizm kamu mallarının sağlanması için kamu teşebbüsünü destekleyebilir. Örneğin, Adam Smith, devletin, özel kuruluşlar tarafından verimli bir şekilde uygulanamayan yollar, kanallar, okullar ve köprüler sağlamada rolü olduğunu savundu. Bununla birlikte, bu malların tüketimleriyle orantılı olarak bedel ödenmesi gerektiğini ileri sürdü (örneğin, geçiş ücreti). Buna ek olarak, serbest ticaret, telif hakları ve yenilikleri teşvik eden patentler getirmek için misilleme tarifelerini de savundu. Robert Cox'un daha ileri araştırması, inovasyonun (yenilik) önemini ve serbest piyasa üzerindeki daha derin etkilerini vurguladı.