Amerikan İç Savaşı

Amerikan İç Savaşı, Birleşik Devletler'de 1861'den 1865'e kadar süren iç savaştır. Birlik (Federal Devlet), kendilerini ''Birleşik Devletler Konfederasyon Devleti'' olarak adlandıran ayrılıkçı 11 Güney eyaleti ile mücadele etti. Birlik, ABD tarihinin en kanlı savaşını kazandı.
Ocak 1861'de 34 ABD eyaleti arasında, yedi Güney köle eyelati, ayrı ayrı ABD'den ayrıldıklarını ilan etti ve Amerika Konfederasyon Devletleri'ni kurdu. Savaş, 1861 Nisan'ında Konfederasyon birliklerinin ABD kalesi Fort Sumter'e (Güney Karolina) saldırması ile patlak verdi. Konfederasyon, on bir devleti içerecek şekilde büyüdü ve Arizona'nın batısında yer alan iki eyalet daha hak idadasında bulundu. Konfederasyon hiçbir zaman herhangi bir yabancı ülke tarafından diplomatik olarak tanınmadı. Köleliğin yasal olduğu sınır eyaletleri de dahil olmak üzere sadık kalmış olan eyaletler Birlik veya Kuzey olarak biliniyordu. Savaş, 1865 ilkbaharında Konfederasyon ordularının teslimiyetiyle ve Konfederasyon hükümetinin çöküşüyle sona erdi.
Savaşın nedeni iki taraf arasında bölünme yaratan kölelik konusuna dayanıyordu, özellikle de köleliğin batı bölgelerine yayılmasından kaynaklanıyordu. Dört yıllık yoğun savaş, Birinci Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı'ndaki Amerikan askeri ölümlerinin sayısından daha fazlaydı. 620.000 ila 750.000 askerin ölümüyle sonuçlanan savaşta Güney'in altyapısının büyük kısmı yok edildi. Konfederasyon çöktü ve kölelik bütün ülkede kaldırıldı. Yeniden Yapılanma Dönemi (1863-1877) savaşın hemen ardından başladı ve ulusal birliği yeniden kurma, ulusal hükümeti güçlendirme ve serbest kölelere sivil haklar verme çabası ile devam etti.
Amerikan İç Savaşı tarihi
1860'da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Abraham Lincoln önderliğindeki Cumhuriyetçiler, tüm ABD topraklarında köleliğin yasaklanmasını destekledi, Güney devletleri ise bunun anayasal haklarını ihlal ettiğini ve sonunda köleliği kaldırma planının bir parçası olduğunu gördü. Üç birlik yanlısı aday, kuzeyde Cumhuriyetçi Lincoln, ulusalcı Demokrat Douglas ve Anayasal İttihatçı Bell sınır eyaletleride dahil olmak üzere ezici şekilde oyların % 82'lik çoğunluğunu aldılar. Kuzeyde egemen olan Cumhuriyetçi Parti, halk oylarının çoğunu ve oy çoğunluğunu korudu, bu sayede Lincoln ilk Cumhuriyetçi cumhurbaşkanı seçildi.

Fakat göreve başlaması öncesinde, pamuk tabanlı ekonomiye dayalı yedi eyalet konfederasyonu oluşturdu. Ayrılık ilan eden ilk altı eyaletin nüfusunda toplam köle oranı % 49 idi. Ayrılma kararını veren ilk yedi devletin yasama organında çoğunluğu, birlik yanlısı olmak üzere Douglas ve Bell'in Georgia 'da % 51 ve Louisiana'da % 55 ile çoğunlukları vardı. Birlik yanlıları Alabama için % 46, Mississippi için % 40, Florida için % 38 ,Texas için ise % 25 ile düşük bir oy oranına sahiptiler. Güney Carolina ise başkanlık için halk oylamasının yapılmadığı bir Seçmenler Kurulu oluşturdu. Bunların arasında sadece Texas ayrılık konusunda referandum yaptı.
Kalan 8 kölelik yanlısı eyalet ise ayrılık çağrılarına karşı çıkmayı sürdürdü. Görevden ayrılan Demokrat Başkan James Buchanan ve gelen Cumhuriyetçiler, ayrılmayı yasa dışı olarak reddetti. Lincoln'un 4 Mart 1861 tarihli açılış konuşması, yönetiminin bir iç savaş başlatmayacağını ilan etti. Doğrudan "Güney Devletleri"ne yönelik konuşan başkan, "Birleşik Devletler'de kölelik kurumuna doğrudan veya dolaylı olarak müdahale etmek gibi bir amacım yok" dedi ve bunu yapmak için yasal bir hakkım olmadığına inanıyorum. Bunu yapma yetkim yok " dedi. Konfederasyon kuvvetleri ise bu süre içinde Konfederasyon'nun hak ilan ettiği topraklarda sayısız federal kaleyi ele geçirdikten sonra, uzlaşma çabaları başarısız oldu ve her iki taraf da savaş için hazırladı. Konfederasyon ise Avrupa ülkelerinin "King Cotton" a (Amerikan Pamuğu'na) bağımlı olduklarını ve arabuluculuk yapacaklarına inanıyordu, fakat hiçbiri Konfederasyon'u tanımadığı gibi herhangi bir müdahalede de bulunmadı.
Düşmanlıklar, Konfederasyon kuvvetlerinin Fort Sumter'a ateş açtığı 12 Nisan 1861'de başladı. Batı Bölgesinde Birlik çok önemli ve kalıcı kazançlar elde ederken, Doğu Bölgesinde savaş 1861-62 arasında sonuçsuz kaldı. 1862 Sonbaharındaki Konfedere Devletlerinin Maryland ve Kentucky saldırıları başarısız oldu ve İngilizler'i müdahale fikrinden vazgeçirdi. Lincoln, köleciliği kalıcı olarak sona erdiren bir Eşit Haklar Bildirgesi çıkardı. Batıda, 1862 yazında Birlik donanması Konfederasyon nehir donanmasını ve batı ordularının çoğunu yok etti ardından New Orleans'u ele geçirdi. Birliğin 1863 Vicksburg kuşatması Konfederasyonu Mississippi Nehri'nde ikiye böldü. 1863'te Robert E. Lee'nin Konfedere kuvvetlerinin kuzeyi işgali Gettysburg Savaşı'nda sona erdi. Batıda ki başarıları sonrası, Ulysses S. Grant 1864 yılında tüm Birlik ordularının komutasını ele aldı. Birlik, Konfederasyon limanlarına karşı sıkılaştırıcı bir deniz ablukasını uygulayarak, Konfederasyon'a her yönden saldırmak için gereken kaynakları ve iş gücünü belirledi ve Atlanta'nın William T. Sherman tarafından ele geçirilip denize ulaşmasını sağladı. Son önemli çarpışmalar ise Petersburg'daki Kuşatma sırasında gerçekleşti. Lee'nin kaçma girişimi, 9 Nisan 1865'te Appomattox Mahkeme Binasın'da teslim olması ile sona erdi. Askeri savaş sona ererken, ulusun siyasi olarak yeniden bütünleşmesi ise İmar Dönemi ile 12 yıl daha sürecekti.
Amerikan İç Savaşı, ilk gerçek sanayi savaşlarından biriydi. Demiryolları, telgraf, buharlı gemiler ve seri üretilen silahlar yoğun şekilde kullanıldı. Sivil fabrikaların, mayınların, tersanelerin, bankaların, ulaştırma ve gıda kaynaklarının seferber edilmesi Birinci Dünya Savaşı'nda sanayileşmenin etkisini öngörüyordu.Bu özellik Amerikan tarihinde ki en ölümcül savaş halini alıyordu. 1861'den 1865'e kadar yaklaşık 620.000 kişinin öldüğü tahmin edilmektedir. Bazı araştırmalar ise 750.000 askerin yanında sayısı belirsiz sivilin öldüğünü savunmaktadır. Bir tahminle, savaş, 20-45 yaşlarındaki tüm Kuzey erkeklerin yüzde 10'unun yaşamını ve 18-40 yaşlarındaki tüm Güney beyaz erkeklerin yüzde 30'unu hayatını kaybetmesine neden oldu.
Amerikan İç Savaşının nedenleri
İç Savaşın nedenleri savaşın başlangıcından beri karmaşık ve çözülmez bir hal içinde olmuştur . James C. Bradford gibi savaşın nedenlerini açıklamaya çalışan revizyonistler ise bu konuyu olduğundan çok daha karmaşık bir hale soktu. Kölelik, 1850'lerde artan siyasi gerilimin ana nedeni oldu. Cumhuriyetçi parti ülke içinde köleliği kaldırmaya kararlıydı ve birçok Güneyli lider Lincon'un seçimleri kazanması halinde birlikten ayrılacaklarını açıklamıştı. Lincon 1860 seçimlerini tek bir Güneyli eyaletten destek almadan kazandı. Bunun ardından Güneyliler Birlikten ayrılığı tek seçenekleri olarak görmeye başladılar. Bunun nedeni ise onlara göre senato'da temsil haklarını kaybetmeleri ve kölelik karşıtı politikalarda herhangi bir engelleme yapma şanslarının kalmadığı inancıydı.
Ana sebepler
Kölelik
Günümüzde insanlar, Birlik veya Konfederasyon liderliğinde savaşan her iki taraftaki askerlerde kölelik meselesinin savaşın asıl nedeni olduğuna inanıyorlardı. Birlik askerleri asıl amaçlarının köleleri kurtarmak olduğuna inanıyorlardı. Konfederasyon birlikleri ise savaş da ki amaçlarının Güneyli Toplumu korumak olduğunu ve köleliğin de bu toplumun ayrılmaz bir parçası olduğunu iddia ediyorlardı. Kölelik karşıtı perspektiften bakıldığında,konunun önemi Birleşik Devletler'de var olan Cumhuriyet Rejimi ile bağdaşıp bağdaşmadığıydı. Kölelik karşıtı güçlerin stratejisi, Batı'ya doğru genişlemeyi durdurmak ve böylece köleliği kademeli olarak yok etmekti. Güneyde ki kölelik yanlıları ise bu stratejiyi tanımadıklarını ve Anayasal Haklarının ihlal edildiği iddiası ile bu kararı kınadılar. Güneyli beyazlar kölelere özgürlük vermenin Güneyin ekonomisini mahvedeceğine inanıyorlardı. Bunun nedeni ise kölelik kurumuna yapılan büyük yatırımlar ve eski siyahi kölelerin topluma katılacağı endişesi idi.
Kölelik, 18. yüzyılın sonu ve 19. yüzyılın başlarında Kuzey'de yasaklanmış ve yasadışı bir hal almıştı. Sınır eyaletlerinde ve Güney Şehirlerinde de kölelik uygulaması giderek zayıflıyordu. Fakat karın yüksek olduğu pamuk alanlarında kölelik uygulaması hızla gelişmekte idi. Amerikan İç Savaşı'yla ilgili konularda çalışmalar yapan yazarlar, coğrafi bölünmeyi açıklayan bölücülük de dahil olmak üzere korumacılık ve eyalet hakları gibi birkaç neden öne sürdüler.
Bölgecilik
Seksiyonalizm (Bölgecilik), Kuzey ve Güney'in birbirinden farklı olan ekonomileri, toplumsal yapıları, gelenekleri ve siyasi değerleri ile ilgilidir. 1800 ve 1860 yılları arasında köleliği aşamalı olarak kaldıran Kuzey bu süre zarfında sanayileşmeye ağırlık vermiş, kentleşme oranını yükseltmiş ve zengin tarım çiftlikleri oluşturmuştur. Bu süre zarfı içinde ise Güney daha çok köle iş gücü ve fakir insanların emeğine dayanan ''pamuk plantasyonlarına'' ağırlık vermiş ve bu büyük çiftlikleri ekonomilerinin temeline yerleştirmiştir. 1840'lı ve 50'li yıllarda, köleliği kabul etme (köle sahibi piskoposlar ve misyonerler reddetmiş gibi görünerek), ülkenin en büyük dini mezheplerini (Metodist, Baptist ve Presbiteryen kiliselerini) ayrı ayrı Kuzey ve Güney mezheplerine böldü.
Günümüzde tarihçiler sanayileşmesini tamamlamış Kuzey ile tarımsal ekonomiye dayalı Güney arasındaki savaşın temel nedeninin ekonomik farklılıklar olup olmadığı konusunda ortak bir karara varamamışlardır. Çoğu tarihçi günümüzde 1920'lerde tarihçi Charles A. Beard'ın ortaya attığı ekonomik determinizm konusunu reddediyor ; Kuzey ve Güney ekonomilerinin büyük ölçüde birbirlerini tamamlayıcı olduğunu vurguluyor. Sosyal olarak farklı olmakla birlikte, her iki tarafta ekonomik olarak birbirlerine fayda sağlamışlardır.
Korumacılık
Tarihsel olarak, güneydeki köle nüfusa sahip eyaletler, düşük maliyetli el emeklerinden ötürü, mekanizasyona çok az ihtiyaç duyduklarını düşünüyor ve herhangi bir ulusa pamuk satıp karşılığında endüstri malları alabileceklerini iddia ediyorlardı. Kuzey ise hala gelişmekte olan sanayisine büyük yatırımlar yapıyordu. Güney Avrupa'dan yüksek fiyatlar ile pamuk ithal edip buna karşılık düşük fiyatlı endüstri ürünleri satarak gelişmiş Avrupa sanayileri ile rekabet edemezlerdi.Bunun sonucunda Kuzeyli sanayiciler devletten korumacılık ve tarifeler uygulamasını talep ederken Güneyliler ise serbest bir şekilde ticarete devam edebilmek istiyordu.
Kongre'deki Demokratlar, Güneyliler tarafından kontrol ediliyordu. 1830'lu, 1840'lı ve 1850'li yıllarda gümrük tarifesi kanunlarını yazdılar ve oranları sürekli düşürerek 1857 yılında oranların 1816'dan bu yana en düşük seviyede olmasını sağladılar. Whigs ve Cumhuriyetçiler ise bu durumdan rahatsızdılar. Çünkü onlara göre yüksek tarifeler sanayileşmeyi teşvik edecekti. Cumhuriyetçiler 1860 seçimlerinde tarifelerde artış çağrısı yapacaklarını ilan ettiler. Artışlar ile ilgili yasalar ancak 1861 yılında Güneyliler'in Kongre'de ki görevlerinden istifa etmelerinin ardından çıkarıldı. Tarifeler konusu, savaştan sonra kaybeden tarafın tarihçileri ve Neo-Confederate (yeni Konfederasyoncular) sempatizanları tarafından uzun süre savaşın nedeni olarak gösterildi. 1860-61'de, bölünmeyi engellemeye çalışanlar tarafından tarifelerin yükseltilmesi konusu hiç gündeme getirilmedi. Kuzey ve Güney'li Pamphleteer'lar tarife olayından nadiren bahsettiler ve bazıları, örneğin Matthew Fontaine Maury ve John Lothrop Motley'i ise eserlerinde yabancı bir seyirci gibi yazılar yazdılar.
Eyalet hakları
Güneyliler, her eyaletin Birlikten ayrılma hakkına sahip olduğunu ve Anayasanın devletler arasında "kompakt" (uyum sağlayıcı) bir anlaşma olduğunu her zaman savundu. Kuzeyliler ise (Başkan Buchanan dahil) bu fikri, sürekli bir birlik kurduklarını söyleyen Kurucu Babaların iradesine karşı olduğu gerekçesi ile sürekli olarak reddettiler. Tarihçi James McPherson devletlerin haklarına ve kölelik dışı açıklamalarına ilişkin olarak ise şunları yazıyor:
Bu iddialar daha çok eski Konfederasyon gazilerinin çocukları arasında ve bazı Güneyli gruplar arasında popülerliğini korumaktadır. Çok az profesyonel tarihçi bu iddiaya itibar etmektedir. Bütün bu iddialar arasında, eyaletlerin haklarını savunma belki de en zayıf olanıdır. Soru sormada başarısızdır, ne amaçla eyaletlerin haklarını korumak ? Eyaletlerin hakları veya egemenliği, her zaman, bir ilkeden, belirli bir amaca ulaşmak için kullanılan bir araçtan daha fazladır.
Bölgesel kriz
1803 ile 1854 yılları arasında Birleşik Devletler satın alma, müzakere ve fetih yoluyla büyük bir alanda genişlemeye ulaştı . İlk başta, birliğe giren bu topraklardan oluşmuş yeni eyaletler, köle ve özgür eyaletler olarak eşit şekilde paylaşıldı. Özellikle Mississippi'nin batısındaki topraklar, kölelik yandaşı ve kölelik karşıtı güçlerin çarpıştığı yerler oldu.
Kuzey Meksika'nın ve Kaliforniya'nın batısının ele geçirilmesinden sonra kölelik yandaşları sahip oldukları ayrıcalıkları bu topraklara ve hatta Küba ve Orta Amerika'ya yaymak için büyük bir iştahla beklemekteydiler. Kuzey'in uyguladığı "serbest topraklar" ise, köleliğin yaygın olduğu alanların daha da genişletilmesini şiddetle engellemeye yönelikti. 1850 de Kaliforniya'nın serbest topraklı bir eyalet olduğu (köleliğin olmadığı) ve buna karşılık kaçak kölelere karşı çıkarılan güçlü yasalar ile 1840'lardan beri süre gelen tartışmalar bir sonuca bağlandı. Fakat Kaliforniya'yı takiben birliğe kabul edilen eyaletlerde de, Minnesota (1858), Oregon (1859) ve Kansas (1861) kölelik uygulaması kaldırıldı. Güney eyaletlerinde ise köleliğin batıya doğru genişlemesi tartışılmaya başlandı. Hem Güney hem de Kuzey, aynı sonuca vardı: "Bölgeler için köle sorununa karar verme gücü, köleliğin geleceğini belirleme gücüdür."
1860 yılına gelindiğinde, topraklardaki federal kontrol sorununu çözmek için dört doktrin ortaya atıldı ve hepsi de Anayasa ile doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı olduklarını iddia ettiler. Anayasal Birlik Partisi tarafından temsil edilen bu "muhafazakâr" teorilerin ilki, Missouri topraklarının kuzeyde özgür topraklar ve güneyde köleliğe izin veren bir şekilde bölünmesinin Anayasal bir görev olduğunu ileri sürdüler. Crittenden'in 1860'daki uzlaşması bu görüşün bir ifadesiydi.
Abraham Lincon ve Cumhuriyetçiler tarafından savunulan ikinci görüş olan Kongrenin Üstünlüğünü ise, yasa koyucuların her hangi bir denge politikası uygulamalarını gerekli görmediğini, köleliğin, 1787 Kuzey Batı Yönetmeliğinde olduğu gibi, bir bölgede hariç tutulabileceğini belirtti. Kongre'nin takdirine bağlı olarak, Kongre tarafından insanların esareti kısıtlanabilir, ancak asla tamamen engellenemezdi. Wilmot Proviso (ele geçirilen Meksika topraklarında köleliğin yasaklanması) bu konuyu 1846'da ilan etti.
Senatör Stephen A. Douglas, bir ülkedeki yerleşimcilerin Birliğin eyaletleri ile aynı hakları kullandığını iddia eden bölgesel ya da "popüler" egemenlik doktrinini ilan ettiler; köleliği sadece yerel bir mesele olarak gördüler. 1854 tarihli Kansas-Nebraska Yasası bu doktrini düzenlemiştir. Kansas Bölgesi'nde, yıllarca kölelik yanlısı ve kölelik karşıtı güçler arasında şiddet olayları (Kanayan Kansas) ve siyasi çatışmalar yaşandı. Kongre Temsilciler Meclisi, Kansas'ı 1860 yılı başlarında özgür bir devlet olarak kabul edilmesi yönünde oy verdi ancak senatonun kabulü, 1861 seçimlerinden sonra, güneyli senatörler ayrılmaya başlandığında, Ocak 1861'e kadar ertelendi.
Dördüncü teori, Güney Karolina siyasi kuramcısı ve devlet adamı John C. Calhoun'dan alıntı yapan "Calhoun doktrini" olarak da bilinen devlet egemenliğinden ("devlet hakları") biri olan Mississippi Senatör'ü Jefferson Davis tarafından öne sürüldü. Federal otorite veya kendi kendini yönetme argümanlarını reddetmek durumunda olan devlet egemenliği, eyaletleri ABD Anayasasına göre Federal Birliğin parçası olarak köleliğin yaygınlaştırılması için teşvik edecektir. "Eyaletlerin hakları", köle eyalet çıkarlarını federal otoriteyle ilerletmenin bir aracı olarak formüle eden ve uygulanan bir ideolojiydi. Tarihçi Thomas L. Krannawitter'in belirttiği gibi, "Güneydeki federal köle korunumu talebi, benzeri görülmemiş bir şekilde federal gücün genişlemesi talebini temsil ediyordu." Bu dört doktrin, 1860 yılında ki başkanlık seçimlerinden önce kölelik, toprakların durumu ve ABD Anayasası konularında Amerikan halkına sunulan başlıca düşüncelerdi.
Ulusal seçimler
Amerikan Devrimi'nden başlayarak ve 1812 de savaştan sonra Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan halk arasında, ülkelerinin ulusal bir cumhuriyet olduğu ve herkesin vazgeçilmez siyasi özgürlük ile kişisel haklara sahip olduğuna inanan ve Dünyanın geri kalanına örnek olan bir devlet olduklarına inanıyorlardı. Daha önceki bölgesel bağımsızlık hareketleri gibi Osmanlı İmparatorluğunda gerçekleşen Yunan İsyanı, Latin Amerika siyasi haritasını parçalayan ve yeniden şekillendiren devrimler ve son olarak Kırım Savaşında Zafer kazanan İngiliz ve Fransızların kültürel farklılıklara göre Avrupa haritasını yeniden çizme ve şekillendirme istekleri Ulus Devlet kavramına karşı ciddi bir karışıklık ve belirsizlik doğurmuştur. 19. yüzyılda Amerikalılar tarafından bizzat gerçekleştirilen toplumsal refahın ve nüfusun artması ve batıya doğru egemenliğin gelişmesi Amerikan Toplumunda özgürlük kavramının '' bireysel ve mülki özgürlük'' olarak algılanmasına vesile olmuştur . Çözümlenemeyen fikir ayrılıkları öncelikle politik kurumlar tarafından çözülmeye çalışılır, başarısız olunursa sivil hayat içinde beraber bir şekilde çözümlenmeye çalışılır.
Milliyetçilik ve onur
Milliyetçilik 19. yüzyılın başlarında Andrew Jackson ve Daniel Webster gibi ünlü temsilcilerinde katıldığı güçlü bir olguydu. Hemen hemen tüm Kuzeyliler Birliği desteklese de, Güneyliler, Birleşik Devletlerin tamamına ("birlik yanlıları" olarak anılanlar) ve öncelikle güney bölgelerine ve Konfederasyona sadık olanlar arasında ikiye ayrılmışlardı. C. Vann Woodward, ikinci grup hakkında:
Büyük bir köle toplumu ... büyüdü ve mucizevi bir şekilde burjuva ve kısmen püriten cumhuriyetçilerin kalplerinde kendisine yer buldu. Burjuva kökenlerini terk etmiş, kurumsal, hukuki, doğa üstü ve dini savunmalarını titizlikle ve rasyonelleştirmişti ... Kriz yaşanmaya başladığında savaşmayı seçti. Harabeler çöktüğünde bir toplumun ölüm-kalım mücadelesi içinde olduğu ortaya çıktı.
Güney toplumunun ortak şerefine yönelik hakaretler, büyük bir popüleriteye sahip Tom Amcanın Kulübesi'nde (1852) kölelik karşıtı John Brown'ın 1859'da köle isyanını başlatmaya yönelik söylemlerini içeriyordu.

Güneyliler bir Güney milliyetçiliğine doğru yönelirken, Kuzeydeki liderler de ulusal düşüncelere daha fazla yöneldiler ve Birliğin bölünmesi ile ilgili herhangi bir fikri reddettiler. 1860'da Cumhuriyetçi ulusal seçim platformu, Cumhuriyetçiler içinde köleliğin kaldırılması konusunda fikir ayrılığı yaşayanları hain olarak gördüklerini ve tolerans göstermeyeceklerini bildirdiler: "Bu ayrılma yanlısı tehditleri, bir özgür hükümetin hayati ilkelerini inkâr etmek ve ihanet olarak kabul ediyoruz. Bunun için bu konuda öfkeli bir insanın sertçe azarlanması ve sonsuza dek susturulması zorunluluğu vardır. " Güneyliler uyarıları dikkate almadı: Güneyliler, Birliğin bir arada tutulması için Kuzey'in ne kadar ateşli bir şekilde savaşacağının farkında değildirler.
Lincoln'un seçilmesi
Kasım 1860'da Abraham Lincoln'in seçilmesi, bölünmenin nihai tetikleyicisiydi. "Corwin Değişikliği" ve "Crittenden Uzlaşması" da dahil olmak üzere uzlaşma çabaları başarısız oldu. Güneyli liderler, Lincoln'un köleliğin yayılmasını durduracağını ve bir yok oluşa doğru götüreceğinden korkuyorlardı. Zaten Temsilciler Meclisinde azınlık haline gelen kölelik yanlısı eyaletler, giderek daha da güçlenen bir Kuzey'e karşı Senato ve Seçici Koleji'nde gelecekte sürekli bir azınlık olma durumuyla karşı karşıya kaldılar. Lincoln, Mart 1861'de göreve başlamadan önce, yedi bağlı eyalet birlikten ayrıldıklarını ilan etti ve Konfederasyonu oluşturmak üzere bir araya geldiler.
Amerikan sivil savaşının başlaması
Ayrılma krizi
Lincoln'un seçilmesi, Güney Carolina meclisinde ayrılmanın tartışıldığı bir toplantıya neden oldu. Savaştan önce Güney Carolina, bir eyaletin federal yasaları geçersiz kılmak ve hatta Birleşik Devletler'den ayrılmak hakkına sahip olduğu fikrini yaygınlaştırmak için diğer Güney eyaletlerinden daha fazlasını yaptı. Toplananların oy birliği ile 20 Aralık 1860'da Birlikten ayrılma yönünde oy kullanıldı ve "Güney Carolina'nın Federal Birlik'den Ayrılmasını Gerektiren ve Gerekçelendiren Acil Nedenler Beyannamesi" ni kabul ettirdi. Güneyde ki eyaletlerin köle sahiplerine yönelik hakları savundu ve Kuzey eyaletlerinin Anayasa çerçevesinde federal yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia etti. Kaçak Köle Yasası'na muhalif şekilde Kuzeyde ki eyaletlerin davranışlarından da şikayet edildi.'' Pamuk Devletleri'' olarak bilinen Mississippi, Florida, Alabama, Georgia, Louisiana ve Teksas da Ocak ve Şubat 1861'de birlikten ayrıldılar.

Eyaletler arasında Birlikten ayrılmak için farklı nedenler vardı, bunlardan üçü - Teksas, Alabama ve Virginia- özellikle, "köleliğin sona ermesi" hakkının kuzeyde ki kölelik karşıtlarının elinde bulunduğundan bahsediyorlardı. Geri kalanları kölelik konusundan hiç söz etmediler sadece yasama organları tarafından birlikten ayrılma ile ilgili kısa açıklamalar yapıtılar. Bununla birlikte en az dört eyalet - Güney Carolina, Mississippi, Georgia ve Teksas - ayrılma nedenlerini uzun ve detaylı açıklamalar ile duyurdular ve bunların hepsi köleliği kaldırmaya yönelik hareketi küçümseyen bir tavır ortaya koydu ve bu hareketleriayrılma nedenlerinin Kuzey eyaletlerinin politikaları olduğunu ortaya koydular. Güney eyaletleri, Anayasa'nın Kaçak Köleler maddesinden dolayı bağımsızlıklarının anayasal bir hak olduğuna inanmışlardı.
Bu eyaletler, 4 Şubat 1861'de Amerika Konfederasyon Devletleri isimli yeni bir federal devlet kurma kararı aldılar. Görev süresi 4 Şubat 1861'de sona eren Başkan James Buchanan'ın gösterdiği az direniş ile federal kaleleri ve diğer mülkleri kendi sınırları içinde kontrol altına aldılar. Buchanan, Dred Scott kararının Güney'in ayrılması için hiçbir neden olmadığını ve Birliğin "... kalıcı olması" gerektiğinin kanıtı olduğunu söyledi. ancak "Bir eyaletib Birlikte kalması için Senatoya güç kullanma yetkisi verilmesi bunların arasında değildi. ABD Ordusunun dörtte biri (Texas'taki bütün garnizon) Şubat 1861'de komuta generali David E. Twiggs tarafından Konfederasyon'A teslim edildi ve sonra kendiside Konfederasyona katıldı.

Güneyliler, Senatoda ve Mecliste ki koltuklarını bırakırken, Cumhuriyetçiler savaş öncesi Güney Senatörler tarafından engellenen projeler için harekete geçti; Morrill Tarifesi (ithalat vergilerinin yükseltilmesi), arazi hibe heyetleri (Morill Yasası), Homestead Yasası, Kıtalararası demiryolu (Pasifik Demiryolları Kanunları), Ulusal Bankacılık Kanunu ve Birleşik Devletler Belgesi (Legal Tender Notes- paranın basım standartlarını) onayladılar. 1861 Gelir Kanunu, yaklaşan savaşı finanse etmek için getirildi.
18 Aralık 1860'da Crittenden Uzlaşması ile güneyde köleliği güvence altına alırken kuzeyde ki topraklarda köleliği anayasal olarak yasaklayarak Missouri Uzlaşma hattının yeniden kurulması önerildi. Bu uzlaşmanın benimsenmesi Güney Carolina dışındaki her güney eyaletinin Birlikten ayrılmasını engelleyebilirdi, ancak Lincoln ve Cumhuriyetçiler bunu reddetti. Daha sonra uzlaşmaya ilişkin ulusal bir referandumun yapılması önerildi. Cumhuriyetçiler bu fikri yine reddetti, oysa hem Kuzeyliler hem de Güneylilerin çoğunluğu bu önerinin lehinde oy kullanacaktı. 1861 yılı savaş öncesinde Şubat Barış Konferansı Washington'da bir araya geldi ve Crittenden'in uzlaşmasına benzer bir çözüm önerisinde bulundu; fakat bu öneri Kongre tarafından reddedildi. Cumhuriyetçiler, var olduğu yerlerde köleliğe müdahale etmemek için alternatif bir uzlaşma önerdi ancak Güney bunu yetersiz buldu. Yine de, geriye kalan sekiz köle eyalet, 4 Nisan 1861 Birinci Virginia Ayrılık Kongresinde iki karşı bir oy ve oy kullanmaksızın Konfederasyon'a katılma çağrılarını reddetti.

4 Mart 1861'de Abraham Lincoln Başkan olarak yemin etti. Açılış konuşmasında, Anayasa'nın Konfederasyon ve Perpetual Birliği'nin önceki makalelerinden daha mükemmel bir birlik olduğunu, bunun bir bağlayıcı sözleşme olduğunu ve herhangi bir ayrılığın "yasal olarak geçersiz" olduğunu savundu. Güney devletlerinin ayrılmayı istemek için hiçbir nedeni yoktu ve var olduğu yerde köleliği sona erdirmeyi planlamadığını, ancak Federal mülkiyetin bir arada tutulması için güç kullanacağını belirtti. Hükümet, postaneleri düzenlemek konusunda hiçbir adım atmadı ve bir engelleme ortaya çıkarsa, posta teslimatı federal sınırlarda sona erecekti. Popüler koşulların federal yasanın barışçıl şekilde uygulanmasına izin vermediği yerlerde, ABD Polis Müdürleri ve Hakimleri geri çekilecekti. Louisiana, Georgia ve North Carolina'daki darphaneler de yaşanan altın ve gümüş külçelerinin kaybından kimse bahsetmedi. Lincoln açılış konuşmasında ABD limanlarında geçerli olacak politikanın yalnızca ithalat vergilerini toplamak olacağını belirtti. Güneyde silahlı bir direnişi haklı çıkarmak için daha ciddi bir neden olamazdı. Konuşması, iki bölgeyi birbirine bağlayan ünlü "mistik akorlar" üzerine ünlü birlik bağlarının restorasyonu için bir çağrı ile sona erdi.

Güneyliler, Washington'a delegasyonlar gönderdi ve federal mülklerin bedelini ödemeyi ayrıca Birleşik Devletlerle barış antlaşması yapmayı teklif ettiler. Lincoln, Konfederasyonun meşru bir hükümet olmadığını ve onunla herhangi bir antlaşmanın egemen bir hükümet olarak tanınması anlamına geldiğini iddia ederek Konfederasyon temsilcileri ile yapılan müzakereleri reddetti. O zamanlarda kendisini gerçek başkan veya tahtın arkasındaki güç olarak gören Devlet Sekreteri William Seward deneyimsiz başkan Lincon'un başarısız geçen görüşmelerin nedeni olarak görüldü. Başkan Lincoln, Konfederasyon topraklarında Birlik tarafından korunan kaleleri , Virginia'daki Fort Monroe, Florida'da, Fort Pickens, Fort Jefferson ve Fort Taylor ve Güney Carolina' Charleston'daki Fort Sumter'ın ayrılma çabalarına karşı mücadele alanı olarak tutmaya kararlıydı.
Fort Sumter Savaşı
Güney Carolina'da Charleston limanının ortasında bir adada bulunan Fort Sumter, sokaklardaki milisler ile çatışmamak için geri çekilen ABD Birlikleri tarafından savunulmaktaydı.Kan dökülmesini önlemek için kaleden çekilmeyi öneren Buchanan'ın aksine Lincon kaleyi savunmakla görevli Binbaşı Anderson'a ateş açılıncaya kadar beklemesi emrini verdi. Konfedersyonun başkanı Jefferson Davis, kalenin teslim edilmesini istedi. Anderson, Konfederasyon hükümetinin teklifini reddettiğini belirten bir cevap verdi ve Davis, herhangi bir kurtarma birliği gelmeden önce Fortt'a saldırmak için P.G.T. Beauregard'a emir verdi. Beauregard yönetimindeki askerler, 12 Eylül'de Fort Sumter'ı bombardımana tuttular ve kale garnizonunu teslim olmaya zorladılar.
Fort Sumter'a yapılan saldırı, Kuzey'i Amerikan milliyetçiliğinin savunulmasına döndürdü. Tarihçi Allan Nevins bu konuda:
"Sumter'da yaşanan gök gürlemeleri, Kuzey'in duygularının şaşırtıcı bir şekilde kristalleşmesine neden oldu. ... Öfke ortalığı silip süpürdü. Her taraftan toplu görüşmeler, konuşmalar, kararlar, ticari destek ihaleleri, şirketlerin ve alayların kararı, valilerin ve yasama organlarının belirlediği eylem haberleri geldi. "
Bununla birlikte, Kuzey'in yanlış inancı Birlikten ayrılığı sadece Güney'deki azınlık bir grubun istediği toplumun büyük bir kısmının Birlikten yana olduğu varsayımı üzerine kurulmuştu. Eğer Kuzeyliler, Güneylilerin çoğunun ayrılmayı gerçekten çok faydalı gördüklerini fark etselerdi, birleşik bir Güney'i ele geçirmek gibi muazzam bir işi denemekte tereddüt edebilirlerdi.
Lincoln, tüm eyaletleri, kaleyi ve diğer federal mülkleri geri almak için güç göndermeye çağırdı. 1792 Milis Yasaları'nın verdiği cumhurbaşkanlığı yetkilerini kullanmaya başladı. Şu ana kadar isyancı sayısının çok küçük olması nedeniyle, Lincoln 90 gün için yalnızca 75.000 gönüllü çağırdı. Massachusetts valisi ertesi gün trenlerle eyalet gönüllülerini Güney'e gönderdi. Batı Missouri'de, yerel ayrılıkçılar Liberty Arsenal'i (cephaneliği) ele geçirdi. 3 Mayıs 1861'de Lincoln, üç yıllık bir süre için ek 42.000 gönüllü çağırdı.
Orta ve üst Güney'deki dört eyalet, Konfederasyon'un tüm çağrılarını defalarca reddetti. Ancak şimdi Virginia, Tennessee, Arkansas ve Kuzey Carolina komşularına karşı güç göndermeyi reddettiler. Birlikten ayrıldıklarını ilan ettiler ve Konfederasyon'a katıldılar. Virginia'yı ödüllendirmek için, Konfederasyon'un başkenti Richmond'a taşındı.
Sınır devletlerinin tavrı
Maryland, Delaware, Missouri ve Kentucky, Güney'i zorlamak için ayrılmaya karşı çıkmış köle eyaletler idi. Daha sonra Virginia'dan ayrılan ve yeni bir eyalet olan West Virginia ile birleştirildi.
Maryland 'de, Lincoln karşıtı ve Baltimore'da ordu karşıtı ayaklanmaya ve köprülerin yakılmasına hoşgörü gösteren bir çok yetkili vardı. Bu iki olayında ortak amacı Birlik Ordularının Güney'e geçmesini engellemekti. Maryland Meclisi, 53'e karşı 13 oy ile Birlik'te kalmaya karar verdi. Güney komşularıyla olan düşmanlıkları reddetti ve Maryland'in sahip olduğu demiryollarının savaş için kullanılmalarını önlemek amacıyla kapatmaya karar verdi. Lincoln ise cevap olarak Maryland'de sıkıyönetim ilan etti ve habeas corpus'u tek taraflı olarak askıya alarak Kuzey'den milis birlikleri gönderdi. Lincoln, bir çok önemli figürü yanına çekerek, Maryland Genel Meclis üyelerinin 1 / 3'ünün tutuklanması da dahil olmak üzere Maryland ve District of Columbia'nın kontrolünü hızla ele geçirdi. Tüm bunlar, ABD Anayasa Mahkemesi Başsavcısı Roger Taney'in, kendiside bir Maryland yerlisi olan, sadece Kongrenin (ve cumhurbaşkanının) habeas corpus'u (Ex parte Merryman) askıya alabileceği yönündeki kararını dikkate almadan ve duruşma yapmadan karar uygulamaya konuldu. Bu sırada federal birlikler, Lincoln'ü Yüksek Mahkeme Başsavcısı'nın kararını görmezden geldiği için eleştiren ve önde gelen bir Baltimore gazetesinin editörü olan Frank Key Howard'ı ( Francis Scott Key'in torunu) hapsetti.
Missouri'de, kongrede ayrılık sözleşmesi için yapılan oylamada kesin şekilde Birlikte kalınması yönünde oy kullanıldı. Konfederasyon yanlısı Vali Claiborne F. Jackson, eyalet milislerini çağırdığında federal birliklerin komutanı olan General Nathaniel Lyon'un saldırısına uğradı. General bu saldırısı ile vali ve milis birliklerini eyaletin güneybatısına kadar kovaladı. Ortaya çıkan boşlukta, kongre ayrılık sözleşmesini görüşmek için yeniden toplandı ve Missouri'nin Birlik yanlısı geçici hükümeti olarak işbaşına geldi.
Kentucky Birlik'den ayrılmadı sadece bir süre için kendini tarafsız ilan etti. 1861 Eylül ayında Konfederasyon güçleri eyalet topraklarına girince tarafsızlık sona erdi ve eyalet köleliği sürdürmeye çalışırken bir yandan da Birlik yanlısı statüsünü korumak için uğraştı. Konfederasyon güçlerinin kısa süre içinde gerçekleşen istilası sırasında, Konfederasyon kuvvetleri, yine Konfederasyon sempatizanı bir vali atayarak ayrılık sözleşmesini kabul ettiler ve bu yönetim Konfederasyon tarafından tanınmaya başlandı. Asilerin kurduğu hükümet kısa süre sonra sürgüne gitti ve Kentucky'yi asla kontrol altında tutamadı.
Virginia'nın Birlikten ayrılması sonrasında, Wheeling'deki Birlik yanlısı hükümet 48 ilde 24 Ekim 1861'de yeni bir eyalet kurmak için gerekli yasaya oy verilmesini istedi. % 34'lük bir seçmen katılımı ile yeni eyaletin kurulması için gerekli olan yasa tasarısı onayladı (yüzde 96 onay verdi). 24 ayrılık yanlısı ilçenin eyalete dahil edilmesi ve bunun ardından gelen gerilla savaşı, savaş sırasında 40.000 Federal birliğin bölgede görev almasına neden oldu. Kongre, 20 Haziran 1863'te Batı Virginia'yı Birliğe kabul etti. Batı Virginia, hem Konfederasyon ve hem de Birliğe yaklaşık 20.000-22.000 asker desteği sağladı.
Doğu Tennessee'de bir grup Birlik yanlısı Konfederasyon'dan ayrılma girişiminde bulundu, ancak Birliğe sadık olduğundan şüphelenilen 3.000'in üzerinde adamı tutuklayan Konfederasyon tarafından bu ayrılma girişimi bastırıldı. Duruşma yapılmadan hepsi mahkum edildi.
Amerikan İç Savaşının seyri
İç Savaş, yaşanan savaşların sıklığı ve şiddeti ile adeta bir yarışma halini almıştır. Dört yıl boyunca, sık sık acı yoğunluğu ve yüksek kayıpları ile nitelendirilen çok sayıda küçük harekatlar ve 237 çarpışma yaşandı. John Keegan, Amerikan İç Savaşı adlı kitabında "Amerikan İç Savaşı, şimdiye kadar savaşılan en vahşi savaşlardan biri olduğunu kanıtlamıştır" şeklinde yazıyor. Coğrafi hedefler olmaksızın, her iki tarafın tek hedefi düşman askeri idi.
Seferberlik
İlk yedi eyalet Montgomery'de bir Konfederasyon oluşturmaya başladığında, ABD ordusunun tamamı 16.000 kişiydi. Bununla birlikte, Kuzeyde'ki valiler kendi milis güçlerini oluşturmaya başlamıştı. Konfederasyon Kongresi, kurulan yeni devlete çoğunluğu valiler tarafından sağlanan 100.000 askere komuta etme yetkisi verdi. Mayıs ayına gelindiğinde, Jefferson Davis, bir yıl boyunca süreç içerisinde 100.000 erkeği daha silah altına alıyordu ve bu durum, ABD Kongresi tarafından aynı şekilde yanıtlandı.
Savaşın ilk yılında, her iki tarafın da etkili bir biçimde eğitip, teçhizatlandırabileceğinden çok daha fazla gönüllü askere sahipti. Başlangıçtaki coşku solduktan sonra, her yıl askerlik çağı gelen ve orduya katılmak isteyen gençlerden oluşan topluluklar yetersiz gelmeye başladı. Her iki taraf da gönüllülüğü teşvik etmek veya zorlamak için yasa tasarılarını bir araç olarak kullandı; Nispeten az sayıda kişi askere alındı ve hizmet verdi. Konfederasyon, 18 ila 35 yaşları arasındaki genç erkekler için Nisan 1862'de bir yasa tasarısını kabul etti; köle sahipleri, hükümet yetkilileri ve din görevlileri bu yasa tasarısının kapsamı dışındaydı. ABD Kongresi, yeterli gönüllü sayısı karşılanmadığı için Temmuz ayında devlete Milis Kuvvetler ile ilgili bir yasa tasarısı verdi. Avrupa'dan gelen göçmenler büyük kitleler halinde orduya katılmaya başladı. Bunlar arasında 177.000 ile Almanlar ve 144.000 ile İrlanda'lılar başı çekiyordu.
Özgürlük Bildirgesi Ocak 1863'te yürürlüğe girdiğinde, eski köleler eyaletler tarafından hızlı bir şekilde yetiştirilmeye başlandı ve eyalet kotalarını doldurmak için kullanıldı. Eyaletler ve yerel topluluklar, beyaz gönüllüler için daha fazla ve daha yüksek nakit para teklif ettiler. Kongre, yasayı Mart 1863'te dahada sıkılaştırdı. Askerlik Hizmeti için seçilen kişiler yerlerine ya başkasını geçirebilir ya da 1864 ortasına kadar hafifletme parası ödeyebilirdi. Toplanan paraların bir çoğu orduya yeni katılanların hazırlanmasında kullanıldı. Aileler, hangi evlatlarının orduya girmesi gerektiğini ve hangilerinin evinde kalması gerektiğini belirlemek için ikame hükümlerini kullandılar. Tasarıya karşı, özellikle Katolik bölgelerde, çok fazla askerden kaçma ve aşırı bir direnç vardı. Temmuz 1863'te New York'ta gerçekleşen büyük askere alma isyanı, kentin ''Demokratik Oy Makinesini'' şişirmek için vatandaşlık verilen İrlandalıların savaş için askere alınmasına karşı çıkmıştı. Birlik için yasa aracılığıyla temin edilen 168.649 erkekten 117.986 kişi yerine ikamet edecek birisini göndererek yalnızca 50.663 kişi bizzat askerlik görevini yerine getirdi.
Hem Kuzey de hem de Güney'de, yasa tasarıları çok popüler değildi. Kuzey'de, 120.000 erkek zorunlu askerlik hizmetinden kaçtı; birçoğu Kanada'ya kaçtı ve 280.000 asker savaş sırasında firar etti. En az 100.000 Güneyli (%10 civarında) askerlikten firar etti. Güney'de, birçok erkek sıkıntıdaki aileleri için geçici olarak firar ettiler ve daha sonra birimlerine geri döndüler. Kuzey'de,ise bazı kişiler kayıt sırasında verilen '' Teşvik Bonuslarını'' aldıktan sonra firar ettiler ve daha sonra farklı bir isimle tekrar verilen bonusları almak için başka bir askerlik ofisinde tekrar gönüllü olarak yazıldılar. Bunu yaptığı tespit edilen 141 kişi yakalandı ve idam edildi.
1860'dan itibaren küçük sınır kuvvetlerinden ibaret olan Birlik ve Konfederasyon orduları birkaç yıl içinde "dünyanın en büyük ve en verimli orduları" haline geldi. Avrupalı gözlemciler ise o dönemde onları amatör ve profesyonel olmayan kişiler olarak görüyorlardı, ancak İngiliz tarihçi John Keegan'ın değerlendirmesi ise, her birinin Fransız, Prusya ve Rus ordularına kıyaslandığı zaman, en azından Atlantik bölgesi için, her hangi birini yenilgiye uğratmakla tehdit edebilecek kadar güçlü oldukları yönündeydi.
Motivasyon
Perman and Taylor (2010) gibi tarihçiler milyonlarca erkeğin neden dört yıl boyunca savaşmak, acı çekmek ve ölmek için bu kadar çok hevesli göründüğüne dair akıllarında iki neden olduğunu söylüyor:
Bazı tarihçiler İç Savaş sırasında savaşan askerlerin tamamen politik ideolojiler ve özgürlük, Birlik, eyaletlerin hakları, köleliği muhafaza veya yok etmek gibi sıkı bir şekilde bağlı oldukları inançlar ile savaştıklarını iddia ederken diğerleri ise, birinin evini ve ailesini savunmak ya da diğer erkeklerle savaşırken korunmaları gereken şeref ve kardeşlik gibi daha az siyasi nedenler ile savaşmış olduklarına işaret ediyorlar. Çoğu tarihçi, bir askerin savaşa girdiği zaman ne düşündüğüne bakılmaksızın, savaş deneyiminin kendisini derinden etkilediğini ve bazen savaşı sürdürme nedenlerinin değiştiğini kabul eder.
Esirler
İç savaşın başlangıcında, bir şartlı tahliye sistemi işletildi. Esirler resmi olarak değiştirilene kadar savaşmamayı kabul etti. Bu arada bir çoğu kendi orduları tarafından işletilen ve giderleri karşılanan fakat herhangi bir askeri görev almadıkları kamplarda tutuldular. 1863'de Konfederasyon, siyah tutsakları değiştirmeyi reddettiğinde şartlı tahliye çöktü. Bundan sonra kamplarda tutulan 409,000 kişiden 56,000'ni savaş sırasında tutuldukları kamplarda kötü koşullar yüzünden hayatını kaybetti (Andersonville Esir kampı özellikle) . Bu sayı savaş sırasında gerçekleşen kayıpların %10'unu oluşturuyordu.
Deniz savaşı

1861 yılındaki küçük ABD Donanması, 1865 yılında 6.000 subaya ve 45.000 erkeğe doğru hızla büyüdü ve 671 gemi ile 510.396 tonluk bir tonaj elde etti. Görevi, Konfederasyon limanlarını ablukaya almak, nehir sistemini kontrol etmek, açık denizlerde Konfederasyon yanlısı saldırganlara karşı savunma yapmak ve İngiliz Kraliyet Donanması ile olası bir savaşa hazır olmaktı. Bu arada, nehirlerde ve nehir kenarlarında yapılan savaşlar daha çok Batı Bölgelerinde meydana geldi. Birçok nehir eğer ABD Donanması tarafından kontrol altına alınabilseydi kolaylıkla Konfederasyon konrolünde ki bölgelerin iç kısımlarına erişim sağlayabilirdi. Bunun için donanma güçlendirildi ve silahlı kuvvetler ile beraber ilerleyerek Konfederasyona ait tesisleri ve yerleşim yerlerini bombaladılar.
Birlik ablukası
1861 başlarında, General Winfield Scott, savaşın olabildiğince az kan dökülerek kazanılması için Anakonda Planı'nı hazırladı. Scott, ana limanlardan birinin abluka altına alınmasının Konfederasyon ekonomisini zayıflatacağını savundu. Lincoln planın bir bölümünü kabul etti, ancak Scott'ın 90 günlük gönüllüler hakkındaki uyarısını dikkate almadı. Ancak kamuoyu ordunun derhal harekete geçerek Richmond'u (Virginia) ele geçirmesini istiyordu.
Nisan 1861'de Lincoln, Güney limanlarının Birlik ablukası altında olduğunu ilan etti; Ticari gemiler sigorta kapsamına alınmadı ve düzenli trafik sona erdi. Güneyliler ise, abluka etkili olmadan önce 1861'de pamuk ihracatının engellenemeyeceğini düşünüyorlardı. Hatalarını fark ettiklerinde artık çok geçti. "King Cotton" (Kral Pamuk) ölmüştü, çünkü Güneyliler sahip oldukları pamuğunun yüzde 10'undan daha azını ihraç edebiliyordu. Abluka pamuğun ihraç edildiği demir yolları ile bağlı on limanı özellikle New Orleans, Mobile ve Charleston'ı etkisi altına aldığında zarar çok büyüktü. Haziran 1861'e kadar, savaş gemileri ana Güney limanlarından uzak durdu ve bir yıl sonra yaklaşık 300 gemi hizmete girdi.
Nehirler
1862 de Birliği stratejisi, dört eksende eş zamanlı ilerlemelere dayanıyordu:
McClellan Virginia'da Richmond ( Konfederasyon'un Başkenti) yönündeki ana saldırıya önderlik etti.
Ohio kuvvetleri Kentucky üzerinden Tennessee'ye ilerleyecekti.
Missouri Bölümü güneyde Mississippi Nehri boyunca ilerleyecekti.
En batıdaki saldırı ise Kansas kaynaklı olacaktı.
Ulysses Grant nehir taşımacılığını ve Andrew Foote'un Batı Filosu'ndaki silah gemilerini Konfederasyonun "Gibraltar of the West"(Batının Cebelitarığı) Columbus, Kentucky'de tehdit etti. Belmont'da geri çevrilse de, Grant Columbus'u kesti. Kendi silahlı botlarından yoksun olan Konfederasyon geri çekilmek zorunda kaldı ve Birlik Mart 1862'de batı Kentucky'yi ele geçirdi.
Okyanus şartlarına göre hazırlanmış savaş gemileri Missisipi yolu ile iç bölgelere ilerlediler. Birlik Deniz Kuvvetleri timberclads ve tinclads sınıfı savaş gemileri ile zırhlı gemi botları kullandı. Cairo, Illinois ve St. Louis'deki tersaneler de yeni tekneler inşa edildi veya buharlı gemiler askeri operasyonlar için modifiye edildi. Fort Henry (6 Şubat 1862) ve Fort Donelson (11-16 Şubat 1862) zaferlerinden sonra Red, Tennessee, Cumberland, Mississippi ve Ohio nehirleri Birlik tarafından kontrol altına alındı ve Tennessee'ye ilerleeyen Grant'ın güçlerine gerekli ikmal desteğinde bulundular. Nisan 1862'de Tennessee'de bulunan Shiloh'da (Pittsburg Landing), Konfederasyon Kuvvetleri gece nehir boyunca Birlik kuvvetlerine sürpriz bir saldırı düzenledi ve Grantın kuvvetlerini nehir boyunca geri püskürttüler. Gece Deniz Kuvvetleri yeni destek birlikleri ile bölgeye geldi ve Grant yeni bir karşı saldırı başlattı. Grant ve Birlik, ezici bir zafer kazandı (defalarca tekrar edecek ve yüksek kayıplara sahne olacak savaşlardan ilki). Memphis, 6 Haziran 1862'de Birlik kuvvetleri karşısında düştü ve güneye doğru, Mississippi Nehri boyunca, yapılacak ilerlemeler için bir üs noktası görevi gördü. 24 Nisan 1862'de Farragut komutasında ki ABD deniz kuvvetleri, New Orleans'ın güneyindeki Konfederasyona ait savunma hatlarını geçti. Konfederasyon güçleri, Birlik kuvvetlerine Güney'in derinlerinde kritik öneme sahip bir köprü başı sağlayarak şehri terk etti.
Donanma kuvvetleri 1863 Temmuz'unda Grant'ın uzun ve karışık olan ve sonucunda Konfederasyon'un Vicksburg'u teslim ettikleri Vicksburg Seferinde Grant'a yardımcı oldular. Kısa süre sonra Mississippi Nehri tamamen Birlik kuvvetlerinin kontrolüne geçti.
Doğu cephesi
İlk gözle görülür savaş, Tümgeneral Irvin McDowell'in Washington yakınlarında Birlik kuvvetleri ile Konfederasyon kuvvetlerinin üstüne yürüyüp geri çekilmeye mecbur ettiği savaştır.
Tümgeneral George B. McClellan, 26 Temmuz'da Potomac da Birlik Ordusu'nun komutasını aldı (kısa süre boyunca bütün birlik ordularına genel başkanlık etti ancak daha sonra Tümgeneral Henry W. Halleck'in lehine yürütmekte olduğu görevinden çekildi.) ve savaşı ciddi olarak 1862 de başlattı. Başkan Lincoln'in hücum operasyonları başlatması yönünde ki güçlü çağrısı üzerine McClellan, Richmond'un güneydoğusunda, York Nehri ve James Nehri arasındaki yarımadanın üzerinden 1862 yılının ilkbaharında Virginia'ya saldırdı. McClellan'ın ordusu Yarımada Seferi sırasında Richmond şehrinin kapılarına ulaşmasına rağmen , Johnston tarafından Seven Pines Muharebesi'nde ( Yedi Çam Savaşı) ilerlemesi durduruldu.O zaman General Robert E. Lee ve astları James Longstreet ve Stonewall Jackson, Yedi Gün Savaşlarında McClellan'ı yenip geri çekilmeye zorladı. İkinci Bull Run Muharebesi'ni de (Second Battle of Bull Run) içeren Kuzey Virginia Seferi, Güney için bir başka zaferle sonuçlandı. McClellan, Genel Sekreter Halleck'in, John Pope'un Virginia Birlik Ordusu'na destek gönderilmesi yönündeki emirlerine karşı çıkarak Lee'nin Konfederasyon birliklerinin kendilerinden iki kat fazla sayıda olan düşman ordusunu yenmesine sebep oldu.

İkinci Bull Run Muharebesi'nin verdiği cesaret ile, Konfederasyon kuvvetleri Kuzey'i ilk kez istila etti. General Lee, Potomac Nehri boyunca 5 Eylül'de Maryland eyaletinde Kuzey Virginia Ordusu'ndaki 45.000 adama komuta etti. Daha sonra Lincoln, McClellan'ın birliklerini Pope'un birlikleri ile takviye etti. McClellan ve Lee, Amerika Birleşik Devletleri askeri tarihinde en kanlı gün olan 17 Eylül 1862'de Maryland, Sharpsburg yakınlarındaki Antietam Savaşı'nda karşılaştılar. Lee'nin ordusu sonunda yenildi ve McClellan Lee'nin kuvvetlerini yok etmeden Virginia'ya döndü. Antietam, Birlik için büyük bir zafer olarak görülüyordu. Çünkü Lee'nin başlatmış olduğu Kuzey'in istilası durduruldu ve Lincoln'un Kurtuluş Bildirisini ilan etmesi için tarihi bir fırsat sağladı.
Antietam Savaşı sonrasından temkinli davranmak isteyen ve Lee'nin kuvvetlerini yok etmeyen McClellan 'ın yerine Tümgeneral Ambrose Burnside atandı. Burnside kısa süre içinde 13 Aralık 1862'de Fredericksburg Savaşı'nda , Marye's Tepelerine karşı 12.000 Birlik askerinin ölmesine neden olan ve hiçbir işe yaramayan doğrudan cephe saldırıları sonucunda yenildi. Savaştan sonra Burnside'ın yerine Tümgeneral Joseph Hooker getirildi.
Hooker da Lee'nin ordusunu yenemediğini kanıtladı; Konfederasyon Birliklerine karşı ikiye bir adam üstünlüğüne sahip olmasına karşın 1863 Mayıs'ın da gerçekleşen Chancellorsville Savaşında yenilerek utanç içinde geri çekildi. General Stonewall Jackson savaş sırasında dost ateşi ile kolundan vuruldu ve daha sonra meydana gelen komplikasyonlardan ötürü öldü. Lee'nin Haziran ayında Kuzey'i ikinci kez istila etmesi sırasında General Hooker'ın yerine Tümgeneral George Meade getirildi. Meade, Lee'yi Gettysburg Savaşı'nda yendi.(1-3 Temmuz , 1863). Bu savaş bütün İç savaşın en kanlı çarpışması ve savaşın dönüm noktası olarak kabul ediliyor. 3 Temmuz'da Pickett'in Saldırısı Konfederasyon için suyun ısındığını belirtiyordu. Çünkü zafer sonrasında Konfederasyon cephesinde yer yer çözülmeler görülüyordu. Lee'nin ordusu 28.000 kayıp verdi (Meade'in ise 23.000 ). Bununla birlikte, Lincoln, Meade'ine Lee'nin geri çekilmesine engel olmamasından öfkeliydi ve Meade'in başarısız sonbahar seferinden sonra Lincoln, Batı Bölgesine yeni liderlik için döndü. Aynı sırada, Vicksburg'daki Konfederasyon kalesi teslim oldu. Birliğin Mississippi Nehri'ni kontrol etmesi, batıda ki Konfederasyon bölgelerinin kalıcı olarak izole edilmesini sağladı.Ayrıca yeni bir lidere ihtiyaç duyan Lincoln'e Ulysses S. Grant'ı bu makama atamasını sağladı.
Batı cephesi
Konfederasyon güçleri Doğu Bölgesinde çok sayıda başarı elde ederken, Batı'da defalarca yenildi.Pea Ridge Muharebesi, sonucunda Konfederasyon kuvvetleri Missouri'den sürüldü. Leonidas Polk'ın Columbus ve Kentucky' yi işgali, Kentucky'nin tarafsızlık politikasını sona erdirdi ve eyaletin yönünü Konfederasyon'a karşı çevirdi. Nashville ve orta Tennessee, 1862 yılı başında Birliğin eline düşerek yerel gıda maddeleri ve hayvan yetiştiriciliği ile sosyal organizasyonda bir takım aksaklıkların yaşanmasına yol açtı.
Mississippi Nehri, Tennessee'nin güney sınırında yer alan 10 numaralı ada'ya ve Missouri'deki New Madrid'e ve daha sonra Tennessee'de bulunan Memphis'e kadar uzanan Birliğe ait nehir trafiğine açıldı. Nisan 1862'de Birlik Deniz Kuvvetleri, Birlik kuvvetlerinin Mississippi den yukarı taşımasına izin veren New Orleans'ı ele geçirdi. Sadece kale şehri olan Vicksburg ve Mississippi, Birliğin nehrin tamamını kontrol etmesini engelledi.
General Braxton Bragg'ın Kentucky'yi ikinci kez işgal etme girişimi, Tümgeneral Don Carlos'u hiçbir değeri olmayan Perryville Muharebesin'de yenmesi ile sonuçlandı. Fakat eyalette Konfederasyonun çok az desteğe sahip olması nedeni ile Bragg geri çekilmek zorunda kaldı. Bragg, Tennessee'deki Stones River Muharebesi'nde Büyük Tümgeneral William Rosecrans tarafından kıl payı yenildi.
Batı'da Chickamauga Savaşı ile Konfederasyon en kesin zaferini kazanmış oldu. Tümgeneral George Henry Thomas'ın kahramanca savunmacı duruşuna rağmen, Korgeneral James Longstreet'in kolordusu (doğudaki Lee ordusundan) ile takviye edilen Bragg, Rosecrans'i mağlup etti. Rosecrans Chattanooga'ya çekildi ve ardından Bragg şehri kuşattı.
Birliğin Batı'daki kilit stratejisti ve taktikçisi aynı zamanda Forts Henry ve Donelson'da (Birlik Tennessee ve Cumberland Nehirlerinin kontrolü ele geçirdi) zafer kazanan Ulysses S. Grant idi. Shiloh ve Vicksburg Muharebelerinde ki zaferler ile Mississippi Nehri de Birlik kuvvetlerinin denetimini sağlamış ve savaşın dönüm noktalarından biri olarak kabul edilmiştir. Daha sonra Grant, Rosecrans'ın yardımına koştu ve Üçüncü Chattanooga Savaşı'nda Bragg'ı yenerek, Konfederasyon kuvvetlerini Tennessee'den çıkardı ve Atlanta'ya, Konfederasyon'un kalbine, bir yol açtı.
Trans-Mississippi
Konfederasyon kuvvetleri Birliğin sahip olduğu bölgelerde meydan okuyabilecek düzenli ordularını desteklemek için birlikler ve lojistikten yoksun olduğu için, kapsamlı gerilla savaşlarını Trans-Mississippi bölgesinde başlattı. Quantrill's Raiders gibi Konfedere grupları kırsal alanları terörize ederek hem askeri tesislere hem de sivil yerleşimlere saldırılar düzenledi. "Sons of Liberty" ( Özgürlüğün evlatları) ve "Order of the American Knights" (Amerikan Şövalyeler Düzeni), Birlik yanlısı, seçilmiş bürokratlara ve silahsız üniformalı askerlere saldırdı. Bu partizanlar, düzenli bir Piyade tümeni gelinceye kadar Missouri eyaletinden tamamen uzaklaştırılamadılar.
1864 yılına kadar bu şiddet eylemleri, Lincoln'un yeniden seçilmesine karşı düzenlenen savaş karşıtı hareketi tehdit etti. Missouri sadece Birlik'te kalmayıp, Lincoln'un yeniden seçilmesi için oyların yüzde 70'ini verdi.
Missouri'nin güneyindeki ve batısındaki çok sayıda küçük çaplı askeri eylemler ile, Birlik Yerli Bölgesi ve New Mexico Bölgesi'ni kontrol etmeye çalıştı. Birlik, 1862'de Konfederasyon akınlarını New Mexico'ya püskürttü ve sürgünde bulunan Arizona hükümeti Teksas'a çekildi. Yerli Bölgesinde kabileler içinde iç savaş patlak verdi. Konfederasyon için yaklaşık 12.000 Hintli savaşçı savaşıyordu ve Birlik için daha az sayıda savaşan vardı. En ünlü Cherokee, teslim olan son Güneydoğu Konfederasyon generali olan Tuğgeneral Stand Watie idi.
Temmuz 1863'te Vicksburg'un düşmesinden sonra Teksas'taki General Kirby Smith, Jefferson Davis tarafından Mississippi Nehri'nin doğusundan başka yardım gelmeyeceği konusunda bilgilendirildi. Her ne kadar Birlik Ordularını yenmek için yeterli kaynaklara sahip olmamış olsa da, Tyler'da korkunç bir cephanelik ve kendi demiryolu ile uluslararası kaçakçılıkla uğraşan Texas'daki sanal bir "bağımsız fiefdom" olan Kirby Smithdom ekonomisini inşa etti. Birlik doğrudan kendisini hedef almadı. Birlik 1864 Kırmızı Nehir Seferinde Louisiana da Shreveport'u almaya çalıştı ancak başarısızlık ile sonuçlandı. Teksas savaş boyunca Konfederasyon'un elinde kaldı.
Amerikan iç savaşının sonu
Virginia Fethi

1864'ün başında Lincoln, Grant'ın tüm Birlik ordularının komutanı olarak atadı. Grant, karargahını Potomac Ordusu ile birlikte kurdu ve batı bölgesinde ki orduların bir çoğunun kumandasını Tümgeneral William Tecumseh Sherman'a bıraktı. Grant, Lincoln ve Sherman'ın yanı sıra topyekün savaş kavramını anladı ve sadece Konfederasyon kuvvetlerinin kesin olarak yenilmesinin ve ekonomik faaliyetlerinin bitirilmesinin savaşı sona erdireceğine inandı. Bu, sivilleri öldürmekten ziyade, erzak ve hayvan yiyecekleri ile evleri yok etme, çiftlikleri ve demiryollarını tahrip etmek demekti. Grant, "bu konuda başka türlü davransaydık bunlar ayrılıkçılara ve isyancılara destek için gönderilecekti" dedi. Bu politikanın sona giden yolda hızlandırıcı bir etki yaptığına inanıyorum" dedi. Grant, tüm Konfederasyon kuvvetlerini aynı anda vuracak olan bir koordineli saldırı planı hazırladı. Generaller George Meade ve Benjamin Butler'e Richmond yakınlarında Lee'ye karşı ilerlemeleri emredildi, General Franz Sigel (ve daha sonra Philip Sheridan) Shenandoah Vadisine saldıracaktı, General Sherman Atlanta'yı ele geçirip denize (Atlantik Okyanusu) ulaşacaktı, Generaller Crook ve William W. Averell Batı Virginia'daki demiryolu hatlarına karşı harekete geçeceklerdi ve Tümgeneral Nathaniel P. Banks, Alabama, Mobile'i ele geçirecekti.

Grant'ın ordusu, Lee'yi Richmond'un savunmasına çekmek için Overland Seferine başladılar ve burada Konfederasyon ordusunu tuzağa düşürüp parçalayarak yok etmeye çalışacaklardı. Birlik ordusu ilk önce Lee'yi geçecek manevra yapmaya çalıştı ve başta Wilderness, Spotsylvania ve Cold Harbor olmak üzere çeşitli savaşlar yaşandı. Bu savaşlar her iki tarafın da ağır kayıplar vermesine neden oldu ve Lee'nin Konfederasyon kuvvetlerini tekrar geri çekilmeye zorladı. Lee'ni güneyden kuşatılması girişiminde Buttler Bermuda Hundred nehrinde sıkışıp kalarak başarısız oldu. Yaşanılan her savaş sırasında terslikler yaşayan Grant önceki generallerin yaptığı gibi çekilmek yerine kalıp savaşmayı tercih etti. Grant inatçıydı ve Lee'nin Kuzey Virginia ordusunu Richmond'a çekilmeye zorladı. Lee Richmond'a saldırıya hazırlanırken, Grant beklenmedik bir şekilde James Nehrini geçmek için güneye döndü ve iki ordunun dokuz aydan uzun bir süre boyunca siper savaşları yapacağı Petersburg Savaşı başladı.

Grant, nihayet bir komutan buldu; General Philip Sheridan'ı 1864 Vadi Seferlerinde üstünlük sağlayacak kadar saldırgandı. Sheridan, eski ABD Başkan Yardımcısı ve Konfederal General John C. Breckinridge tarafından New Market Muharebesi'ne (Yeni Pazar Savaşı) itiliyordu. New Market Muharebesi, Konfederasyon'un savaş sırasında aldığı son büyük zaferdi. Çabalarını ikiye katladıktan sonra Sheridan, bir dizi savaşın ardından Tümgeneral Jubal A. Erken'i Cedar Creek savaşında kesin olarak mağlup etti. Sheridan daha sonra Sherman'ın Georgia'da uyguladığı taktiklere benzer bir taktik olarak Shenandoah Vadisi'nde ki tarım alanlarını yok etmeye başladı.
Bu arada Sherman, Chattanooga'dan Atlanta'ya, Konfederasyon Generalleri Joseph E. Johnston ve John Bell Hood'u yolundan uzaklaştırarak manevra yaptı. 2 Eylül 1864'te Atlanta'nın düşmesi, Lincoln'un cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin garantisini veriyordu. Hood, etrafta dolaşmak ve Sherman'ın ikmal hatlarına tehdit oluşturmak için Atlanta bölgesinden ayrıldı ve Franklin-Nashville Seferinde Tennessee'yi istila etti. Birlik Generali Tümgeneral John Schofield, Franklin Muharebesi'nde Hood'ı yendi ve George H. Thomas, Hood'u Nashville Muharebesi'nde çok daha büyük bir yenilgiye uğratarak Hood'un ordusunu kesin bir şekilde yok etti.
Atlanta'yı ve malzeme üssünü bırakan Sherman'ın ordusu, bilinmeyen bir rota izleyerek ve Georgia çiftliklerinin yaklaşık % 20'si yok ederek '' Denize Doğru'' yürüyüşe geçti. Aralık 1864'te Georgia'da Atlantik Okyanusu kıyısına vardı. Sherman'ın ordusunu binlerce serbest köle izledi. Mart boyunca büyük bir savaş yaşanmadı. Sherman güneyden Konfederasyon'un Virginia'daki hatlarına yaklaşmak için Güney Carolina ve Kuzey Carolina boyunca kuzeye yürüdü ve Lee'nin ordusu üzerindeki baskıyı arttırdı.
Firarlar ve kayıplarla sayısı azalan Lee'nin ordusu, Grant'ınkinden çok daha küçüktü. Birliğin Petersburg'taki kuvvetlerini bozmaya yönelik son bir Konfederasyon girişimi, 1 Nisan'da Five Forks Muharebesi'inde ki ("Konfederasyonun Waterloo'u" olarak anılır) belirleyici savaş ile başarısız oldu. Bu, Birliğin şu anda Richmond-Petersburg'u çevreleyen tüm çevreyi tamamen kontrol ettiği anlamına geliyordu. Bu şehrin Konfederasyon ile olan bağlantısını kesmek demekti. Başkentin kaybedildiğini anlayan Lee, ordusunu tahliye etmeye karar verdi. Konfederasyon başkenti, Birliğe bağlı ve siyahilerden oluşan XXV. Kolordu birliklerin eline geçti. Kalan Konfederasyon birlikleri, Sayler Deresi'ndeki bir yenilgi sonrasında kaçtılar.
Konfederasyonun teslim oluşu
Başlangıçta Lee, teslim olmayı planlamadı, yaptığı plana göre ikmal malzemelerinin geleceği Appomattox Court House'ın (Appomattox Mahkeme Binası) da yeniden organize olarak savaşı sürdürecekti. Grant, Lee'yi kovaladı ve önünü kesti, böylece Lee'nin ordusu Appomattox Court House'a ulaştığında etrafı kuşatıldı. Yapılan ilk savaştan sonra Lee, mücadelenin ümitsiz olduğuna karar verdi ve kendisine bağlı olan Kuzey Virginia Ordusu ile 9 Nisan 1865'te McLean House'da teslim oldu. Alışılmışın dışında bir jest ve eski Konfederasyon Eyaletlerini tekrardan birliğe bağlamatı uman Grant Lee'nin kılıcını ve atı Traveller'i elinde tutmasına izin verdi. 14 Nisan 1865'de Başkan Lincoln, Güney sempatizanı John Wilkes Booth tarafından vuruldu. Ertesi sabah erken saatler de Lincoln öldü ve Andrew Johnson başkan oldu. Bu arada, Güney'deki Konfederasyon güçleri, Lee'nin teslim olmasıyla ilgili haberler kendilerine ulaştıktan sonra teslim olmaya başladılar. General Joseph E. Johnston, 26 Nisan 1865'de, yaklaşık 90,000 askerden oluşan Tennessee Ordusu ile, bugünkü Kuzey Carolina'da bulunan Durham yakınlarında ki Bennett Meydanında Tümgeneral William T. Sherman'a teslim oldu. Bu Konfederasyon güçlerinin en büyük toplu teslim olmasıydı ve savaşın etkili bir şekilde sona ermesini sağladı. Başkan Johnson, 9 Mayıs 1865'de ayaklanmanın bittiğini resmen duyurdu.Ertesi gün Başkan Jefferson Davis yakalandı. 2 Haziran'da Kirby Smith, birlikleri ile Trans-Mississippi Departmanı'nına teslim oldu. 23 Haziran'da, Cherokee lideri Stand Watie, güçleri ile teslim olan son Konfederasyon generali oldu.
Amerikan İç Savaşı diplomasisi
Konfederasyon İngiltere ve Fransa'nın Birliğe karşı kendilerine katılacaklarını düşünmüşlerdi fakat bu hiçbir zaman gerçekleşmedi bunun üzerine Konfederasyon bu iki devletin arabulucu olması için çalıştılar. Lincoln ve Devlet Sekreteri State William H. Seward bu ihtimali engellemek için Amerika Konfederasyon Devletlerini tanıyan ülkelere savaş ilan edeceklerini duyurdular. 1861'de, Güney Ülkeleri, pamuk ticaretinin engellenmesi ile Avrupa'da bir kriz yaşanacağını ve İngiltere'nin pamuğa ulaşmak için savaşa katılacaklarını umuyorlardı. Daha da kötüsü, Avrupa, savaş sonrasında kendi pamuk tedarikçilerini yarattı ve bunun sonucunda savaştan sonra Güneyin toparlanması bir hayli zaman aldı.
Avrupa'daki pamuk bolluğu ile birlikte pamuk diplomasisi başarısızlığa uğradı. Ancak Avrupa'daki 1860-62'de yaşanan tahıl kıtlığı Kuzey'in yapmış olduğu buğday ihracatını kritik şekilde önemli hale getirdi. Aynı zamanda Avrupa'nın gözünü Konfederasyon'dan uzaklaştırmaya da yardımcı oldu. ABD'nin İngiltere'ye yaptığı tahıl ihracatı 1/4 den 1/2 ye yükseldi. Bunun üzerine ''Kral Mısır (King Corn) Kral Pamuk'dan (King Cotton) daha güçlüdür denilmeye başlandı. İngiltere ilk başlarda pamuk sıkıntısı ile karşılaşmaya başladı fakat bu sorunu Mısır ve Hindistan'da ki pamuk ekim alanlarını arttırarak çözdü. Bu arada, savaş silah üreticileri, demir işçileri ve silah taşıyan İngiliz gemileri için istihdam yarattı.
Lincoln'un dış politikası, 1861'de Avrupa kamuoyuna hitap etmek açısından yetersizdi. Diplomatlar, Amerika Birleşik Devletleri'nin köleliği sona erdirmeye kararlı olmadığını açıklamakla birlikte, bunun yerine ayrılığın anayasaya aykırı olduğuna dair hukuki argümanlarını tekrarladılar. Diğer taraftan, Konfederasyon sözcüleri ise kölelik meselesini görmezden gelerek bunun yerine özgürlük mücadelelerine, serbest ticarete olan bağlılıklarına ve pamuğun Avrupa ekonomisindeki temel rolüne odaklanarak çok daha başarılı oldular. Buna ek olarak, Avrupa aristokrasisi (her büyük ülkedeki egemen faktör), Amerikan'da ki yaşanan olayları işbaşında ki hükümetin başarısızlıkları olarak görmeye çok hevesliydiler. Avrupa'da ki hükümet yetkilileri yükselen Amerikan Cumhuriyeti'nde ki parçalanmayı büyük bir memnuniyetle karşıladılar.
ABD'nin İngiltere elçisi Charles Francis Adams özellikle İngiltere'yi yaşanan ablukaya karşı harekete geçmekte engelleyerek büyük bir başarı gösterdi. Konfederasyon, İngiltere'deki ticari gemi yapımcılarından (CSS Alabama, CSS Shenandoah, CSS Tennessee, CSS Tallahassee, CSS Florida ve diğerleri) birçok savaş gemisi satın aldı. En ünlüsü olan, CSS Alabama, savaşta ciddi hasar aldı ve savaş sonrası ciddi anlaşmazlıklara yol açtı. Bununla birlikte, kölelik karşıtlığının kamuoyunda giderek yükselmesi kölelik karşıtlarının yoğun olduğu bölgelerde İngiltere'de politikacılara ciddi sorunlar çıkardılar.
1861 yılının sonlarında, ABD donanmasının İngiliz gemisi Trent'e el koyması ve iki Konfederasyon diplomatını tutuklaması ile savaş sırasında, ABD ve İngiltere arasında Trent olayı yaşandı. Bununla birlikte, Londra ve Washington, Lincoln'ün ikiliyi serbest bırakmasının ardından sorunu çözdüler. 1862'de İngilizler Kuzey ve Güney arasındaki arabuluculuğu kabul etti; ancak böyle bir teklifin Amerika ile savaş riskini doğuracağını savunan İngiltere Başbakanı Lord Palmerston Tom Amcanın Kulübesini üç defa okuduğunu ve bu şekilde karar verdiğini söyledi.
Antietam Savaşı'ndaki Birliğin zaferi, İngiltere'nin bu kararını ertelemesine neden oldu. Kurtuluş Beyannamesinin ilanı, Konfederasyonun desteklenmesinin siyasi sorumluluklarını zamanla güçlendirecekti. Konfederasyona olan sempatilerine rağmen Fransa'nın kontrolünde ki Meksika bölgelerine Konfederasyon tarafından haciz konulmasının ardından Fransa Konfederasyonu destekleme fikrinden vazgeçti. Konfederasyonun, savaşın sonlarında, köleliği sona erdirmek karşılığında diplomatik olarak tanınma isteği Londra veya Paris tarafından ciddi olarak değerlendirilmedi. 1863'ten sonra, Polonya'da Rusya'ya karşı yaşanan Polonya ayaklanması, Avrupa güçlerinin dikkatini daha da dağıttı ve tarafsız kalmalarını sağladı.
Amerikan İç Savaşı sonuçları
Savaşın sebepleri, sonuçlarının neden oldukları ve savaşın adı bile, bugün hala devam eden bir tartışma konusudur. Kuzey ve Batı zenginleşti, bir zamanlar zengin olan Güney ise bir yüz yıl süre ile yoksullaştı. Köle sahiplerinin ve zengin güneylilerin ulusal siyasi gücü sona erdi. Tarihçiler, savaş sonrasında yapılan Yeniden Yapılanma'nın sonuçları hakkında, özellikle de ikinci sınıf vatandaş olarak görülen kölelikten azat edilmişlerin yaşadığı sefalet hakkında daha az fikre sahipler.
Tarihçiler Konfederasyonun savaşı kazanıp kazamayacağını tartıştılar. James McPherson gibi çoğu araştırmacı, Konfederasyon zaferinin en azından mümkün olduğunu savunuyor. McPherson, Kuzey'in nüfus ve kaynak alanındaki üstünlüğünün Kuzey'in zaferini muhtemel hale getirdiğini, ancak bunun zaferi garanti etmediğini savunuyorlar.Eğer Konfederasyon, alışılmadık taktiklerle savaşsaydı, Birliğin sahip olduğu gücü tüketecek kadar uzun süre dayanabileceğini iddia ediyor.
Konfederasyon, düşman topraklarını ele geçirmek veya istila etmeye ihtiyaç duymadı, sadece Kuzeyi savaşı kazanmak için gerekli maliyetin çok yüksek olduğuna ikna etmek için savunma savaşı yapmak zorunda kaldı. Kuzey, düşman topraklarını fethedip elinde tutmak ve birliği yeniden sağlamak için Konfederasyon ordularını yenmek zorunda kaldı. Lincoln askeri bir diktatör değildi ve Amerikan halkı savaşın devamını desteklediği sürece savaşa devam edebildi. Konfederasyon, sürekli Lincoln tarafından bağımsızlık kazanmaya çalıştı; Bununla birlikte, Atlanta düştükten ve Lincoln 1864 seçimlerinde McClellan'ı yendikten sonra, Güney için siyasi bir zafer umutları tamamen sona erdi. Bu noktada Lincoln, Cumhuriyetçilerin, Savaş Demokratlarının, sınır eyaletlerinin, kurtarılmış kölelerin ve İngiltere ile Fransa'nın tarafsızlığının desteğini almıştı. Demokratlar ve McClellan'ı yenerek Copperhead'leri ve onların barış platformunu da mağlup etti.
Pek çok bilim adamı, Birliğin Konfederasyon karşısında endüstriyel ve nüfussal olarak üstesinden gelinemez uzun vadeli bir avantajı olduğunu savunuyor. Konfederasyonun faaliyetlerinin, sadece yenilgiyi geciktirdiğini savunuyorlar. İç Savaş tarihçisi Shelby Foote, bu görüşünü kısaca şöyle ifade etti: "Sanırım bu savaşta Kuzey bir eli arkasında savaşıyordu ... Eğer Güney daha fazla zafer kazanmış olsaydı , Kuzey diğer elini de kullanmaya başlayacaktı bu yüzden Güney'in savaşı kazanma şansının olduğunu sanmıyorum "dedi.
Tarihçiler arasında bir azınlık görüş ise, Konfederasyonun savaşı kaybedeceğidir, çünkü E. Merton Coulter'ın belirttiği gibi "insanlar kazanmak için yeterince uzun süre sıkı şekilde savaşamadılar". Marksist tarihçi Armstead Robinson, Konfederasyon ordusunda köle sahipleri ile daha fazla sayıda sahipsiz (köle sahibi olmayan) insan arasında bir sınıf çatışmasına işaret eder. Ona göre köle sahibi olmayan askerlerin köleliği korumak için savaşmaktan bıktıklarını ve daha az coşkuyla savaştıklarını savunuyor. 1863 yılında Vicksburg ve Missionary Ridge'de yaşanan büyük Konfederasyon yenilgilerini bu sınıf çatışmasına bağladı. Ancak, tarihçilerin çoğu bu argümanı reddediyor. James M. McPherson, Konfederasyon askerleri tarafından yazılan mektubu okuduktan sonra sonuna kadar güçlü bir vatanseverlik duygusu buldu. Bu kişiler ve özgürlükleri için savaştıklarına gerçekten inanıyorlardı. Konfederasyon'un 1864-65'te gözle görünür bir şekilde çöktüğü halde, konfederasyon askerlerinin çoğunun hala savaşmakta olduğunu söylüyor. Tarihçi Gary Gallagher, 1864 yılının başında, "Şeytanın hayran kalamayacağı bir kararlılığa sahip olduğu" şeklinde yorumladığı General Sherman'a değiniyor. Sherman, kölelerin ve servetlerinin kaybolmasına rağmen açlık çekmesi ile birlikte "yine de savaştan bıkmışlığın (az sayıdaki kaçak adam hariç) varlığına dair bir işaret görmedim, ve kitleler savaşmaya kararlıydı" der.
Ayrıca, Lincoln'in ulusal amacını (birliği sağlamak) gerçek hale getirme konusundaki vaatleri ve sınır eyaletlerinin Birliğe bağlı kalma konusundaki becerileri vardı. Kurtuluş Beyanı, Başkan'ın savaş güçlerini etkili bir şekilde kullanılmasının göstergesiydi. Konfederasyon hükümetinin, Avrupa'yı özellikle İngiltere ve Fransa'yı, askeri alanda savaşa sokma girişimleri başarısız oldu. Güneyli liderlerin Birliğin Güney limanları ve şehirleri etrafında yarattığı ablukayı parçalayabilmesi için Avrupalı güçleri müttefik edinmeleri gerekiyordu. Lincoln'un deniz ablukası ve % 95 oranında ticari mallarının ithalinin durdurulmasında etkili oldu; Sonuç olarak, Güney'e yapılan ithalat ve ihracat önemli ölçüde azaldı. Avrupa pamuğunun ve İngiltere'nin, kölelik kurumuna olan düşmanlığı, Lincoln'un Atlantik ve Meksika Körfezinde ki deniz ablukaları, İngiltere ya da Fransa'nın savaşa girme ihtimalini ciddi şekilde azalttı.
Tarihçi Don Doyle, Birlik zaferinin dünya tarihinin gidişatı üzerinde büyük bir etkisi olduğunu savundu. Birliğin zaferi popüler demokratik güçleri besledi. Öte yandan, bir Konfederasyon zaferi, özgürlüğün değil, yeni bir kölelik kurumunun doğumu anlamına gelecekti. Tarihçi Fergus Bordewich, Doyle'un ardından şunu savunuyor:
Kuzeyin zaferi, demokratik hükümetin dayanıklılığını kesin bir biçimde kanıtladı. Öte yandan, konfederasyonun bağımsızlığı, gerici politika ve ırk temelli baskılar için, muhtemelen yirminci yüzyıla ve bunların ötesinde karanlık bir Amerikan modeli oluşturacaktı ".
Yıl | birlik | Konfederesayon | |
---|---|---|---|
Nüfus | 1860 | 22.100.000 (% 71) | 9.100.000 (% 29) |
1864 | 28.800.000 (% 90) | 3.000.000 (% 10) | |
Özgür | 1860 | 21.700.000 (% 81) | 5,600,000 (% 19) |
Köle | 1860 | 400.000 (% 11) | 3.500.000 (% 89) |
1864 | önemsiz | 1.900.000 | |
Asker | 1860-1864 | 2.100.000 (% 67) | 1.064.000 (% 33) |
Demiryolları milleri | 1860 | 21.800 (% 71) | 8,800 (% 29) |
1864 | 29.100 (% 98) | önemsiz | |
Üretim | 1860 | % 90 | % 10 |
1864 | % 98 | önemsiz | |
Silah üretimi | 1860 | % 97 | % 3 |
1864 | % 98 | önemsiz | |
Pamuk balyaları | 1860 | önemsiz | 4500000 |
1864 | 300.000 | önemsiz | |
İhracat | 1860 | % 30 | % 70 |
1864 | % 98 | önemsiz |
Amerikan iç savaşının yol açtığı kayıplar
Savaş sırasında, yaklaşık 620.000 askerin ölümüyle (yaklaşık üçte ikisi hastalıkla) ve 50.000 sivilin de dahil olduğu en az 1,030,000 kayıp verildi (nüfusun yüzde 3'ü). Binghamton Üniversitesi tarihçisi J. David Hacker, asker ölümlerinin yapılan tahminler ile savaşı katılanların %20 sine tekabül ettiğini bununda 750.000 ile 850.000 arasında bir sayı olduğunu savunur. Savaşta gerçekleşen tüm kayıpların diğer faktörlere bağlı ölümler ile birlikte toplanırsa ABD'nin tüm savaşlarında yaşadığından daha fazla can kaybına neden olduğunu söyler.
1860 nüfus sayımı sonuçlarına dayanarak, 13-43 yaşlarındaki tüm beyaz erkeklerin yüzde 8'i Kuzey'de yüzde 6'sı ve Güney'de yüzde 18'i öldü. Savaş sırasında esir kamparında tutulan yaklaşık 56 bin asker kötü şartlar nedeni ile öldü. Savaşta tahmini 60.000 adam uzuvlarını kaybetti.
Birlik ordusunda 2 milyonun üzerinde asker hizmet vermiş ve %15 şu şekilde hayatını kaybetmişti;
110.070 asker savaş sırasında öldürüldü.( 67.000 ile 43.000 kadarı yaralanmalar nedeni ile ).

199.790 hastalık nedeniyle öldü (yüzde 75'i savaş sırasında, geri kalanı da siviller arasında)
Konfederasyon esir kamplarında yaklaşık 24.866 kişi öldü
9,058 kaza ya da boğulma sonucu öldü.
15.741 diğer / bilinmeyen nedenlere bağlı ölümler.
Toplam 359.528 ölü.
Buna ek olarak, Deniz Kuvvetleri 4.523 kişi (2,112 si savaşta) ve deniz piyadelerinde 460 (148 i savaşta) kişi öldü.
Birlik ordusuna bağlı siyahi askerler kayıpların %10 unu oluşturdular. Bu ölümlerin %15'i hastalıklardan ve sadece % 3'ü savaş sırasında yaşanan kayıplardan oluşuyordu. Afrika Amerikalılar arasındaki kayıplar son bir buçuk yılda rapor edilen tüm kayıplardan dolayı yüksekti; orduda kayıtlı tüm Afrikalı Amerikalıların yaklaşık % 20'si İç Savaş sırasında hayatını kaybetti. Ölüm oranları beyaz askerlerden önemli oranda fazlaydı.
Gözden geçirilen resmi verilere göre, Birleşik Devletler Ordusunda ki Gönüllülerin -iki milyondan fazla askerin- 316.000'den fazlası (bütün nedenlerden dolayı) ya da yüzde 15.2 oranında askerin öldüğü tespit edildi. 67.000 den fazla Düzenli Orduya bağlı (beyaz) birliklerin yüzde 8.6'sı yani 6.000'i öldü. Bununla birlikte, yaklaşık 180.000 kadar ABD Renkli Askerin (Farklı Irklardan) 36.000'i yani yüzde 20.5'i öldü. Bir başka deyişle, İç Savaştaki Birleşik Devletler Renkli Askerleri arasında ki "ölüm oranı", savaşın başlamasından yaklaşık on sekiz ay sonrasına kadar kaydedilmemiş olmasına rağmen, diğer birlikler arasındaki ölüm oranından yüzde otuz beş daha fazladır.
Tarihçi William F. Fox tarafından derlenen konfederasyon kayıtlarına göre 74.524 savaşta veya yaralanmalar sonucu öldü ve 59.292 kişi ise hastalıklar nedeni ile öldü. Hiçbir şekilde kayıt altına alınamayan ölüm oranları ile birlikte Konfederasyon'un toplam kaybının 94.000 e çıkacağı düşünmektedir. Fox, özellikle savaşın son yılında tutulan kayıtların eksik olduğunu ve savaş alanında bildirilen ölüm oranlarının daha fazla olduğunu idda etti (savaş alanlarında yaralı olarak değerlendirilen bir çok kişi yaralarından dolayı öldü). Fox'un verilerini kullanarak Thomas L. Livermore, hastalık ve kazalardan dolayı ölen birliklerin sayısını ve Birlik ve Konfederasyona ait kayıtların karşılaştırması yöntemini kullanarak toplam 260.000 askerin öldüğünü ve 166.000 kadar da savaş dışı ölümlerin yaşandığını bildirdi. Bununla birlikte, esir kamplarında tutulan ve ölen 30.000 Konfederasyon askerini tahminleri dışında tutarak sayının 290.000 olduğunu söyledi.
Birlik için 360.000 askerin öldüğü ve Konfederasyon için ise 260.000 kişinin öldüğü sıklıkla belirtilmekle birlikte, bu sayıların eksik olduğu düşünülmektedir. Birçok Konfederasyon kaydının kaybolmasına ek olarak, kısmen dul kalan Konfederasyon askerlerinin eşleri, yapılan yardımlardan yararlanmaya devam etmek için eşlerinin ölümünü bildirmediler, her iki ordu da sadece hizmet ettikleri süre içinde ölen askerleri saydı; ancak on binlerce kişinin yaralanma veya hastalık nedeni ile savaştan sonra öldüğü göz önüne alınmadı. Bu olaylar genellikle sadece birkaç gün veya haftalar sonra gerçekleştiler.1870 yılında nüfus sayım müfettişi Francis Amasa Walker, nüfus sayımı ve Genel Cerrahi (tıbbi kayıtları) verilerini kullanarak toplamda Birliğin 500.000 Konfederasyon'un ise 350.000 asker kaybettiğini bunun sonucunda ise gerçek kayıp sayısının 850.000 olduğunu duyurdu. Walker tahminlerini oluştururken başlangıçta 1870 nüfus sayımı verileri ile önceki yıllarda yapılan nüfus sayımlarının verilerini karşılaştırınca nüfusun % 6.5 olarak azaldığı fark edildi. Bu nedenle Walker'ın tahminleri geçerliliğini korumaktadır.
Savaş çağındaki erkeklerin ölüm oranlarının tahmin edilmesi için nüfus kayıtlarının incelenmesi ile en az 627.000 en çok 761.000 askerin öldürüldüğü ortaya çıkıyor. Bu durumda savaş sırasında yaşanan kayıpların 350.000 kadarının Konfederasyon tarafından, Birlik tarafından ise 411.000 kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
Eski köleler arasındaki ölüm oranlarının, zamanında güvenilir nüfus sayımı kayıtlarının bulunmaması nedeniyle tahmin edilmesi zorlaşmıştır, çünkü eski kölelerin bir kısmı kaçarak bir kısmı ise özgür bırakılarak Birlik kontrolünde ki alanlara dağılmıştır. Bu alanlarda yeteri kadar barınak, yiyecek ve doktorun bulunmadığı bilinmektedir. Connecticut Üniversitesi'nden Profesör James Downs, savaş sırasında, onlarca ila yüz binlerce kölenin, Konfederasyon birliklerinin elinde hastalık, açlık, şiddete maruz kalma ya da infaz nedeniyle öldüğünü ve bu ölümlerin savaş sonunda ki ölümlere dahil edilmesi durumunda, ölü sayısının 1 milyonu aşacağını idda etmektedir.
Savaş sırasında verilen kayıplar Meksika ile yaşanan savaş sırasında verilen 13.000 kişilik kayıptan çok daha yüksekti. Üstelik bu savaş sırasında sadece 2.000 kişiden daha az sayıda insan savaş alanında ölmüştü. Savaş sırasında yaşanan ölümlerin bu kadar çok olmasının nedeni Napolyan Savaşları döneminde ki gibi doğrudan saldırı taktiğinin kullanılmasıdır. Spencer Yinelenen Tüfeği ve Henry Tekrar Tüfeği gibi peş peşe ateş edebilen tüfeklerin yaygınlaşması ve Minie topları (Birlik ordusu için savaşın bitimine yakın) gibi silahların savaş alanlarına gelişiyle birlikte, askerler açık alanda hareketsiz şekilde durduklarında kolay hedefler haline geliyorlardı. Bu, Birinci Dünya Savaşı'ndan çokça rastlanan bir savaş tarzı olan Siper Savaşlarının benimsenmesine yol açtı.
Birlik orduları geldiği zaman servet olarak Konfederasyon'un elinde tutulan 3.5 milyon köle kurtarıldı. Özgürlük Beyannamesi ile bir çoğu özgürlüklerine kavuştu. Sınır eyaletlerinde yaşayan veya bazı işgal edilmiş Konfederasyon topraklarında bulunan köleler Beyannamenin ilanından önce ABD Anayasasının on üçüncü maddesine dayanılarak serbest bırakıldı.
Savaş, Güney'de var olan zenginliklerin çoğunu yok etti. Tüm birikmiş yatırımlar ile Konfederasyon tahvilleri kaybedildi; çoğu banka ve demiryolu iflas etti. Güneydeki kişi başı gelir, Kuzeyinkinden % 40'dan daha az bir seviyeye düştü ve bu durum 20. yüzyıla kadar sürdü.Daha önce ABD içinde ki federal yapıda önemli bir etkisi olan Güney'in bu etkisi 20.yy kadar yok oldu. Birliğin tam restorasyonu için, Yeniden Yapılanma olarak bilinen oldukça tartışmalı bir savaş sonrası dönem yaşandı.
Köleliğin kaldırılması
Savaş meselesi olarak kölelik
Tüm Güneyliler kendilerinin kölelik kurumunu korumak için savaşmadıklarını söylesede çoğu subayın ve Lee'nin ordusunun 1/3 ünün kölelik kurumu ile bir şekilde bağlantısı vardı. Buna karşın Kuzeylilere göre ,asıl motivasyon kaynağı öncelikle Birliğin korunmasıydı, köleliğin kaldırılması değil. Abraham Lincoln sürekli olarak Birliğin sağlanmasının savaşın temel amacı olduğunu dile getirdi, ancak giderek kölelik sorununu çok önemli bir mesele olarak görmeye başladı ve bu konuyu da ek bir hedef haline getirdi. Lincoln'un Özgürlük Bildirisini yayınlama kararı hem Barış yanlısı Demokratları ("Barış Demokratları") hem de Savaş Yanlısı Demokratları kızdırdı, ancak Cumhuriyetçilerin çokluğu ona gereken enerjiyi verdi. Demokratlar, serbest siyahların Kuzey'e akın edecekleri konusunda uyarılarda bulunarak, 1862 seçimlerinde kazanç elde ettiler, ancak Kongrenin kontrolünü ele geçiremediler. Demokratlar 1863 de Kuzey Ohio eyaletinde köleliğin düşmanın en güçlü silahı olduğunu savunan Cumhuriyetçiler karşısında ezici bir yenilgi aldılar.
Kurtuluş Beyanı
Kurtuluş Beyannamesi'nin yayımlanmasının ardından Afro-Amerikalılar ve özgür kölelerin Amerikan Ordusuna katılımı büyük bir hızla artış gösterdi. 190.000 kişinin Birlik ordusuna gönüllü olarak katılması aynı şekilde mevcudiyetini arttıramayan Konfederasyon ordusu karşısında büyük bir avantaj sağladı.
İç Savaş boyunca kölelik hakkındaki esaret ve özgürlük kavramları Birleşik Devletleri ikiye böldü . 1861'de Lincoln, erkenden başlayan azat etme girişimlerinin sınır eyaletlerini birlikten koparabileceğinden (Kentucky'yi kaybetmek bütün oyunu kaybetmekle neredeyse aynı) endişeliydi. Copperheads ve bazı Savaş Demokratları kurtuluşa karşı çıkıyorlardı, ancak İkinci grup bunun Birliğin yeniden sağlanması için gereken topyekün savaşın bir parçası olduğunu kabul etti.
İlk başlarda, Lincoln Savaş Sekreteri Simon Cameron ve General John C. Frémont (Missouri'de) ve David Hunter (Güney Carolina, Georgia ve Florida'da) sınır eyaletlerinin ve Savaş Demokratlarının sadakatini korumak için kurtuluş girişimlerini tersine çevirdi. Lincoln, sınır bölgelerini telaffuz edilen özgürleştirme ve gönüllü kolonizasyona dayanan kademeli planının reddedilmesi durumunda daha radikal bir biçimde özgürleştireceğini bildirdi. Fakat sadece District of Columbia, Lincoln'un Kongre tarafından yürürlüğe konan aşamalı planını kabul etti. Lincoln, kabinesine Kurtuluş Beyannamesi'ni gönderdiğinde, Seward, Lincoln'a, bunu yapmadan önce zaferi beklemesini tavsiye etti. Çünkü bu bizim geri çekilirken yaygara kopartmamız gibi gözüküyor dedi. Lincoln ve saha ekibi kamuoyu desteğinin sağlanması için kölelik karşıtı Horace Greeley'in gazetesinde bir mektup yayımladı.
Eylül 1862'de Antietam Savaşı ona bu fırsatı sağladı ve sonraki Savaş Valileri Kongresi bu bildiriye destek verdi. Lincoln, 22 Eylül 1862'deki ön Özgürlük Bildirisini ve 1 Ocak 1863'te Nihai Kurtuluş Beyannamesi'ni yayınladı. Lincoln, Albert G. Hodges'e gönderdiği mektubunda "Kölelik yanlış değilse hiçbir şey yanlış değil ... Ve yine de Başkanlığın bana bu karar ve hisler üzerinde resmen hareket etmem için sınırsız bir hak verdiğini anlamamıştım ... Olayları kontrol edebildiğime inanmıyorum, ancak olayların acı bir şekilde beni kontrol altında tuttuğunu açıkça itiraf etmeliyim. "
Lincoln'un ılımlı yaklaşımı, sınır eyaletleri, Savaş Demokratlarını ve bağımsızlık mücadelesi veren köleleri Birlik için savaşmaya teşvik etmeyi başardı. Birlik tarafından kontrol edilen sınır eyaletleri (Kentucky, Missouri, Maryland, Delaware ve Batı Virginia) ve New Orleans, Norfolk ve başka yerlerde birlik tarafından kontrol edilen bölgeler, Kurtuluş Beyannamesi kapsamına girmedi. Kentucky ve Delaware hariç hepsi köleliği kendi başlarına kaldırdı.
Kurtuluş Beyannamesi Başkan'ın savaş güçlerine (yetkilerine) dayandığı için, o zamanlar sadece Konfederasyonun elindeki toprakları kapsıyordu. Bununla birlikte, Beyanname, Birliğin özgürlüğün tanımına ''Kurtuluş'u'' ekleme kararlılığını simgelemektedir. Kurtuluş Bildirgesi, Konfederasyon'un İngiltere veya Fransa'dan yardım alma umudunu büyük ölçüde azalttı. 1864'ün sonlarına doğru, Lincoln, Kongre'nin, Anayasanın On Üçüncü Maddesinde ki değişikliğe oy vermesi konusunda öncü bir rol oynuyordu.Bu değişiklik ile, ''Kurtuluş'' evrensel ve kalıcı bir hale geliyordu.
Teksas v. Beyaz
Texas v. White, 74 ABD 700 (1869), Birleşik Devletler Yüksek Mahkemesi Teksas'ın Birleşik Devletlere katıldığını iddia etmesine rağmen Konfederasyona katılma kararlarının geçersiz olduğuna hükmetmiştir. Mahkeme, Anayasa'nın eyaletlerin tek taraflı olarak Birleşik Devletler'den ayrılmasına izin vermediğini ve ayrılma kurallarının ve bu yasaları uygulamaya koymayı amaçlayan yasama organlarının yasalarının yürürlüğe girmesini öngören tüm eylemlerinin Anayasa uyarınca "kesinlikle geçersiz" olduğunu belirtti.
Yeniden yapılanma
Yeniden yapılanma, savaş sırasında 1 Ocak 1863'te Kurtuluş Beyannamesi ile başladı ve 1877 yılına kadar devam etti. Savaş sonrasında karşılaşılan olağanüstü sorunları çözmek için çok sayıda karmaşık yöntemi içeriyordu; bunların en önemlileri olan "Yeniden Yapılanma Değişiklikleri" Şu an yürürlükte olan Anayasanın: 13. (1865), 14. (1868) ve 15. (1870) maddeleridir. Birliğin bakış açısına göre, Yeniden Yapılanma'nın hedefleri, Birliğin savaş meydanlarındaki zaferlerini Birliği yeniden sağlayarak sağlamlaştırmak; eski Konfederasyon eyaletleri için "cumhuriyetçi bir hükümet biçimini garanti altına almak, köleliği kalıcı olarak sona erdirmek ve yarı kölelik statüsünü önlemek.
Başkan Johnson hoşgörülü bir yaklaşım benimsedi ve 1865 de İç Savaşın ana hedefi olarak, eski isyancı eyaletlerin ayrılmayı reddettiğini ve on üçüncü değişikliği onayladıklarını gördü. Radikal Cumhuriyetçiler, Konfederasyon milliyetçiliğinin öldüğüne ve kölelerin gerçekten özgür olduğunun kanıt talep ettiler. 1866 seçimlerinden sonra ön plana çıktılar ve Johnson'un çalışmalarının çoğuna engel oldular. 1872'de "Liberal Cumhuriyetçiler" savaş hedeflerine ulaşıldığını ve Yeniden Yapılanmanın sona ermesi gerektiğini savundular. 1872'de bir başkanlık listesi düzenlediler, ancak kesin olarak yenildiler. 1874'de Demokratlar, başta Güney olmak üzere Kongre'nin denetimini ele geçirdi ve daha fazla yeniden yapılandırmaya karşı çıktı. 1877'de uzlaşma, iç savaş sona erdiğine dair ulusal bir fikir birliği ile sona erdi. Bununla birlikte, federal birliklerin geri çekilmesi ile birlikte, beyazlar bütün Güney yasama organlarının kontrolünü geri aldılar; Haklarını kaybeden siyahlara yasal ayrımcılığın yapıldığı Jim Crow dönemi başlamak üzeredir.
Amerikan İç Savaşı'nın izleri
İç Savaş Amerikan toplum hafızasındaki en önemli olaylardan biridir. Sayısız heykel, anma, kitap ve arşiv koleksiyonu vardır. Uygulanan politikalar, askeri ilişkileri, savaşın ardından hem canlı hem ölü askerlerin tedavi edilmesini, edebiyat ve sanatın savaşı tasvir etmesi, kahramanların ve kötü adamların değerlendirilmeleri ve kentin ahlaki ve politik öneminin dikkate alınmasını içeriyor. Son konular ise, ırkçılık ve köleliğin ahlaki değerlendirmelerini, savaşta kahramanlık ve düşman hatlarının arkasındaki kahramanlığı, demokrasi ve azınlık hakları konularını ve ayrıca dünyayı etkileyen bir "Özgürlük İmparatorluğu" kavramını içeriyor.
Profesyonel tarihçiler savaşın kendisinden ziyade savaşın nedenleri ile daha çok ilgilendiler. Askeri tarih, akademik disiplin dışında büyük oranda gelişerek, birincil kaynaklara aşina olan, savaş ve seferlere dikkat eden ve az sayıdaki akademik topluluktan ziyade büyük kamu okurlarına anlatabilmek için bilimsel konular dışında kalan akademisyenler tarafından ciddi çalışmaların hızla ilerlemesine neden olmuştur . Bruce Catton ve Shelby Foote en tanınmış yazarlar arasındadır. Savaşın Kuzey ve Güney için önemli olan her figürü , ciddi bir biyografik çalışmaya sahne olmuştur. Derin dindar Güneyliler, tarihte günahkarlıkları ve günahları nedeniyle tanrının kendilerine öfkelendiğini ve önce gazabını ardından çektikleri acılardan ötürü ödüllerini gönderdiğine inandılar. Tarihçi Wilson Fallin Savaştan sonra siyahi ve beyaz vaizlerin vaazlarını inceledi. Güneyli beyaz rahipler İç Savaşı şöyle yorumluyorlardı:
Tanrı onları seçti ve onlara ortodoksluğu, dini kutsalcılığı, kişisel dindarlığı ve geleneksel ırk ilişkilerini sürdürmek için özel bir görev verdi -. Köleliğin, günah olmadığını ısrarla söylediler.Kurtuluş daha ziyade tarihi bir trajediydi ve Yeniden İnşa'nın sona ermesi Tanrı'nın lehine açık bir delildi.
Özgürlük Tanrının bir hediyesidir. Bağımsızlıklarını kullanma, kendi tarzlarında ibadet etme, değerlerini ve haysiyetlerini teyit etme Tanrı'nın babalık ve insanın kardeşliğini ilan etme fırsatlarını takdir ediyorlardı. En önemlisi, artık insanlar kendi kiliselerini, derneklerini ve topluluklarını oluşturabilirler. Bu kurumlar insanların kendi kendilerine yardımcı olmalarını ve ırksal olarak yükselişlerini sundu. Kurtuluş müjdesinin ilan edilebileceği yerleri sağladı. Sonuç olarak, siyahi vaizler Tanrı'nın kendilerini koruyacağı ve onlara yardım edeceği konusunda ısrar etmeye devam ettiler; Tanrı fırtınalı bir denizlerde bir güçlü bir kaya gibiydi.
Kayıp dava
Beyaz Güney'deki savaşın anısı, nesiller boyunca bölgesel kimlik ve ırk ilişkilerini şekillendiren "Kayıp Dava" efsanesinde somutlaştı. Alan T. Nolan, Kayıp Dava'nın açıkça " bunu bir rasyonelleşme olduğunu, isimleri ve şöhretleri korumak için bir koza oluşturma " olduğunu belirtiyor. Bazı iddialar köleliğin anlamsızlığı etrafında dönmektedir; Bazı yazarlar Kuzey ve Güney arasındaki kültürel farklılıklara vurgu yapıyor; Konfederasyon liderleri tarafından askeri çatışmalar idealleştirildi; Her halükarda ayrılmanın meşru olduğu söyleniyordu. Nolan, Kayıp Dava perspektifinin benimsenmesinin, Kuzey ve Güney'in yeniden birleşmesini kolaylaştırdığını, 19. yüzyılın "öldürücü ırkçılığı" nı kınayarak, Afro-Amerikalıların ilerlemesinin beyaz bir erkeğin bu konuda ki uzlaşmasına bıraktığını savunuyor. Ayrıca Kayıp Dava'yı "gerçeğin bir karikatürü" olarak görüyor ve bu karikatür her halükarda meselenin gerçek nedenlerini tamamen yanlış gösteriyor ya da bozuyor.
Beardian tarihçiliği
Charles A. Beard ve Mary R. Beard' tarafından sunulan Amerikan Medeniyetinin Yükselişi (1927) eserinde anlatılan İç Savaşın yorumu 1950'lerin ve 1960'ların Sivil Haklar Hareketi'ne kadar tarihçiler ve genel halk arasında son derece etkili olmuştur. Beardlar köleliği, kaldırılmasını ve ahlak konularını önemsemiyordu.Eyaletlerin anayasal haklarını görmezden geldiler ve savaşın kazanılmasında büyük bir paya sahip olan Amerikan Milliyetçiliğini göz önüne almadılar bile. Nitekim, yaşanan vahşi mücadele kendiliğinden geçici bir olay olarak son buldu. Sınıf çatışması hesabı daha da önemliydi. Beardlar, İç Savaşın gerçek nedenleri olarak şunları açıkladılar:
''İçinde, kapitalistler, işçiler, çiftçiler ile Kuzey ve Batı da kendi ulusal hükümetlerindeki güçlerinden koparılan Güneyli Aristokratlar'ın yer aldığı bir sosyal felaket'' olarak tanımladılar.
Beardlar'ın, yorumları 1940'lara kadar dayanabilmiş ve bilim adamlarının köleliğe vurgu yapmaya başlamasıyla 1950'lerde tarihçiler arasında kabul edilebilirliği ortadan kalkmıştır. Bununla birlikte, Beardian temaları hala Kayıp Dava (Güney Sempatizanı) yazarları arasında hala yer buluyor.
İç Savaşı anma
Amerikan İç Savaşı, savaşların yeniden canlandırılmasından heykele ve anıt salonlara, çekilen filmlere, İç Savaş temalarıyla basılan pullara ve sikkelere kadar birçok alanda görüldü ve hepsi de halkın belleğini şekillendirmeye yardımcı oldu. Bu çeşitli çıkış, 100. ve 150. yıldönümlerinde daha büyük oranlarda gerçekleşti. Hollywood'un savaşı ele alması, bir Milletin Doğuşu (1915), Rüzgar gibi geçti (1939) ve daha yakın zamanda Lincoln (2012) gibi film klasiklerinde görüldüğü üzere, kamusal hafızayı şekillendirmede özellikle etkili olmuştur. Ken Burns, televizyonda Civil War (İç Savaş) (1990) başlıklı önemli bir PBS serisi hazırladı. Belgesel dijital olarak yeniden düzenlendi ve 2015'te tekrar piyasaya sürüldü.
Teknolojik önemi
İç Savaş sırasında, 19. yüzyıl biliminde büyük bir etkisi olan sayısız teknolojik yenilikler yaşandı. İç Savaş, savaş askeri üstünlüğü elde etmek için teknolojik gücün kullanıldığı "endüstriyel savaş" ın en eski örneklerinden biriydi. Tren ve telgraf gibi yeni buluşlar sayesinde atlarla seyahat etmenin en hızlı yol olduğu düşünülen bir zamanda askerler, malzemeler ve mesajlar büyük bir hızla cepheye ulaştırıldı. Bu savaşta ülkeler, ilk defa hava savaşını keşif balonları biçiminde kullandıklarından önemli bir etkiye neden oldu. Deniz savaşı tarihinde buharlı ve demir kundaklı savaş gemilerini içeren ilk hareket görüldü. Henry tüfeği, Spencer tüfeği, Colt döner tüfek, Triplett & Scott karabina ve diğerleri gibi yinelenen ve peş peşe ateş edebilen ateşli silahlar ilk önce İç Savaş sırasında ortaya çıktı; Savaş sırasında namluya yüklemeli ve tek atışlı silahların yerini alacak devrimci buluşlar olan hızlı silahlar Agar silahı ile Gatling silahı gibi makineli tüfeklerin ilk kez ortaya çıktığı savaştır.
Amerikan İç Savaşı kitapları
Jefferson Davis'in Konfederasyon Hükümetinin Yükselişi ve Düşüşü (1881)
Stephen Crane- Kırmızı Cesaret Rozeti (1885)
Başarısız Bir Seferin Öyküsü (1885), Mark Twain
Texar'ın İntikamı ya da Güney'e Karşı Kuzey (1887) by Jules Verne
Ambrose Bierce - Owl Creek Köprüsü'nde Bir Olay (1890)
Margaret Mitchell- Rüzgar Gibi Geçti (1936)
Shelby Foote- Shiloh (1952)
John Jakes- Kuzey ve Güney (1982)
Allan Gurganus - Yaşayan En Yaşlı Konfederasyon Dulu Herşeyi Anlatıyor (1989)
Amerikan İç Savaşı filmleri
Bir Ulusun Doğuşu (1915, ABD)
General (1926, ABD)
Rüzgar Gibi Geçti (1939, ABD)
Kırmızı Cesaret Rozeti (1951, ABD)
Süvariler (1959, ABD)
Shenandoah (1965, ABD)
İyi, Kötü ve Çirkin (1966, İtalya-İspanya-FRG)
The Beguiled (1971, ABD)
Glory (1989, ABD)
Gettysburg (1993, ABD)
Son Yasak (1993, ABD)
Cold Mountain (2003, ABD)
Tanrılar ve Generaller (2003, ABD)
Kuzey ve Güney (mini diziler)
Abraham Lincoln: Vampire Avcısı (2012, ABD)
Lincoln (2012, ABD)
12 Yıllık Esaret (2012, ABD)
Jones Serbest Eyaleti (2016, ABD)
Amerikan İç Savaşı şarkıları
"Johnny Reb" (1959), Merle Kilgore tarafından yazılmış, Johnny Horton tarafından söylendi.
"The Dothie Old Dixie Down Geceleri" (1969) Robbie Robertson tarafından yazılmış, The Band tarafından seslendirildi.
Amerikan İç Savaşı video oyunları
Sid Meier'in Gettysburg'u! (1997, ABD)
Sid Meier'in Antietamı! (1999, ABD)
Amerikanın Fetihi: Bölünmüş Millet (2006, ABD)
Özgürlüğün Sahteliği: Amerikan İç Savaşı (2006, ABD)
Tarih Kanalı: İç Savaş - Bölünmüş Bir Millet (2006, ABD)
Ageod'un Amerikan İç Savaşı (2007, ABD / FR)
Tarih İç Savaşı: Gizli Görevler (2008, ABD)
Call of Juarez: Kan Bound (2009, ABD)
En Karanlık Günler (2009, ABD)
Ageod'un Amerikan İç Savaşı (2013, ABD / FR)
En Son General: Gettysburg (2014, UKR)
En Son General: İç Savaş (2016, UKR)